Domates fidesi.. nisan sonu dikilir… can suyunu verir bir iki hafta sularsın düzenli… hele gübresi de varsa bir de, domates fidesi yaşama sevinciyle gövdeye verir tüm enerjisini.. ve büyür… dallanır budaklanır öyle.. horozlanan kabadayı gibidir domates… kimsin lan sen der edasındadır.. oysa yaz sıcaklarının osmanlı tokadını yememiştir henüz.. bunun karşısında acizdir.. bilemez bunu.. ama sen bilirsin. çapalarsın çıkarın vardır ondan çünkü… çapalarken diplerini boşaltıp toprağa yatırırsın sen uyma ona der gibi.. domates itiraz etse de dibindeki toprağın yumuşamasına karşı koyamaz ve yatar üstüne. üstünü örtersin toprakla sakinleştirir uyutursun ve yine sularsın… gövdesinden köklenir tekrar sapasağlam olur bu defa.. olgundur domates artık.. o serseriliği gitmiştir.. sakince büyür.. son bir kez daha sularsın… sonra suyunu kesersin… aniden.. hiç su vermezsin… domates paniğe kapılır. öleceğini sanır… artık sonun yaklaştığına inanır ve çiçek açar.. ve o çiçekler domates olur. kandırırsın domates ağacını… kıpkırmızı domates meyvesinin içindeki tohumlar ölümden kaçışın tek yoludur… geleceğe doğru.. ve işte bizim domates dediğimiz şey aslında… domates bitkisinin ölüm korkusudur…

Facebook Yorumları