Merhaba Sevgili Ahmet, öncelikle biraz kendinden okurlarımıza bahseder misin?

Ben Ahmet Çınarbaş, 1979 Mardin doğumluyum. İlk orta ve liseyi Mardin’de tamamladım. Çocukluğumun büyük bir kısmını Hatay’ın İskenderun ilçesinde geçirdim. Bilgisayar sektöründe 1998 yılından 2013 yılına kadar hizmet verdim. 2012 Yılından bu yana çeşitli gazete dergi ve internet sitelerinde makale yazmaktayım. Şimdiye kadar basılı üç basıma hazır bir kitabım var.

Şu ana kadar çok önemli üç kitap yayınladın, (Geçmişten Günümüze Mardin Müzisyenleri, Mardin’den Altın Sözler ve Mazide Kalanlar) Bu üç kitapta Mardin’in birer kültürel mirası diyebiliriz. Biraz bu kitaplardan bahseder misin?

Memnuniyetle, Geçmişten Günümüze Mardin Müzisyenleri kitabını yazmaya karar verme aşaması şöyle gerçekleşti. Bildiğiniz gibi Mardin şehir kimliğini binlerce yıldır korumakta, bu koruma hem yapıların fiziki koruması hem de kültürün korunması. Mardin kültürü günümüze kadar gelmiş ve bunu şehrin her tarafında hissedebiliyorsunuz. Kitabı yazmadan önce, berbere gitmiştim. Kısık ses ile çalan müziğe eşlik eden traş sırasını bekleyen elinde bastonu olan yaşlı bir amca dikkatimi çekmişti. Her eşlik ettiğinde Mardin müziğini icra eden arkadaşlarının isimleri dudağından döküldükçe gözleri buğulanıyor dudağı titriyordu. O an kim bu insanlar? Şu anda neredeler? Bu soruları kendi kendime sorup berberden ayrılmıştım. Çok zor bir süreçten sonra bir iki derken Mardin’li müzisyenlerinin kendilerine, vefat etmiş ise oğluna kızına onları da göremezsem kuzenleri, yeğenleri derken 34 şehir 80 üzerinde ilçede bu insanlar ile görüşüp Geçmişten Günümüze Mardin Müzisyenleri kitabını hazırladım.

Mardin her yönüyle tarih kokan ve nice farklı kimliği asırlarca bir arada yaşatan çok özel bir kent, peki senin gözünden Mardin nasıl bir yer?

Mardin kadim bir şehirdir. Bu kadim şehirde farklı din ve dillerden insanlar bir arada yaşıyor. Bir sokak ilerisi kilise, bir sokak alt tarafı cami bulunmakta.  Herhangi bir alışverişte, duruma göre Türkçe, Kürtçe ve Arapça konuşulabilen bir yer. Mardin’in en kaba tabir ile özeti bu.

Şu sıralar yine 1000’li, 1100’lü yıllara geri döneceğimiz çok özel bir kitap üzerinde çalışıyorsun. Ve açıklamanda Game Of Thrones’u kıskandıracak cinsten diye belirttin, bu kitaptan ’da bizlere biraz bahseder misin, konu ne üzerine ve tahminen ne zaman okuyacağız?

Çok mu iddialı oldu bilemiyorum fakat yazmaya devam ettiğim kitabı nerede yazdığım çok önemli. Binlerce yıldır varlığını devam ettiren birçok medeniyet ve kültüre ev sahipliği yapan, birçok olayı kendi içinde barındıran efsun şehir Mardin’de yazıyorum. Dolayısı ile bana kalan kalemi elime alıp yazmaya başlamak oldu. Mardin muhasaralar, savaşlar, yıkımlar, kıtlıklar, vebalar yaşadı. Mardin’de yaşanan vebadan dolayı şehir iki yüz sene boş kaldı, binalar toprak görmemiş bedenlerin üzerine yıkılmıştı. Az önce saydıklarımı bu kitapta ele aldım. Kitabın ana karakterlerinden olan Lola,  canından çok sevdiği Robert’in, Eliza ile evlenmesi ile şehri terk edip Shran dağında yaşamaya başlamış. Lola ’ya göre ihanetin kimden geldiği belli değildi, kardeşi gibi sevdiği Elizadan mı, yoksa canından çok sevdiği Robert’ten mi. Şimdilik bu kadarını söylesem kafi herhalde.

Bugüne kadar yazdığın kitaplarında ve yeni çıkacak kitabında ’da aynı zamanda araştırmacı yanında ortaya çıkıyor, bu çalışmaları yaparken bir yandan da insan elbette etkilenir, sen neler hissediyorsun bu konuda?

Efendim, insan sevdiği işi yaparken yorulmaz diyorlar. Aynı duygularla çalışmalarıma devam etmekteyim. Elbette maddi manevi birçok zorluğu atlatmak gerekiyor. Bunu söylerken son derece müteessir oluyorum. Türkiye’nin kitap okuma ortalaması Binde iki. Bu durum hali ile satışlara yansıdığından dolayı, bir sonraki çalışmalarımı zorlu geçen süreçlerden sonra tamamlayabiliyorum.

Peki genel olarak kitaplarına ilgi nasıl ve ne yönde? Şu ana kadar kitaplarının içinde en çok hangisi öne çıktı?

Yazdığım kitaplara ilgi şu an için yeni. İlk kitabımı piyasaya sunduktan altı ay ilk kitabımı satabilmiştim. Konu Mardin ve Müzisyenler olunca altı ayın sonunda kitapların satışlarında gözle görülür bir gelişme yaşandı. İkinci kitap ise zamanlaması ve konusu itibari ile beklediğimin üzerinde bir ilgi ile karşılandı. Üçüncü kitap aynı şekilde diyebilirim. Şu anda ilk üç kitap yok sattığından dolayı, çeşitli internet sitelerinde nadir kitaplar bölümünde satışa çıkartılmış durumda, satılığa çıkartılan miktar ise iki ila üç arası. Umarım zamanla daha yoğun bir ilgi ile karşılaşırım.

Ahmet Çınarbaş’ın önemli bir misyon üstlendiğini düşünüyorum. Çünkü Tarih geleceğe ışık tutar ve Mardin’de gerçekten böyle bir yer ve sende bir nevi Mardin’i geçmişinden alıp geleceğe taşıyorsun, bu çok özel bir duygu olsa gerek bu konuda neler düşünüyorsun?

Doğrusunu isterseniz her Mardinli’nin bu konuda büyük çaba ve emekleri vardır.  Ben ve benim gibi arkadaşlarım basında daha fazla yer bulduğundan dolayı ön planda gözükebiliriz. Fakat işin esas ve yoğun kısmı mutfak kısmında. Mardin’in tanıtımı için emeği geçen insanlara aracılığınız ile teşekkür ediyorum.

İlk kitabın benim için çok değerlidir ve o kitap sayesinde birçok Mardinli müzisyen keşfettim diyebilirim. Senin müzikle aran nasıl ve bir gün bir müzik çalışmasında seni görecek miyiz?

Müzik ile aram ne var ne yok. Hayatım boyunca bir enstrümana hâkim olabilmeyi çok istedim.  Yalnız mahalle baskısı eve yansıdığından dolayı bir türlü kısmet olmadı düşündüğüm ve yapmak istediğim. Fakat icra edilen her türlü müziği ve bu uğurda emek harcayan tüm müzisyenlere saygı duyuyorum.

Peki takip ettiğin yazarlar kimler ve mutlaka okumalısınız dediğiniz birileri var mı?

Bu sorunuza tek bir cümlede cevap vermek istiyorum.  Yere atılmış bir takvim yaprağında yazanları okumak bile hayatımızın yönünü değiştirebilir. Kimin neye imkanı var ise, imkanı ölçüsünde okumaya gayret etsinler. Kitaplar ise,

Fedailerin Kalesi Alamut Vladimir Bartol

Yeraltından Notlar Dostoyevski

Toprak Ana Cengiz Aytmatov

Hayvanlardan Tanrılara: Yuval Noah Harari

İçimizdeki Şeytan Sabahattin Ali

Gurur ve Önyargı Jane Austen

İnsan Neyle Yaşar? Lev Nikolayeviç Tolstoy

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu Stefan Zweig

Semerkant Amin Maalouf

Korku Stefan Zweig

Mardin gerçekten çok özel bir kent ve her zaman bulunduğu yerden insanlara sesleniyor, Ben orada bulunduğum askerlik sürecimde hayran kaldım ve hala ruhumun bir parçası orada kalmış gibi hissediyorum. Sana göre Mardin’in buradaki en büyük sırrı nedir? ve Çerezzine ailesi olarak sorularımızı yanıtladığın için sana çok teşekkür eder, başarılarının devamını dileriz. Son olarak bu satırları okuyan dostlarımıza neler söylemek istersin?

Mardin sevgi saygı şehridir. Efsunlu bir şehirdir. Bir söz Mardin ile alakalı “ Gelen Ağlar Giden Ağlar” diye. Başta size ve Çerezzine ailesine beni konuk ettikleri için çok teşekkür ediyorum.

Facebook Yorumları