Grup Dönüşüm ve Esin Afşar

Asya Sazlarıyla Pop

Milliyet gazetesinin düzenlediği Liselerarası Müzik Yarışması, “ağabeyi” Altın Mikrofon’un izinden giderek Anadolu pop’a birçok önemli isim kazandırır 70’li yıllarda. Bu alışverişin ilk meyvelerinden biri de Dönüşüm grubudur.

Alman Lisesi öğrencilerinin dünyayı ve olayları takip etmekte öncelikleri vardır. Hocaları Lehmann’ın yardımıyla dünya folklorundan örneklere ulaşabilmekte, bu yapıtları çok sesli yorumlaya bilmektedirler. Dönüşüm, Milliyet’in yarışmasına hep iddialı ekiplerle katılmış Alman Lisesi’ndeki bu verimli dinamik müzik ortamında doğar.

Yıl 1970’tir; okul dışında grup kurmayı kafalarına koymuştur Alman Liseli Halit Kakınç (D.1952) ile Muhtar Turan (D.1953). Kakınç (Banço) ile Turan (12 Telli Gitar) bir süreliğine klasik gitarda Atilla Hünal (D.1953) ile tarihi Orta Asya çalgılarını başarı ile çalabilen Oruç Güvenç (D.1948) eşlik eder.

Gruba isim aradıkları günlerden birinde Nizam adlı arkadaşları “Dönüşüm olsun adınız” der.

Dönüşüm, öz dönüşümü simgeleyecektir.

Alman Lisesi’nin Halit Kakınçı’ın bestesi Gevheri’yle, Milliyet Liselerarası müzik yarışmasında birinci geldiği dönemde Modern Folk Üçlüsü pek gözdedir.

Onları çok beğenir Dönüşüm üyeleri ama çizgileri fazla Batılı gelmektedir.  Aynısını yaparken ney, tar, rebab gibi Türk çalgılarını kullanacaklardır; müzikleri de Anadolu kokacaktır. Ulusal olmayanın uluslararası olamayacağına, ancak bu bölgenin müziğini modernleştirdikten sonra uluslararası alanda kalıcılığı sağlayabileceklerine inanmaktadırlar.

Örnek aldıkları diğer isim Cem Karaca’dır. Onun arayışlarını, grup müziğini savunmasını, Türkçe söyleyip kendi folklorundan beslenerek zirveye çıkışını sevmiştir Dönüşümcüler.

Kısa süre sonra Atilla Hünal’a Oruç Güvenç (Ney, Rebab, Iklığ, Kopuz) asıl üye olarak Dönüşüm’e katılır ve adları Dönüşüm Folk Dörtlüsü olur.

Çok gençtir hepsi; büyük işler yapmak adlarını duyurmak istemektedirler. Türki çalgıları kullanarak farklılık yaratmaya, ilginç parçalar üretmeye başlarlar. Bir keresinde Oruç Güvenç, ney bulamayınca Bursa’da kamış tarlasından altı yüz kadar kamış kesip ney açmayı dener, bunların dört tanesinden ney tutturmayı başarır.

Kiziroğlu Zor Beyin Oğlu

Dönüşümün ana ilkesi şudur: Anadolu’daki bağlamanın, Asya sazlarından çok büyük farkı yoktur. Kaynağa inildikçe daha sağlıklı senteze ulaşma olanağı doğacağından Doğunun iyi incelenmesi araştırılması gerekmektedir. Bu nedenle Asya sazlarına da, en az bağlama kadar eğilmek şarttır.

Grup ilk plağına Kiziroğlu Mustafa Bey/Havada Bulut Yok parçalarını koyar. Ozan Murat Çobanoğlu’dan dinledikleri Kiziroğlu Mustafa Bey’i kendilerine göre düzenlemişlerdir.

Ağustosta yayımlanan parça büyük bir ilgi ile karşılanır ve grup 1970’in en sevilenleri arasında yer alır.

Yine dönemin popüler isimlerinden Urfalı Babi’nin Canan/Genç Osman 45’liğinin kayıtlarında ona eşlik ederek basında daha fazla yer bulur Dönüşüm.

Anadolu Pop teriminin içinde kısıtlandıklarına inanmaktadır elemanlar ve her fırsatta yaptıklarına “Asya Pop” demenin daha doğru olacağının altını çizerler. En büyük avantajları Oruç Güvenç’in kişiliği ile aile yapısıdır. Güvenç Tataristan – Kazan’dan göç bir ailenin çocuğudur ve o bölgenin müziğiyle ilgili geniş arşive sahiptir. Oradan buradan bir tar bulmuş; rebab’ını da kendi imal etmiştir. Gruba gerekli malzeme ufak ufak akmaktadır bölgeden.

Dönüşüm’ün ana dinleyicisi öğrencilerdir. Lise ve kolej konserlerinin sayısı artmakta, Dönüşüm adı belleklere yer etmektedir.

İşler tam yoluna girmiştir ki Muhtar Turan’la Atilla Hünal ailelerinin isteği üzerine aktif müziği bırakmaya karar verir.

Dönüşüm doğduğu kadroyla son olarak Sevsem Öldürürler  (H.Kakınç/Karacaoğlan)/Kıbrıs’ım (Kamran Aziz) parçalarını Onur-Haldun Hürel ile Önder Bali’den stüdyo desteği alarak 45’lik haline getirir.

Bu ayrılığın ardından Turan’la Hünal kalitesinde adam bulamayınca sorunu “elektrolize olmak” la çözme yoluna gider Kakınç’la arkadaşları.

Ancak taşlar bir kez oynamaya görsün bu kez de özgün sound zedelenmeye başlar. Tamam Oruç Güvenç  Dönüşüm’ün simge sazı rebabı ve diğer Asya sazlarını çalarak işin rengini veren adamdır ama, Muhtar Turan’la Halit Kakınç yıllarca birbirini tamamlayan iki ana eleman olarak müzik üretmiştir. Turan’ın yokluğunda grup topallamaktadır.

Ondan sonra sık sık kadro değiştirir Dönüşüm. Önce Kakınç ve Güvenç’in yanına Deniz Dündar (Davul), Vecdi Ören (Bas), Can Okan (Org) ile Ohannes Kemer (Bağlama) gelir.

Devamında Orhan Topçuoğlu (Vurmalılar), Kemal Sünnetçioğlu (Gitar), Kudret Zeytinoğlu (Bas), Ümit İriş (Moog, Org), Aykut Oler (Gitar), Nur Moray (Davul), Aykut Şener (Org), Nida Eskin (Ney), Turgut Irmak (Yaylı Tanbur, Bağlama) gibi isimler çeşitli tarihlerde Dönüşüm’ün bünyesinde müzik yapar. 1973’te bir ara eleman sayısı yedi kişiye kadar yükselir.

Beş yılda sekiz 45’lik 

Grubun lideri Kakınç yerel sazları çalanlarla, Batılı aletleri çalanları bir arada tutmayı arzulamaktadır. Ancak grubu bir arada yaşatacak o hava yitmiştir bir kere; öğrenci olanlar okullarını bitirince gitmekte, müzisyen kartvizitliler ise zamanla başka gruplara yönelmektedir. Müziği tutkuyla yapacak entellektüel boyutta olayı yorumlayacak kişiler bulmak zorlaşmıştır.

Elemanların gidiş gelişleri soundu da derinden etkilemektedir. Örneğin bir ara Nur Moray ile Deniz Dündar davullarda Orhan Topçuoğlu’da vurmalılarda birlikte görev yapınca üstün bir ritim sounduna sahip olur Dönüşüm. Bazen de elektronik tatlar öne çıkmış ve bambaşka hava yakalanmıştır. İşte bu nedenle Dönüşüm’ün diskografisi fazla genişleyemez ve beş yıllık süreye ancak sekiz 45’lik sığdırabilir grup.

Kendi plakları yanında diğer gruplara da destek vermeyi ihmal etmezler. Grubun plaklarını basan Sayan Plak sahibi Fahrettin Sayan çok iyi sesli yeni bir şarkıcının kayıtlarında çalmalarını ister onlardan. Bu genç şarkıcı Edip Akbayram’dır. Deniz Üstü Köpürür ile Dumanlı Dumanlı Oy Bizim Eller’i düzenlerler. Akbayram için stüdyoya girip parçaların kayıtlarında da çalarlar. Erol Evgin’in çıkış şarkısı Karacaoğlan Der ki’nin Lale Belkıs’ın Çilli’sinin kayıtlarında yine Dönüşüm’ün katkısı vardır…

“Folk Şöleni” adı altında liseleri gezerler. Konserlerde önce, Kakınç’ın bir dönem birlikte müzik yaptığı İlhan Şeşen sahnede gözükür, Şeşen’i Yasemin Kumral takip eder ve son olarakta Dönüşüm çalar.

Konserleri bir kaç kez folklor ekibiyle renklendirmelerine karşın şov açısından “kuru” bir görüntü sergilemektedirler sahnede. Halit Kakınç kullandıkları sazlar ve parçalar hakkında uzun uzun bilgi vermektedir dinleyicilere. Ayrıca prensip olarak kendi parçalarından başka parçalar çalmazlar; sloganları da  şudur: Bizim parçaları en iyi biz çalarız ve başkasının parçasını istemeyiz..

Radikal tavırları gazino çalışmalarını da etkiler. Eğlenmek isteyen kitlenin talep ettiği müziği yapmadıklarından konserler dışında ki organizasyonlardan talep görmezler. Sadece bir hafta Esin Afşar’la Bursa’da bir gazinoda çalışırlar, birkaç kere de İstanbul ve Mersin’de özel yerlerde sahneye çıkarlar o kadar.

Bu durum Dönüşüm’ü etkilemez sahnedeki “ciddi ve bilimsel” duruş sürmektedir. Yapıtları, Fitaş sineması konseriyle!. Antalya Müzik Şöleninde büyük alkış alınca çizgilerinin geniş kitleler tarafından kabul gördüğüne kanaat getirip moral kazanırlar.

Türkiye’deki ortam hızla politikleşirken Dönüşümün ürettikleri daha çok “sağ kesim” tarafından benimsenmeye başlar başlamasına ama, kesin bir politik çizgileri yoktur müzikte.

Aynı konserde Tatarca Seyid Osman’ı söylerken sağcı gruplar, Kızılırmak’ta da solcu gruplar yumruklarını sıkıp slogan atmaktadır.

Devlet Adına “Asya Turu”

Kakınç’ın belirttiğine göre, müziğin politikleşmesine direnen grup, bu tür çekişmelerin dışında kalmak istemiştir. Orta – Asya müziğini araştırmaları ise, politik tavırdan çok, anlatılması gecikmiş bir adımı telefi etmektedir sadece.

Yaptıkları şarkılar, diğer folk popçularınkiler gibi TRT tarafından engellenir. Örneğin gitarın yanında bağlama kullandıkları gerekçesiyle “Kızılırmak” parçası denetime takılmıştır. TRT tek yayın organı olduğundan çaresiz şarkılarını tanıtmak amacıyla yeniden stüdyoya girip Kızılırmak’ı gitar ile çalarak denetim engelini aştılar. Ancak bu kez de Osman Pehlivan ile Yar Hasreti parçaları denetime kendini beğendiremez ve radyoda çalınmaz. Radyoları Dönüşüm’e kapatan “Devlet” ise onları Türk – Sovyet Kültür Programı çerçevesinde “kültür elçisi” olarak yurtdışına gönderir. Kültür Bakanlığı’nın ön ayak olması ile grup 1972’nin sonbaharında Sovyetler Birliği’nde Esin Afşar ile turneye çıkar 21 konser verir.

Asya turunda çok olumlu tepkiler toplarlar; yerel müzisyenler yaptıklarını beğenir ve destek verir.

Daha sonra Halit Kakınç Dönüşüm adıyla Romanya ile Bulgaristan’da aynı tip turnelere bu kez İnci Çayırlı’yla çıkar. İyi güzel de bu kadar parlak adımlara karşın çalışmalarda süreklilik yoktur. Ve araya uzun mola dönemleri girmektedir. Seyid Osman, Estergon Kalesi (Kayıtlarda, Kanunu Saadettin Öktenay çalar) Kiziroğlu gibi düzenlemeler, Bana Bir Mutluluk Ver, Sevsem Öldürürler, Kızılırmak gibi beste çalışmaları ile yerli popta iyi işler yapmış Dönüşüm tıkanmaya başlar ve Ağustos 1973’te temel direklerden Oruç Güvenç’de uzaklaşıp ”uzlete çeklince” grup ciddi anlamda zayıflar.

Anadolu Popun kısır bir döngüye içine girdiği aynı dönemde Kakınç, folk’un sonunun geldiğini iddia ederek. Grubu birkez daha toplar ve dönemin moda sporunu müziğe taşır: Taek-Won-do. O dönemde dünya popunda Kung-Fu rüzgarları eserken Kakınç’ta Dönüşüm’le Türkiye’de…

Cem Arık

Facebook Yorumları