Bir çoğumuz hastaneler için genel, geçer kavramlar üzerinden düşünme ve söz söyleme eyleminde bulunabiliriz. Bazen cennet- bazen cehennem dediğimiz yerdir. Bu hikaye’nin başlığı da bu fikirden türüyor demenin tarafıyla seslenmenin gerçeği, Cehennet Hospital da geçiyor. Bir öykü denemesi olarak hastane koridorları sesini aktarma vaziyeti, millet hastanesi idarecilerinin tutumu mu, dünya görüşlerimi bilmiyorum fakat günümüzün değişen ve değişmeye mutlak öneme ihtiyacı olan gereksinimleri inkar etmememiz de bu hikayenin içinde olmalı.

Cehennet Hospital başhekimi doktor Baltrak, alelade bir şekilde ameliyathane birimine girerek orada bulunmakta olan herkesi azarlar, hemşireler bu duruma anlam vermeye çalışırken birden kendisine telefon gelir. Telefondaki sesten anlaşıldığı üzere bir daha Cehennet Hospital da başhekimlik yapamayacağını öğrenir. Bir an da derin bir kasvet ve hüzün içinde durumu toparlamaya çalışırken içeri deli İsmail isimli çalışan girer ve insanların üzgün olduğunu fark edince ne-n’oluyor yahu ölü toprağı mı atıldı üzerinize diye çıkışına, ardında doktor Baltrak’ı görür. Durumu anlamaya ve anlamama içinde gidip gelirken. Birden doktor Baltrak’ın garip söylemleriyle karşılaşır.

Ben bu şehirde sayılı doktorlardanım istemiyorlarsa ben de giderim, zaten bu şekilde devam ederse bu ülkede hastaneler hizmet veremez, bu yönetenler ve ilgili bakanlık çok iyi çalışmadığı için bu durumda diyerek çıkışlar sergiler. Doktor Baltrak biraz uzunca süre düşündükten sonra hemen odasına gider. Orada biraz da durum hakkında kendi kendine muhasebe yapar. Benim acilen baş şehire gidip bu görevden alınmamam ve mevcut görevime devam etmem için bir takım girişimlerde bulunmam gerek. Olursa, ancak böyle mümkün olur. Bu saatten sonra doktorluk yapamam ben, ancak yönetici pozisyonunda olursam çalışabilirim. Ama nasıl gitmem gerek baş şehire? Tabii ki, aileme ziyaret olacak diyerek, hastaneden ayrılır.

Facebook Yorumları