Merhaba, öncelikle sizi daha yakından tanımak isteyen okurlarımız için kendinizden bahsedebilir misiniz?

Merhaba. 1977 yılında İstanbul’da dünyaya geldim. 20 yıldır profesyonel müzik hayatı içerisindeyim. İlk albümüm olan “Gitme”yi 1998 yılında 21 yaşımdayken yayımladım. Bir buçuk senesi askerlikte geçen (o zamanlar askerlik süresi bir buçuk yıldı!) beş yılın sonrasında ikinci albümüm olan “Büyük” 2003 senesinde yayımlandı. Sonrasında bugüne kadar birisi best of konseptinde olmak üzere on adet müzik albümü yayımladım.

Peki, hayatınızda dönüm noktası diyebileceğimiz müzikle tanışmanız nasıl, ne zaman oldu?

1986 yılıydı. Dokuz yaşındaydım. Standart bir esnaf ailesi içerisinde büyümekteydim. Babam o zamanlar çiçekçilikle uğraşıyor geçimimizi bu yolla sağlıyordu. Tek kanallı televizyon yıllarıydı. Sadece TRT vardı. 1986 yılında bir gün televizyonda bir grubun video klibine denk geldim. O an hala dün gibi aklımdadır. İzlediğim bu üç buçuk dakikalık video benim bütün hayatımı şekillendiren üç buçuk dakikadır. Grubun adı Bon Jovi şarkının adı You Give Love A Bad Name’ydi (tabi bunu daha sonralarda öğrendim). O klipte televizyondan dışarıya daha önce hiç tecrübe etmediğim öyle bir pozitif enerji, öyle bir yaşam sevinci taşıyordu ki o süre için kendimi başka bir boyuta geçmiş gibi hissetmiştim. Uzun saçlı, neşeli, çocuksu, enerjik adamlar yüzlerinde sürekli içten bir gülümsemeyle harika bir şarkı söylüyorlardı. Klipte birbirleriyle dalga geçiyorlar, her halleriyle çok eğlendiklerini belli ediyorlardı. O dönemler içine kapanık bir ülkeydik. Çevremde ne fiziksel görünüm olarak, ne enerji açısından bir tane bile o klipte ki insanlar gibi bir insan yoktu. Dünyada başka başka insanlar olabileceğini o videodan öğrenmiştim. O üç buçuk dakikayı hayatımın dönüm noktası olarak almışımdır her zaman. Çünkü hiçbir zaman etkisinden çıkmadım ve ilerleyen yıllarda büyüdükçe hep o soundda enerjik ve bol gitarlı müzikler dinlemeye başladım. Dinlediğim bütün şarkılar İngilizce’ydi, sözlerden hiçbir şey anlamıyordum ama işin bu kısmını düşünmüyordum bile. Zamanla bu müziğin adının rock müzik olduğunu öğrendim. Daha bilinçli ve araştırarak dinlemeye başladım. O klipte ki grubun adının Bon Jovi olduğunu öğrendim ve bütün çalışmalarını takip etmeye başladım. Yavaş yavaş onlar gibi olmaktan başka hiçbir şey istemediğimi fark ettim ve on beş yaşıma geldiğimde hayatımı müzik üzerine kurmaya kesin karar verdim.

Yaptığınız müziği tanımlamak gerekirse siz kendinizi nerede görüyor, nasıl tanımlıyorsunuz?

İlk albümüm “Gitme”yi çıkardığımda henüz yirmi bir yaşındaydım. O albümde yaptığım müzik tanımlanamaz bir cisim gibiydi. Çevremde değil müzik, sanatın hiçbir dalıyla profesyonel olarak ilgilenen tek bir örnek yoktu. Bu konuda yapayalnızdım (Sayabileceğim bir kaç isim dışında hala öyleyimdir). Tek bildiğim Rock Müzik yapmak istediğimdi. Elektro gitara tapıyordum. İşini ciddiye alan, vazgeçmeyen, eksiklerini kapatmaya çalışan, daha ileriye gitmek isteyen her müzisyen gibi bende yeni şarkılar yazdıkça, yeni albümler yaptıkça kendimi geliştirdim. Çok fazla müzik dinledim. İlk dönemlerde öncelikle en sevdiğim tarz olan Hard’n Heavy dinliyordum sürekli. Sonrasında Rock müziğin bütün türevlerini dinlemeye başladım. Ancak bir müzisyen, özellikle üreten bir müzisyenseniz beslendiğiniz müzik kaynakları kesinlikle sınırlı olmamalı. Hoşlansanız da hoşlanmasanız da her müziğe kulak vermeli, analiz etmelisiniz. Mutlaka bak böyle şeyler yapmalıyım, böyle şeyler yapmamalıyım şeklinde geri dönüşler alırsınız. İlk albümden bu yana her albümde bir öncekinin üzerine koyarak ilerlemeye çalıştım ki bundan sonrası da böyle olacaktır. Ayrıca mümkün mertebe çok kitap okurum. Yılda ortalama altmış kitap bitiriyorum. İşin söz yazarlığı kısmında bu çok önemli benim için. Bazı tuhaf insanlar şu tuhaf soruyu sorarlar. Çok okuyan birçok insan bu soruyla karşılaşmış verecek pratik bir cevap bulmakta hep zorlanmıştır. Okuyorsun da ne oluyor? Buna ilk zamanlar bende klişe cevaplar verirdim. O cevaplar sorudan da tuhaf olurdu her zaman. Şimdiyse şunu görüyorum okumak her anımı, her kararımı, her davranışımı şekillendiriyor. Zaten var olduğum her anı okuduklarım şekillendiriyor. Dolayısıyla bu soruya artık şu yanıtı verebiliyorum. Okuyorum ve bir hayatım oluyor. Sorunun özüne gelirsek tarz olarak en basit anlamında Modern Rock Müzik yaptığımı söyleyebilirim. Modern Rock çok etkileşimli bir tarz. İçinde bütün soundlardan tınılar bulabiliyorsunuz ve bu tınılar günümüz modern soundunda harmanlanıyor.

Bestelerinizi yaparken, şarkı sözlerinizi yazarken etkilendiğiniz müzisyenler, gruplar var mı?

Elbette var. Müzik benim için bir etkileşim silsilesidir zaten. Müziğin başlangıcını dizimize vurduğumuzda duyduğumuz “tak” sesi olarak algılarım. Bundan sonra gelen bütün müziklerde o sesten etkilenerek var olmuştur. Tahmin edilebileceği gibi müziğimde beni en çok etkileyen grup Bon Jovi’dir. Tabi onun dışında da onlarca müzisyen var. Hepsinden ucundan kıyısından bir şeyler almışımdır. Her birini tek tek saymam mümkün değil. En önde ve en fazla etkilendiklerimden bir kaçı; Therapy?, Pearl Jam, Nirvana, Belinda Carlisle, Eric Clapton, Cenk Eroğlu, Özgür Çağlar şeklinde uzar gider…

Son albümünüz “Karanlık Yaşamlar”ın yeni video klibi “Trajikomik”i geçtiğimiz günlerde sevenlerinizle paylaştınız. Şu ana dek aldığınız tepkiler nasıl peki?

Bu soruya çok popüler bir müzisyenmişim gibi ve ya şu anda Trajikomik klibi çok ilgi görüyormuş gibi havalara girip cevap vermeyeceğim (Aslında en keyiflisi o şekilde cevap vermektir insan kendini kandırırken mutlu olabilen bir varlık). Video kliplerin ilgi görmesi için – çok istisnai örnekler hariç- tanıtımının yapılması şart. Klipler albümü tanıtıyor ancak klipleri de t.v kanallarında yayınlatmak için para ödemeniz gerekiyor. Böyle bir imkanınız yoksa da iş youtube’a kalıyor. Youtube’da kliplerinizi kendi kanalınız üzerinden ücretsiz yayınlayabiliyorsunuz ancak hasbelkader dinlenebiliyor şarkılarınız o da oldukça az insan tarafından. Abone sayısı yüksek olan youtube müzik kanallarında klibinizi yayınlatmak için yine para ödemek zorunda kalıyorsunuz. Bu tip kanallarda dikkat ediyorum üç yüz elli milyon tıklanmış şarkıcılarımız bile oluyor. Bol keseden seksen milyonlar, iki yüz milyonlar havalarda uçuşuyor. Sadece Türkiye’de ve kısmi olarak bazı diğer ülkelerde tanınan şarkılar bunlar. Dünyanın en büyük hitlerinin tıklanmalarına bakıyorum hemen hemen aynı rakamlar söz konusu. Yıllanmış ve bütün dünyanın ezbere bildiği şarkılarla, birkaç aylık sadece Türkiye’de yayınlanmış bir şarkı aynı oranda görüntülenmiş. Hiçbir kanıtım yok ama ben bu rakamların gerçek olduğuna kesinlikle inanmıyorum. Kısacası klipleriniz ilgi görsün istiyorsanız yüksek paralarla bu ilgiyi satın almak zorundasınız. Trajikomik’e gelince ben bütün albümlerimi Anadolu Müzik Yapım etiketiyle yayınladım. Ben nasıl müziğin Don Kişot’uysam albümlerimi basan Cem Yılmaz da yapımcıların Don Kişot’udur. Her zaman yeni çalışmalara ve alternatif tarzlara destek verir. Bu şirket sayesinde kliplerim iyi bir abone sayısı olan ve dürüst rakamlar verdiğini tahmin ettiğim youtube MuzikPlay video kanalında dinleyicilerle buluşabiliyor. Trajikomik iki hafta gibi bir süre içerisinde 1500 tıklanmayı geride bıraktı. Yani günde ortalama 107 kişi bu şarkıyı görüntülüyor. Standart bir müzik kanalı olduğu halde Trajikomik gibi sözlere ve sounda sahip bir şarkı için motive edici yorumlar alıyorum dinleyenlerden. Her ne kadar “hater”ı bol olan bir kanal olsa da geniş yelpaze de ki insanların takip ettiği bir kanalda şarkınız için güzel yorumlar gelmesi çok keyifli oluyor.

Başka klip çalışmanız olacak mı peki son albümünüzden?

Evet sırada birkaç klip daha var. Tabii kendi imkanlarım ölçüsünde yapılmış video klipler bunlar. “Hey Tanrım” ve “Ben Hala Büyümedim” şarkılarının klipleri şimdiden hazır. Bunların üzerine belki “Düşüş” şarkısına da bir video çekebiliriz. Ama bu şimdilik kesin değil.

2019 için sizi sevenleri bekleyen başka sürprizler var mı?

Kendime ait youtube kanalımdan (ahmetguvenrocksound) albümlerin dışında da birçok çalışmamı yayınlıyorum. Örneğin son üç yıldır her yılbaşı yeni bir yılbaşı şarkısı yayınladım. Arada tek gitarla ve ya stüdyoda kaydettiğim coverlar ve albümler için kaydettiğim fakat albümlerden taşan B-Sİde diyebileceğimiz kayıtlarımı da bu kanal üzerinden yayınlıyorum. Bunlar dışında Arkeyd adını taşıyan bir de grubum var. Grupta ben gitarları çalıyorum. Bu grubumla 2017 yılında dijital platformda bir albüm yayınladık. Şimdi ikincisi için çalışmaktayız. Yetiştirebilirsek Arkeyd’in ikinci albümü de bu sene içinde yayınlanabilir. Ayrıca grubumuzla canlı performanslar için cover repertuvarı da oluşturuyoruz. Genel anlamda seksenler ve doksanlar klasiklerinden oluşan kendimize has bir repertuvarımız var. İlk konserimiz de çok yakında 2 Mart 2019 cumartesi gecesi Kadıköy Woodstock barda gerçekleşecek. Şimdiden herkesi eğlenceli bir gece için konserimize bekliyoruz. Son olarak yine imkanlarım el verirse 2019’un ilerleyen günlerinde müzik hayatımın 20.yılı vesilesiyle bir solo konser vermeyi istiyorum. Bunun gerçekleşip gerçekleşemeyeceğini de zaman gösterecek.

Solo çalışmalarınız dışında Arkeyd ile olan çalışmalarınız nasıl gidiyor? Biraz bahsedebilir misiniz?

Arkeyd grubu kuzenim olan Emrah Karadağ’ın bir projesi olarak başladı. Emrah synthesizer içeren soundlar konusunda çok yetenekli. Ayrıca iyi bir besteci, söz yazarı ve düzenlemeci. Bana neden birlikte bir şeyler yapmıyoruz diye sorduğunda ilk etapta ona destek vereceğimi ama solo çalışmalarımdan feragat edemeyeceğimi söylemiştim. O bunu kabul edince birlikte kendi müzik tarzlarımızı birleştirip çalışmalar yapmaya başladık. Besteler oluşmaya başlayınca da Emrah’ın eski dostlarından Ömer Şahin’i vokal olarak gruba ekledik. Büyük imkansızlıklar ve zamansızlıklara rağmen üçümüz birlikte inanarak ilk albümümüz olan “Sunlight Of Liberty”yi dijital platformda yayınlamayı başardık. Albüm sonrasında Ömer özel işlerinden dolayı gruptan fiili olarak ayrıldı. Bu ayrılıktan bir süre sonra ve birçok insanla çalışıp uyum sağlayamadığımız günleri yaşarken tam galiba aradığımız gibi birini bulamayacağız diye düşünmeye başlarken yolumuza Esat çıktı. Esat Özcan’la grubumuzun yeni vokali olarak bir yıldır birlikte çalışıyoruz. Hem karakter, hem müzik ruhu, hem de okuyucu olarak gökte ararken yerde bulabileceğimiz bir insan. Onun gruba dahil olmasıyla birlikte çalışmalarımıza hız verdik. Ömer’de grubumuza yeni besteleri ve sözleriyle destek vermeyi sürdürdü. Ömer benim bugüne kadar çalıştığım en iyi söz yazarı ve bestecidir. Onun şarkılarını yorumlamak benim için bir onur. Esat’la birlikte bir yandan albümü hazırlarken diğer yandan da bir cover repertuvarı oluşturmaya karar verdik. Üçümüzün de ortak sevebileceği şarkılardan oldukça değerli bir repertuvar oluşturduk. Tabi bu çalışmalar albümün hızını biraz yavaşlattı. Sonuç olarak bugünlerde Arkeyd tüm hızıyla çalışmalarına devam etmekte. 2 Mart’ta ki konserimize bu yazıyı okuyan herkesi bekliyoruz.

Sizce müzik piyasası şu an nasıl ve rock müzikle uğraşan müzisyenler gerçekten hak ettiği yerdeler mi? Bu konuda neler söylersiniz?

Türkiye’de Rock Müzik piyasası şu anda çok daha iyi ve ya çok daha kötü bir durumda olabilirdi. Seksenli yıllarda Türkiye’de modern anlamda ve türev çeşitliliği barındıran ilk Türk Rock grubu albümleri yayımlanmaya başladı. Piyasada tek tük öncü gruplar vardı ve bu grupların takipçi sayısı, varlıklarından haberdar olanlar son derece azınlıktaydı. Doksanlı yılların başında Yonca Evcimik’in Abone albümüyle pop müziğin patlamasının devamında pop albümler bir süre müthiş tirajlar elde etmeye başladı. Bu tirajlar zamanla azalmaya başladığında doksanların ortasında prodüktörler yeni bir arayış içine girerek Şebnem Ferah’ın Kadın albümüyle beraber Türk Rock albümlerine yatırımlar yapmayı denedi. Bu öncü albümlere yatırılan paralar tirajlarda ki başarıları getirince Türkiye’de Rock müzik bir patlama yaşadı. Türkiye’de Rock müzik dinleyicisi seksenli yıllarda hayali bile kurulamayacak genişlikte kitlelere ulaştı. Ancak bu yeni kitlenin geneli daha çabuk tüketen, Rock müziği yüzeysel olarak dinleyen ve esas olarak Rock müziğin temelini oluşturan felsefesini hayatlarına yansıtamayan kişilerden oluştu. Şu dönemde internetin müziğe son derece kolay ulaşılmasının yolunu açması  sebebiyle bütün dünyada sadece Rock müzik endüstrisi değil bütün müzik tarzları albüm satışlarında büyük krize girdi. Albüm dönemi bir nevi kapandı ve ya kapanma yolunda denebilir. En azından fiziki albüm dönemi. Hemen herkes artık müziğe dijital yöntemlerle ulaşmayı tercih ediyor. Kendi adıma ilk albümden beri çalışmalarımı dijital platformların yanı sıra fiziki olarak da cd formatında yayımlamaya devam ediyorum. Günümüzde bunun için gerçekten savaş vermek gerekiyor. Çünkü hem masrafı dijitale göre çok daha yüksek hem de satışları yok denecek kadar az noktada. Tabi müzik endüstrisinin günümüzde ki bu durumunu detaylandırmak ayrı bir konu içerisine girer. O yüzden soruya en kısa yanıt olarak şunu söyleyebilirim. Prodüksüyonlarla desteklenmiş ve zamanında isim yapmış rock müzisyenleri için durum oldukça iyi görünüyor. Çünkü hali hazırda bir kitleleri var. Çalışkan olup müziklerini doğru yönde geliştirirlerse başarıları sürecektir. Ancak yeni rock müzisyenlerinin işinin dönem itibariyle onlardan kat be kat daha zor olduğu da bir gerçek. Özellikle daha kendi sözünü söyleyen, daha içe dönük anlatımları tercih eden müzisyenlerin büyük kitlelere ulaşması çok çok zor. Durum popülarite açısından seksenlerden iyi ancak derinlik ve samimiyet açısından aynı şeyi söylemek kolay değil.

Belirli olan, hayranlarınızla paylaşabileceğiniz bir konser programı, sahne çalışması var mı?

Daha önce ki sorularda da dile getirdiğim gibi en yakın sahne çalışmamız Arkeyd’le 2 Mart 2019 Cumartesi gecesi Kadıköy Woodstock barda olacak. Saat 22:00 civarında sahne alacağız. Bu konserimizde eski ve yeni kendi şarkılarımızın yanı sıra dinleyicilerimize özel bir cover repertuvarı da sunacağız. Birçok performans Türkiye’de daha önce icra edilmemiş şarkılardan oluşacak. Mr.Crowley çalmayacağımıza söz veriyorum. Bu konserin devamında Arkeyd’le daha birçok konser vereceğiz ancak şu anda kesinleşmiş bir tarih yok. Yine daha önce dediğim gibi solo olarak bir yirminci yıl konseri vermek istiyorum. Bunun içinde ilerleyen aylarda gerekli çalışmaları yapacağım.

Son olarak sizin eklemek, söylemek, belirtmek istedikleriniz var mı?

Çerezzine ekibine bu güzel röportaj için çok teşekkür ederim. Bütün Çerezzine okuyucularına buradan sevgi ve saygılarımı iletiyorum. Unutmayın tabular yıkılmak için vardır.

Çerezzine olarak değerli vaktinizi ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.

 

Facebook Yorumları