Merhabalar, öncelikle muhteşem kitabınız RONİ için tebrik etmek isterim. Son zamanlarda okumaktan dolayı çok mutlu olduğum bir çalışma olmuş, bizlere biraz RONİ’den ve çıkış noktasından bahseder misiniz?

Merhaba Çerezzine ailesi ve takipçileri, öncelikle tüm emekleriniz ve desteğiniz için var olun diye başlayayım. Roni’nin çıkış noktası; açıkçası ve maalesef ki yaşadığımız ve bende hassas olduğunu bildiğim toplumsal ve politik olayların belleği diyelim. Yaşadığımız olaylar ki doğru kelime “olay” değil, o zaman düzelteyim hak gaspları ve katliamlar unutulmasın diye başka bir seçenek sunmak.

RONİ Hayatın gerçekliğini çeşitli hikayeler içinde anlatan bir kitap ve okurken tüylerim diken diken oldu, genel olarak aldığınız yorumlar nasıl ve ne yönde?

Roni hakkında olumsuz eleştiri almadım. Sadece bir kişi Kürt müsün diye sordu. Evet dedim ve öyle bitti sohbet. Bu olumsuz eleştiri kategorisine girer sanırım. Bunun dışında Roniyi okuyan herkes gayet iyi arkadaş olduklarını söylediler. Bu da çok keyifli kendi adıma.

Ben iki kitabınızı da büyük bir zevkle okuyan bir takipçinizim ve açıkçası her iki kitapta da şunu hissettim. Film gibi… Peki sinema adına böyle bir eğilim yada çalışma var mı?

İki kitap da sana iyi arkadaş olduysa ne mutlu. Fakat sinema ile ilgili bir fikrim yok. Fakat neden böyle hissetiğini dilim döndüğünce anlatayım. Ben öykü yazıyorum ve öykü sahneden oluş. Yani okura anlatmazsınız gösterirsiniz. Senin dediğinden yola çıkarak sanırım iyi sahneliyorum, çok sağol.

RONİ Rigoberto Lopez Peres Anısına adanmış bir kitap, Rigoberto Lopez Peres’in sizin içi yeri çok özel mutlaka, bizlerle paylaşır mısınız?

Rigoberto Lopez PERES; Nikaragua’lı bir şair, edebiyatçı. Yaşadığı yıllarda ülke baba Somoza tarafından diktatörlükle yönetiliyor. Rigoberto kendisini büyük uğraşların sonunda Somoza’nın katıldığı bir davete kabul ettiriyor ve faşist diktatörü o davette vuruyor, aynı anda kendiside katlediliyor. Bir halk sanatçısı, büyük bir edebiyatçı, devrimci olması beni etkiledi. Açıkçası çok geç tanıştım, fakat hayatını okur okumaz ikinci kitapta mutlaka bahsetmem gerekiyor diye düşündüm.

RONİ ile ilk kitabınızı kıyaslarsanız, iki kitap arasındaki en bariz fark size göre nedir?

Bariz bir fark var mı? Olduğunu sanmıyorum. Tarzları aynı, belki Roni’de kaleme daha hakim olabilirim ama Taze yasin davası da heyecanlı ve öğreticiydi. Onun deneyimi Roni’ye yansıdı, Roni’nin deneyimi de olursa üçüncü kitaba yansır.

İsa Balcı en sevdiğim yazarların başında geliyor ve en çok da kendinize ait yazım tarzınız çok hoşuma gidiyor, Peki siz bir yazar olarak kimlerden etkilendiniz?

Sanırım fazlaca var fakat hepimizin aşağı yukarı paylaştığı yazarlar. Biraz da sorun dünya sanatında uzunca bir süre yeni ya da farklı ya da akım diyeyim çıkıyor olmaması. İlla da biri gibi yazmak istersem John FANTE gibi yazmak isterim. Hatta aynısını yazmak isterim.

Kitap Gothe’nin “Edebiyat savunma değil, tanıklıktır” sözü ile açılıyor, evet RONİ’de bunu derinlemesine hissediyoruz okuyunca, içinde yaşadığımız toplumdan, doğaya, acılardan, karanlığa ve daha birçok duygu yer alıyor. Siz RONİ’yi ortaya çıkaran yazar olarak neler hissediyorsunuz?

Öncelikle umutluyum, Roni adıyla bir kere umut verici. Roni isminin çıkış noktası dahi çok umut verici kendi adıma, içinde dostluk, paylaşım var. Roni çok yakın dostlarımın oğlu ve bizim arkadaş çevremizin ilk çocuğu, bu haliyle benim için çok hoş. Ayrıca kürtçe isim ve anlamı ışık, aydınlık. Karamsar değil. İçinde tanık olduğumuz hak gaspları ki en başında yaşam hakkı gaspı ve katliamlar olmasına rağmen direnen yani orada durduk yere ölen insanlar ya da can sıkıntısından çıkmış olaylar yok. Ben kendi adıma umutluyum. İnsanlık tarihi daha önceleri de karanlık çağlara gömüldü fakat küçük bir ışık süzmesi yolunu aydınlattı.

Bir yazar olarak birçok yazarın artık çoğunlukta ya dergi ya da fanzinlerde yazması hakkında neler düşünüyorsunuz? Ve elbette Fanzinlerin yükselişi hakkında.

Açıkçası pastel renkli kapaklı dergiler hiç ilgimi çekmiyor, edebiyat dergisinden çok yazma dergisi gibi geliyor ve hangisi hatırlamıyorum fakat kapağında Orhan Gencebay’ın olduğu edebiyat dergisi mi olur. Ne alakası var edebiyatla bu tür adamların. Satmak için figür kullanıyorlar ve edebiyatı yozlaştırıyorlar. Bir de neden bu kadar çok edebiyat dergisi var ve hepsinin aşağı yukarı çıkışı Gezi direnişinden sonra, oradaki kitleyi bu tür dergilerle boğdular, ayrıca direnişin içini boşaltmak için hatta tekrar olmasın diye. Arabeskleştirdiler. Daha uzun konuşuruz bunu başka bir başlıkta. Fanzinciler yola devam. Elle yazılan her şey kıymetlidir.

Çok sevdiğim kitapları okurken, onlar için hep bir sountrackleri de oluşur kafamda, RONİ içinde böyle bir listem var, peki siz bugün RONİ için böyle bir albüm oluştursanız hangi şarkılar olur bunlar?

Sanırım öncelikle enstrümantal olurdu ve hatta film soundtrackleri. Braveheart, King Arthur Legend, Hans Zimmer bir iki destek olabilir… Genel olarak enstrümantal diyelim.

Çerezzine sizinle bu çok özel röportajı gerçekleştirdiği için çok mutlu, her daim yanınızda olduğumuzu bilmenizi ister başarılarınızın devamını dileriz. Son olarak okurlarımıza neler söylemek istersiniz?

Çok keyifliydi. Var olun. İyi ki varsınız. Çerezzine okurlarına çokça selam, okumaya, yazmaya, dinlemeye, çalmaya devam, ellerimizle yaptığımız her şeye daha çok kıymet verelim ve onları paylaşalım. Bizim için ya da sonrakiler için istediğimiz gibi olsun. Görüşmek üzere.

Facebook Yorumları