Ülkemizin en köklü Heavy Metal gruplarından Hazy Hill Türkiye’de birçok ilki gerçekleştirdi: Yurtdışında tanıtımı yapılan ilk Türk rock/metal demosu (Murky Bedlam, 1990)… Yurtdışında konser veren ilk Türk metal grubu (Avusturya, 1991)… Kayıtları üst üste iki yıl en iyi demo seçilen ilk Türk rock/metal grubu (Murky Bedlam ve Fan of Your Fancy).  Türkiye’de Ankara, İstanbul, İzmir, Adana ve Eskişehir’de, yurtdışında Avusturya ve Almanya’da konserler verdi. 25 ülkede Metal Hammer, Kerrang!, MTV Headbangers’ Ball Magazine, Rock Hard ve Bild başta olmak üzere birçok dergi, fanzine ve gazetede yer aldı. Yaklaşık 20 ülkede çeşitli radyo istasyonlarında parçalarına yer verildi. Şimdi bütün birçok ilki ve önemli çalışmayı bizlere sunan bu büyük grupla çok özel söyleyişimize başlayıp, onlardan tüm bunları daha detaylı dinleyebiliriz.

Heavy Metal Tarihimizde birçok imza attınız, efsane demonuz ‘’Murky Bedlam (1990) yurtdışında tanınan ve sevilen ve elbette tanıtımı yapılan ilk demo , ve bu demonuz Thrash Metal tarihimizde kült nitelik taşıyor, biraz hem efsane demonuzdan hem de o günlerden bize bahseder misiniz?

Mete- Murky Bedlam metal tarihinin ilk demosu olduğu için zaten kendinden bir ayrıcalığa sahip, Stüdyo Ankara’da kaydedilmiştir. Ümit Eroğlu’nun stüdyosudur, kendisi zamanın önemli müzik adamlarından birisidir. Stüdyo Ankara’nın sahibidir. Birçok Eurovision parçasında da o dönemler aranjede masterdır kendisi, Cenk Eroğlu’nun da babasıdır. O dönem Ankara’nın en önemli stüdyosuydu, Kayahanlar, Nilüferler falan İstanbul’dan gelip orada kayıt yapıp memleketlerine dönerlerdi, hatta o çaplı bir yerdi. Orada kaydettik Ümit ağabeyin stüdyosunda, temel anlamda ilk demodur tabii öyle bir özelliği var tartışmasız, son derece zamanın profesyonel stüdyosunda yapılmıştır kayıtları, dolayısıyla promo anlamında kullanılan, yurt içinde ve yurtdışında ilk demodur. Birçok ülkeye gönderilmiştir, o dönem, tabii internetin olmadığı ve birçok zorluğun olduğu dönemlerdi. Dolayısıyla ilk olduğu için farklı bir yeri var tabii ki, ondan sonra gelen demolarda zaten hep bu bizim açtığımız bu yoldan bunu taklit ederek yürüdü, biz de tabii ki aynı şekilde

Zafer- Bu çıtayı daha da yükseğe taşıdık tabii, yani biz bu yolu açtık evet bu yol devam etti ve biz her seferinde zaten Hazy Hill’in en büyük özelliği bu, yapılan şey değil, ilk şeyleri yapıp bunu biraz daha ileriye taşımak, meşaleyi biraz daha ileriye götürmek, amaç her zaman bu olmuştur. Grubun asıl politikası asıl her zaman buydu, yani, devamlı meşaleyi bir adım daha öteye, her seferi bir adım daha öteye, her seferinde hem fanlara, hem seyirciye hem bizi takip edenlere biraz daha fazla bir şeyler vermeye, biraz daha, daha iyi şeyler vermeye bunun için çabalar harcandı ve bunun için uğraşıldı devamlı bunun için.

Hazy Hill Ankara çıkışlı efsane bir grup ve Ankara Heavy Metal Tarihinde birçok değerli grubun çıkışına ev sahipliği yaptı. Siz, Dr.Skull, Darkphase, Pagan, Withctrap ,Diken ve Kara Kedi ilk aklıma gelenler, Ve bu çıkış günümüzde de devam ediyor,bu konuda görüşleriniz neler ve Ankara piyasasını nasıl buluyorsunuz?

Ufuk- Ankara değil de genel olarak dünyada rock ve metalle ilgili bir sorun var bence, o sorunda yıllar içinde rock ve metal kendini bir türlü yenileyemedi, ya bir yerde takıldı kaldı, ya da hani belki de işte insanlar koptu gitti, o yüzden aynı şey bence Ankara’ya da yansıyor. O yüzden açıkçası pek bilemiyorum hani Ankara’da şu anda ne oluyor ne bitiyor ama hani, genel olarak cevaplayacak olursak bir noktada ben rock ve metalin hakikatten takıldığını kaldığını düşünüyorum bütün dünyada.

Mete- Yani doksanlara göre yani Hazy Hill’in mazisinden konuştuk madem, yani bir karşılaştırmalı bir soru olarak da bakarsak dün bugün gibisinden, 90’ların şu anda çok gerisinde olduğumuz bir gerçek, yani sadece Ankara için değil bu tabii,

Zafer- Tabii canım bütün piyasa için bu böyle, bütün heavy metal piyasası için hem Ankara hem yurtdışı, hem Türkiye hepsini kapsayan bir şey bu yani,

Hazy Hill Yurtdışında da birçok ilki gerçekleştiren çok önemli bir grup, dostlarımıza biraz o günlerden ve ilklerden bahseder misiniz?

Ufuk- Evet “Murky Bedlam” bir ilkti, 90’da yayınladık onu ve Türkiye’nin ilk demosuydu, bir ilk daha var sonra da yurtdışında yani Avrupa’da çalan ilk Türk heavy metal grubu, ilk Türk metal grubu biz olduk, Viyana’da bir konserimiz oldu, 3 sene sonra onu Almanya’da bir konserimiz takip etti, tabii bunlar gerçekten önemli şeyler, çünkü bir şeylere adım atıyorsunuz, lokomotif gibi bir şeylerin başını çekiyorsunuz, ondan sonra birileri sizin peşinizden geliyor, gelmeye çalışıyor, aslında bir bakıma da zor, çünkü başı çekmek demek hem o işe kalkıp, cesaret edip, o işe kalkışacaksınız, çalışıp becermeye çalışacaksınız, bir yandan da tabii bunlar olurken, meyve veren ağaç taşlanır gibi bir de bir durum var, çekemeyenler de çok oluyordu.

Zafer- Liderlik çok zor bir şey

Ufuk- Evet liderlik zor bir şeydir gerçekten, ama olsun ya meyve verelim de taşlanalım değil mi?

Zafer- Evet yapacak bir şey yok doğru söylüyorsun. Her zaman, her şeyin en iyisini yapmaya çalıştık, her zaman da her şeyin en iyisini yapmak için elimizden gelen bütün gayreti sarf edeceğiz yani yapacak bir şey yok.

Fan Of Your Fancy isimli ikinci demonuz ilede başarınızı sürdürdünüz ve demo yine dünyada oldukça ses getirdi. Her iki demoda çok sevilen bugün dahil thrash metal tarihimizde aşılması güç örnekler olarak değerlendiriliyor. Peki siz kariyerinize şöyle bir dönüp baktığınızda, birçok başarıya ulaşmış çalışmalarınızı bugün nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ufuk- O zamanlar yani 90’da “Murky Bedlam”ı yaparken sonra 92’de Fan Of Your Fancy’i yaparken ve sonraki yıllarda diğer şeyleri yaparken tabii biz onları hakikatten çok inanarak yaptık, severek yaptık, beğenerek yaptık, kendimize güvenerek yaptık. Sonra böyle bir şey çok önemli bence, bu hani “Taste Of Time” denilen bir şey vardır, hani zamana karşı bir şey dayanır mı? dayanmaz mı diye, şimdi dönüp bakıyorum ben artık tabii onların üzerinden yıllar geçmiş neredeyse bir tanesinin üzerinden 30 yıl geçti, bir tanesinin üzerinden 25 yıldan fazla geçti, bazılarının üzerinden 20 yıldan fazla geçti ve hala dönüp bakıyorum ki, çok objektif bakabiliyorum bunca yıl sonra, gerçekten ben diyorum ki iyi ki o zamanlar onları yapmışız hani böyle inanarak yaptığınız her şeyi şu anda ben yine tekrar altına imzamı atabilirim, bence yani hepsi o zamana göre o şartlara göre hakikatten bence çok iyi işlerdi.

Mete- Aynen, bir şeyin yanlış olduğunu bilsek ona yanlış diyecek insanlarız, buna emin olabilirsin, yani Ufuk’un da dediği gibi, orada ters giden bir şey olsa yani açık yüreklilikle zaten üzerinden 30 sene geçmiş, hiç birinden gocunmayız, zorumuza da gitmez ulan şunu da şurada yanlış yaptık demek ama, gerçekten zamanın şartlarını, o durumu, elimizdeki imkanları düşünürsek şu anda hakikatten yaptığımız işi şu an da olsa becerebilir miydim emin değilim, o yaşa rağmen bir de onu da düşünmek lazım tabii, 18,17,16 yaşlarında çocuklarken, çocuktuk gerçekten, o zamanın kafasıyla, o zamanın şartlarınca yani hakikatten kendi grubum diye demiyorum biraz klasik olacak ama gurur duyuyorum.

Ufuk- Aynen ben de

Zafer- Evet bunlar birçok fedakarlıkların sonucu yani, bunlar için birçok şeyler feda edildi, birçok şeyler es geçildi, bunlar için çok uğraşıldı, bunlar için çok emek verildi, bunları gerçekten büyük emeklerle yaptık, bunlar gerçekten arkaya baktığımız zaman, bizim hem gurur duyacağımız, her zaman övüneceğimiz, gerçekten bunlar için göğsümüzün kabaracağı şeyler ya bunlar, eğer insanlara bir şeyler katabildiysek, insanlara ilham olabildiysek bunlar bizim için çok önemli şeyler ki, çok önemli dediğim gibi bunlar çok mühim işler ve bunlar için çok çaba harcadık yani.

Az evvel ilklerden konuşmuştuk ve bu ilkler içinde en önemli olanların başında hiç şüphesiz, yurtdışında adını duyuran ilk grubumuz olmanız , peki ya ilk yurtdışı konserinizde neler hissetmiştiniz?

Mete- Hazy Hill’i ikiye ayırmak lazım, tabii o  ilk teklifi aldığımız zaman ne hissettiğimiz ayrı bir şey onu mu kast ediyorsun çok emin değilim tabii, ama bir de orada sahneye çıkmak tabii, yabancılarla çalıyorsunuz ve o zaman tabii yabancı insanlarla, yabancı gruplarla aynı sahneyi paylaşmak her gün başına gelen şeyler değil, yani Ankara’da bazı kendi imkanlarımızla getirttiğimiz SWAZAFIX konseri vardı mesela, yani yabancılarla aynı sahneyi paylaşmıştık, lakin yurtdışına gidip çalmak ayrı bir şey, benim için düştü tabii, şu anda belki ne bileyim daha kolaydır, belki daha zordur bilemiyorum, yıllar geçti tabii ama ayrı bir heyecan, sahneye çıkmak için başka bir taraf haliyle, yani böyle bir teklifle onurlandırılmak diyeyim, ilk kez olarak metal camiasından bir grup olarak Türkiye’de ayrı bir heyecan veriyor tabii, mesela ilk konser Viyana konseriydi, daha sonrası da Almanya konseri, 2 yıl sonrası, Almanya’ya gittik, tabii heyecan verici, onur verici, yani bu kadar grup varken niye biz gidiyoruz? Biraz gurur okşayıcı biraz hazımsız bir insansan göt kaldırıcı bir durum olabilir. (Zafer araya girer Yeah Fuck’n Mother… Kahkahalar da gelir ve Ufuk Önen “Zafer coştu bu arada” der)

Zafer- Ya grupta değilim ama grubun her zaman yanındayım onu söyleyeyim yani. Grubun içinde değildim, ama biz çok iyi dostlarız yani, her zaman beraberiz.

Mete- Bu şeyi de gösteriyor o zamana kadar Hazy Hill’in bu demoları ne kadar etkin kullandığının, yurtdışı ilişkilerini nasıl sağlıklı yönettiğinin, çoğu promosyon faaliyetlerine kadar adresine ulaştığının bir belgesi de olabilir.

Ufuk- Tabii underground piyasa vardı o zamanlar rock ve metalde, işte fanzinler vardı, kaset değişimi diye bir olay vardı ve tabii o bizim demo Tape Trading çevrelerinde yayılmaya başlamıştı, bir yandan tabii o fanzinlerde eleştirisi çıkıyordu, bir yandan flyerlar ‘la duyurmaya çalışıyorduk falan demek ki bir yerlere ulaşmış, birilerinin ilgisini çekmiş ki, sonuçta böyle birileri Viyana’dan bir konser teklifiyle geldi, Viyana da aslında biraz komik bir noktadır. Hatta biz Viyana’ya gidip döndükten sonra böyle çeşitli basın organlarından “Türkler tekrar Viyana kapısına dayandı” gibi geyikler de dönmüştü, hatırlarsınız.

Mete- Evet evet…

Zafer- Evet evet hatırlıyorum.

Ufuk- Hakikatten çok heyecan vericiydi. Çünkü şu bakımdan çok heyecan vericiydi zaten biz zaten bir sürü faaliyetimizi yurtdışına yönelik yapıyorduk, yani sonuçta demoydu, oydu buydu derken, demonun hani ilk meyvelerinden biridir Viyana konseri çok heyecan vericiydi yani.

Mete- Tabii Almanya da öyleydi, demek ki attığım şişe yerine ulaşmış sonuçta, değil mi?

Ufuk- Aynen öyle, ben şunu fark etmiştim konserde de o konser öncesi başka işte konsere gitme başka sahnede de şunu fark etmiştim, sonuçta sahneye çıktığınız zaman nerede olduğunuz hiçbir şekilde fark etmiyor, yine bir takım insanların önündesiniz, aynı şekilde parçalarınızı çalıyorsunuz, hiçbir şey fark etmiyor yani karşınızdan bir spot gibi bir şey vuruyor zaten gözünüze, hiçbir şey görmüyorsunuz, konserler öyle karşınızda 100 kişi var, 500 kişi var 5000 kişi var yani biz hakikatten öyle bir skalada da çaldık. 100 kişi olan konserlerimiz de, 5000 kişi olan konserlerimiz de olan konserlerimiz de oldu. Hiç fark etmiyor gerçekten oraya çıkıp çaldıktan sonra.

Mete- Sonuçta terliyorsun “Kahkahalar”

Ufuk- Aynen öyle

Kısa sürede onca imkansızlık içinde büyük emekler vererek yaptığınız her demonuz sadece ülkemizde değil, tüm dünyada büyük ilgiyle karşılanmıştı, bugün şartlar gayet uygun olunmasına rağmen bu tarz başarıların yakalanması çok ta kolay değil, o yıllarda bunca başarıya imza atmış bir grup olarak neler hissediyorsunuz?

Ufuk- Müzik piyasası gerçekten çok gelişti. Eskiden öyle çok izlenmesi gereken bir yol vardı. İşte demo yaparsınız, ondan sonra bir tane plak şirketine ulaştırmaya çalışırsınız, onlar sizi kabul ederlerse bir anlaşma verirler, ondan sonra finansman sağlarlar, albümünüzü yaparlar işte albüm çıkar, konsere çıkarsınız, turneye çıkarsınız işte öyle eskiden öyle bir akış vardı. Şimdi her şey çok çok değişti, tabii dijital teknoloji bunu inanılmaz etkiledi, yani herkes şey gibi düşünüyor, evde kayıt yapabiliyorum dijital teknoloji bunu değiştirdi onu gibi düşünüyor, ama aslında durum bambaşka. Dijital teknoloji sadece müziğin nasıl yapıldığını değil, aynı zamanda müziğin nasıl dağıldığını ve müziğin nasıl tüketildiğini de çok çok geliştirdi, dolayısıyla bazı durumlarda plak şirketleri aradan çıktı. Bu plak şirketlerinin aradan çıkması belki büyük plak şirketlerini biraz zora soktu, dolayısıyla onu korkutmaya başladı ve dolayısıyla onlar da o fildişi kulelerinden diyelim inip yavaş yavaş bağımsız sanatçılar aramaya başladı. Sonuçta iş çok çok değişti yani bizim zamanımızda daha çok belli bir akış vardı, şu anda o belli akış artık yok, dolayısıyla artık öyle çok demo yapalım, bilmem ne öyle şeyler artık yok. Şu anda müzik yapan bağımsız sanatçıların, Türkiye için konuşuyorum özellikle bir şansı da şu, belki plak şirketlerine ulaşmak, belki de yabancı plak şirketlerine ulaşmak çok çok daha kolay hale geldi, bilmiyorum katılır mısınız?

Zafer- Evet Evet o zamanlar çok zordu bu işler.

Ufuk- O zamanlar çok zordu, çünkü yerli yapım şirketleri vardı, ama onlar sizin yaptığınız müzikle ilgilenmezler, yurtdışıyla zaten alakaları yok. Şu anda yabancı plak şirketleri  Türkiye’de ve hakikatten bağımsız sanatçılarla çalışıyorlar, yani baktığınız zaman Universal dı, Sony di oydu buydu, biraz incelediğiniz zaman işin çok çok değişmiş olduğunu görebiliyorsunuz artık.

Mete- Evet aynen öyle.

Zafer- Eskiden bu işler böyle değildi, eskiden yolu siz açmaya çalışırdınız, şimdi onlar size geliyorlar, tabii eskiden olay çok farklıydı, çok zordu yani.

Mete- Dolayısıyla yani şu anki geçmişteki demolarla, şu anda demo yapılıyor mu, yapılmıyor mu? Yapılsa hedefine ulaştırıyor mu? Yani dönemsel farklılığı göz önünde bulundurursak strateji açısından bence çokta karşılaştırmamak lazım en azından demo mantığı üzerine.

Ufuk- Tabii aynen aslında şöyle baktığımız zaman, hani hakikatten dönüp baktığımız zaman, bizim o dediğimiz şeyler o zamanın albüm kalitesiymiş derdim.

Mete- Tabii.

Ufuk- Şu anda albüm kalitesinde bir iş yapıyorsanız ki, çok zor değil, şu anda öyle bir şey yapmak direkt olarak stream servislerine işte spotify, apple müzik, youtube hepsi işte hepsini oraya koyabilirsiniz yani, dolayısıyla bizim o eskiden demo dediğimiz şey albüm olarak rahatlıkla yayınlanacak şeyler.

Mete- Aynen Öyle.

Zafer- Aynen öyle hem de bayağı böyle albüm olarak yayınlayacağımız şeyler yani bizim demo yaptığımız şeyler.

O yıllarda yurtta verdiğiniz konserler dillere destan, sizin açınızdan nasıl geçiyordu konserler ve sizin için yeri çok özel olan en önemli konseriniz hangisidir?

Ufuk- Benim için en özel konserlerden biri herhalde İstanbul Harbiye Açıkhava tiyatrosunda verdiğimiz konserdir. Onun da sebebi şu, ilk defa Ankara dışında bir yerde konsere çıkıyorduk,  ve o zamanlar biraz nasıl söyleyeyim hakikatten şampiyonluğa hazırlanan boksör gibi hani onlar nasıl idman yapıyor biz de o şekilde çalışma yapıyorduk ve hani İstanbul’a indikten sabahı unutmuyorum hiç, sabahın körüydü 5 gibi falan bir saatte, otobüsten İstanbul’da inmiştik. Hatta o zaman daha açık hava tiyatrosu kapalıydı, yani daha açılmamıştı, kimse yoktu. Biraz da dışarıda beklemiştik, neyse birisi geldi bekçisi mi ne kapıyı açtı falan, bizim konserimiz var deyip içeri girdik. (Gülücük), saçma sapan bir şekilde ama o konser biraz ben hep şeye benzetirim Rocky’de şey vardır ya hani (Zafer-Eyes Of the Tiger) kaplanın gözü, biz de aynen o konsere öyle çıktık, hakikatten şampiyonluk maçına çıkan aç boksör gibi konsere çıkmıştık. Hiç kimse bilmiyordu zaten o zaman Hazy Hill yeni bir grup, İstanbul’da kimse bilmiyordu, ama hani konserler, parçalar, arka arkaya çaldıkça biz bir şeylerin değiştiğini gördüm. Bir anda bizim o enerjimizi aldılar, kendi üstlerine geçirdiler enerjiyi ve o koskoca harbiye açık hava tiyatrosunun değiştiğini gördüm, o benim için çok çok önemli konserlerden bir tanesidir, diğeri bir ODTÜ konserimiz bahar şenlikleri kapsamında yapılan böyle karşınızda yaklaşık 5000 kişinin olduğu ODTÜ stadyum konseriydi. O hakikatten çok çok özel bir konserdir. Bir de 95 yılında bir veda konseri yapmıştık yine ODTÜ’deydi o da, ODTÜ kimyadaydı.

Zafer- Şeydi o ufak sahnede çıktığımız neresiydi Ufuk?

Mete- Mimarlık

Ufuk- O arada bir zamandaydı

Zafer- Aradaydı evet, kimyadaki çok duygusal geçti çünkü veda konseriydi artık o zaman, dimi Mete gidiyorduk.

Mete- Zaten kimya aslında bir konser mekanı değildir, orada amfilerin buluştuğu açık alan gibi bir yer, normalde konser için kullanılan bir alan değildir aslında enteresan bir seçim yani, daha önceden ODTÜ mezunlarını bilirim, daha öncesinde ve sonrasında orada konser olduğunu hiç hatırlamam, bizden başka, mimarlıkta veya devrim stadında yapılırdı. Ufuk’un o bahsettiği  bahar şenliği konseri ODTÜ stadyumunda, o devrim yazan meşhur yerde 5000, kimine göre 6000 kişinin olduğu konserdir. En kalabalık konserlerimizden biridir, ama tabii duygusal yoğunluk olarak son konserimiz olmasından  dolayı o kimya konseri  enteresandır, bir de tabii  şeyi de söylemek lazım İzmir’deki Mayhem konseri, Allah Allah ne alaka Mayhem nasıl gelmiş,  nasıl gitmiş diye black metalci arkadaşlarımın konuştuğu, yani onu söyleyebiliriz. Tabii 91 Harbiye Açıkhava konserine şeyi de ekleyebiliriz, konserden sonra sanıyorum Hazy Hill yıllarca üst üste en iyi abdulun sayfalarında yaptığı oylamalarda en iyi live grup olmasına da kapı açan, sebep olan konser 91 harbiye konseridir. Yani hakikatten Hazy Hill’in live açısından efsaneleşmesinin ilk ve en büyük aşaması olmuştur. Millet hiç tanımadığı bir grup tarafından büyülenip, yıllarca anlatılıp işte Hazy Hill efsanesinin ilk temel taşlarından biridir bence live olarak.

Ufuk- Bu arada bir şey daha söyleyeyim ne kadar önemli bu röportaj için bilmiyorum da 1988 ile 1995 arası o 7 yıllık süreçte bayağı yoğun bir tempo ile biz konserlere çıktık, bir sürü şehre gidiyorduk hani defalarca Ankara’da, defalarca defalarca İzmir’de defalarca İstanbul’da çıktık. Farklı farklı yerlerde, mesela Adana oldu en son günlerde ve enteresan bir şey dediğim gibi ne kadar önemli röportaj için bilmiyorum da, bugüne kadar sahnede kendimi en iyi duyduğum sound hatta ne bileyim belki de en iyi konser soundlarından biri de Eskişehir’di hatırlıyor musunuz?

Mete- Eskişehir Sinema Konseri, evet hakikatten müthişti o, evet evet çok mutlu bir konserdi.

Ufuk- Bir de şöyle bir şey oldu, gittik Eskişehir’e, artık böyle 93’tü falan galiba, iyi yerlerde çalıyoruz işte o döneme göre iyi ses düzeni geliyor filan, gittik Eskişehir’e 93 sinema salonu konseri, böyle böyle enteresan kutular diycem artık hoparlör bile demeyeceğim öyle enteresan hoparlörler, kutular yığılmaya başlandı falan, biz dedik ayvayı yedik, hani, sound çıkması mümkün olmayacak ama hakikatten hem dışardaki sound yani salonun içindeki sound hem de sahnenin içindeki sound hakikatten çok iyiydi ya…

Bugünlerde fanlarınız için Youtube üzerinden Hazy Talks isimli videolar yayınlıyor ve sevenlerinizi çok mutlu ediyorsunuz, şu ana kadar 8 bölüm izledik , peki bu harika proje nasıl ortaya çıktı ve ileride bizi neler bekliyor?

Mete- Hazy Talks’un temel amacı şu tabii Hazy Hill’in geçmişinde birçok kayıt, işte odur budur konser hatırası vs var, e bunun tabii bu kadar geçmişte kalmasına gönlümüz razı olmadı, bunu geçmiş hikayeleriyle, yeni formatlık bir şeyler bırakmak istedik, o sebepten şimdiden rakam verelim isterseniz, toplam 17 parçalık böyle bir video serisi çektik. Haftada birer birer bunları gönderiyoruz şu ana kadar 8 adet oldu, devamı da önümüzdeki haftalarda gelir. Bir hafta ara vereceğiz, sonrasında 9,10, yani devamı var, burada mantık şudur, Hazy Hill’in bunu 8800’deki her parçaya bir tane video yapmayı düşündük, oradan yola çıkarak işte bir her parçanın hikâyesi veya dönemsel hikâyeler onlarla ilgili videolar yaptık.

Zafer- Şimdi Hazy Hill çok köklü bir grup olduğu için, yani bu süreçte yani bu köklü süreçte tabii buna katılamayan insanlar da oldu, yani şimdi bunu jenerasyon çokta bilmiyor, eskiden neler oldu, Hazy Hill nedir, Hazy Hill nasıl bu safhalara geldi bunu bilmiyor, biraz da bunları anlatmak istedik çünkü, gerçekte hem Ufuk Önen’in bu çektiği Ankara Rocks filmi bu konuda bir yol gösterdi insanlara, hem de bunu Hazy Hill’in bu konusu, bu çektiği ıstıraplar, bu çektiği süreçler, bunları biraz daha insanlar bilsin istedik. O dönemde olaylar nasıl dönüyor, o dönemdeki şeyler nasıl, bunu anlasınlar, anlamaya çalışsınlar en azından, yani bunları görmelerini istedik. Çünkü gerçekten hayat çok zordu o zamanlar hani, bu müziği yapmakta çok zordu. Özellikle Türkiye’de çok zordu, hani bunun için biraz da çabamız var, emekler boşa gitmesin, bu açtığımız yol, üstüne toprak serpilmesin istedik yani, biraz daha devam etsin daha da ileri gitsin, bizden sonrakiler daha da ileriye götürsünler istedik ama işte bunun için uğraştık biraz da bundan amaçlı yani

Hazy Hill en son eski ve yeni kayıtlardan oluşan ‘’8800’’ isimli albümünü 2000 yılında yayınladı. Önümüzdeki günlerde yeni bir sürpriz var mı bizler için, ayrıca şu sıra demolarınızı yeniden digital platformlarda dinleyebiliyoruz, peki onların tekrar basımı söz konusu mu?

Mete- Bazı sürprizlerimiz var ama şimdi bunu burada açıklarsak sürpriz olarak kalmaz dimi?

Zafer-Tabii

Mete- Yani soruda zaten sürpriz dediğine göre bana da açıklamak düşüyor, kendi kazdığım kuyuya düştüm (o sırada kahkahalar),  ya şaka bir yana bazı şeylerimiz var ama daha hakikatten işte tarih ya da yapacağımız içeriklerden vermemiz hakikatten, samimiyetle söylüyorum ki mümkün değil şu anda, biraz bekle gör modundayız.

Büyük bir özlemle beklediğimiz köklü gruplarımız Devil, Kronik, Metalium, Metafor, Dr Skull, Pagan ve daha bir çoğu konserler yaptı ve bizleri çok mutlu etti. Hazy Hill’ide heyecanla bekliyoruz açıkçası, böyle bir sürpriz var mı gündeminizde, çünkü sizi izlemeyi çok istiyoruz.

Ufuk- Heavy Metal demek rock müzik demek, live müzik demek dimi, konser demek, konsersiz rock, konsersiz metal olmaz.

Zafer- Bu da 10.cu soruya cevap olsun o zaman.

Ve Elbette meşhur Mayhem ile birlikte çaldığınız İzmir konseri, bu konser yıllardan yıllara yayılan bir muhabbettir. Ve doğal olarak size de sormak isterim. Efsane kadrosu ile Mayhem ve Hazy Hill aynı sahnedeydi. O gün neler hissetmiştiniz , kısacası bizlere biraz o konserden bahseder misiniz?

Ufuk- Evet gerçekten bu Mayhem konseri Türk metal tarihindeki en enteresan konserlerden bir tanesidir, bir şey de ilginçti aslında, bir kere her şeyden önce Mayhem Türkiye’de hiiiç bilinmeyen bir gruptu, yani Türkiye’ye gelmiş olması bile enteresan bir durum. Çoğu insan bilmiyordu bile Mayhem’i, bizim aslında şöyle enteresan olmuştu, ben Euro (Euronymous) ile mektuplaşıyordum yani Euro benim mektup arkadaşımdı, o zaman evet mektup vardı internetten önce biz bir fiil mektup yazıyorduk insanlara.

Zafer- Eskiden postacıyı bekliyorduk arkadaşlar.

Ufuk- Evet eskiden postacıyı bekliyorduk mektup gelsin diye, neyse işin şakası bir tarafa, hakikatten o zaman underground piyasa mektupla dönüyordu biz de Euro ile zaten mektuplaşıyorduk ve bir gün mektup geldi dedi ki bizi İzmir’den  çağırıyorlar, ben de bayağı şaşırdım, dedim o zaman ok, beraber çalarız, işte o da İzmir’e yazdı. Zaten organize eden ekipte bizim tanıdığımız insanlardı, konser o şekilde gelişti, dediğim gibi enteresan bir gündü. Çünkü Mayhem pek bilinmeyen bir gruptu Türkiye’de o zamanlar, üç grup vardı o gün, I.D.E.A vardı, Hazy Hill vardı, Mayhem vardı, Mayhem en son çıktı, biraz da geç çıktı, talihsizliğe denk geldi. İşte konserin belirli bir saate kadar izni vardı, çok ta az çalabildiler, böyle enteresan bir konser olmuştu aslında.

Ülkemizin gelmiş geçmiş en büyük metal gruplarından biri olmanın yanında, bu alanda birçok ilki gerçekleştirmiş bir efsane olan sizler, bugünün yerli metal piyasasını nasıl buluyorsunuz ve özellikle beğendiğiniz gruplar kimler?

Ufuk- Üçüncü soruda verdiğimiz cevap, en azından benim verdiğim cevap hala bu soru içinde geçerli, orada bahsetmiştik, rock ve metalin travma içinde olduğundan, kendini yenileyemeyip tekrarlayışından ve ruhtan bahsetmiştim, onun dışında var mı sizin eklemek istediğiniz bir şey?

Mete- Ben şunu ekleyebilirim, işte bazı beğendiğiniz gruplardan falan demişsiniz, şimdi ben bu açıkçası isim vererek bu tarz soruları cevaplamayı sevmiyorum çünkü unutulabilir, atlanılabilir şu, bu dolayısıyla şu zor ortamda, hala emekte gönül koyan herkesin bence emeğinin saygıya değer olduğunu düşünüyorum.

Zafer- Evet herkesin, bu şartlarda bu işe emek veren, bu iş için çaba harcayan herkes bence bu şeyi hak ediyor yani.

Çerezzine olarak sizinle bu röportajı yapmaktan büyük onur duyduğumuzu belirtmek ve size sonsuz teşekkür etmek isteriz. Son olarak buradan fanlarınıza neler söylemek istersiniz?

Ufuk- Hep Beraber Söylüyoruz  Bunu On The hills with haze… Forever !!!!

Grubu Takip Etmek İçin

https://www.youtube.com/channel/UCZw43kEo09LUziq-Ui3xj7A

Facebook Yorumları