Bir doğa faciasıydı göz göze gelmemiz. İçimde toprak kayması, içimde tarifi imkansız bir yıkıntı. Sen ve gözlerin kilise yakan bir pagan gibi saldırdın kutsallarıma. İncindim. Sevdim. Annem tırnak uçlarıyla seller taşıdı beni kurtarmak için. Ama yanmıştım artık. Üçüncü derece yanıklar ile doldu kalbim. Acı hissetmiyorum. Ağrı ise sadece bir dağ ismi benim için. Bir köşe başında idam edeceğim bu yazıyı, ya kurşuna dizerim ya üstüne işerim.

Müslüm Baba’dan gaz alıp seviyorum seni. Öyle umarsız, öyle gözü kara. Kentler getirdim sana kesik avuçlarımla. Kırılmadığın bir kenti seç orada yaşayalım. Zaten kentler sadece beton değil mi? Onları kötü yapan içindeki insanlar. Zaten içinde insan olan her şey zamanla çürür, bozulur sevgilim. O yüzden cennet için uğraşmayalım. Günahlarımla sev beni. Biraz da saçımı okşa. Kaybedişlerimi tanıtsam sana ağlarsın bir müddet sonra ölürsün zaten. Kaybedişler doğurma bana. Bir köşe başında idam edeceğim bu yazıyı, ya kurşuna dizerim ya üstüne işerim.

Bir köşe başında idam etmeden bu yazıyı, sana söylemek istediklerim var sevgilim. Benim hayatımı ve kalbimi siktiler. Annesi belli olmayan orospu çocuğu acılarım var. Beni tekrar kırma lütfen. Artık kırıklarım kanatmaya başladı. Çaresizliğimi anlatsam sana üç dinden dualar edersin beni kurtarmak için. Sadece yanımda kal. Saçımı okşa. Memelerini değil kalbini istiyorum. Beni sev, beni bırakma. Anasının amı gibi yalnızım. Şimdi bir köşe başında idam edeceğim bu yazıyı, ya kurşuna dizeceğim ya üstüne işeyeceğim.

 

Facebook Yorumları