Yıllar önce vakti zamanında bakırköy ebu ziya caddesinde işporta işine girdik..o yıllar ebuziya bambaşkaydı….1993 94 yılları…serdal ve adını unuttuğum bi arkadaşı bakırköy de tutmuş oldukları evin salonunda kadın çorabından çim adam imal edip işportada satıyolardı…ben ingiltereden dönmüş ve işleri kesat birydim.neyse….çok şirindi yaptıkları çim adamlar..hani iyi aileler vardır amerikanvari..onların yankee çoçukları gibi… iyi eğitimli felan..şaçlar yani çimler dimdik..yanaklarını sıkmalık..çimadam denmez aslında çim çoçuk ..ama onları iyi paraya satıyorlardı…deli gibi kalabalık olurdu haftasonları ebuziya….yalova gibi yerden gelmiş bizimkilerin cebi iyi para görmüştü..uzun saçları olmasına rağmen diğer satıcılarla kanka olmuş ve iyi ilişkiler kurmuşlardı.onları korumuş kollamıştı ordakiler…. tutunmuşlardı ebuziya ya…ben de onların yanına sığındım..eşortman altı satmaya çalışıyordum ..bi yerden abim sayesinde düşürdüğüm seri sonu kalite ve faça malları süper klas insanların kapışacağını düşünürken..gerçek bambaşkaydı. ..yanlış malı yanlış insanlara satma konusunda hünerliyimdir… nerde alakasız tipler varsa onlar alıyordu ….emekli teyzeler ve inşaatta çalışan abiler..hamile kadınlar felan..neyse…olsundu..para lazımdı..amacımız vardı ..bir stüdyomuz olsun ve müzik yapalım vs vs….ben gündüz alimunyum doğrama ve gece işporta işinde takılıp para yapmaya çalışıyordum..hırslı ve acemiydim..şunu bilin ki isportacılar normal insan değildir..hepsinin başka bir amacı vardır..zaten başka amacı olmayan insanların hayatı gayet güzel ve sürprizsiz geçer..dümdüz…bizim ise başımıza hep bişeyler gelirdi.bu başka amaçlar yüzünden…berbat anılar.. boktan maceralar..hergün mutlaka bişey olurdu..bu insanlar kim di peki..?mesela.çakma kot satan mardinli motor hastası kardeşler,(amerikan dergilerindeki gibi giyinirlerdi)modern görünümlü küt sarı saçlı ama harbi mahalle kabadayısı bitirim şevki..tipine laf atanı oyardı…,sessiz ve sakin konuşmayan ve takı satan kız kardeşler…terbiyeli ve dindar..,kastamonulu gömlekçi kardeşler..ne iyi insanlardık..birbirimizi kollardık.. ebuziya işportacıları….ve pirince isim yazan abi…ismini unuttum affetsin…o yıllarda pirinçe yazı yazma işi yeni çıkmıştı.pirinci tanesini macun gibi bi şeyin içine bastırıp kaymasın diye ve üstüne rapido ile yazıp sıvı dolu camdan fildişi kolye içine koyarak yapar ve şahane para kazanırdı…veee abi cumaya gittiğinde tezgaha bakan gariban nihat..köyden gelmiş..okuma yazması kıttı… .hatta bi gün bi müşteri gelmiş ve adını yazmasını söylemişti ..macunun içine pirinci koydu nihat ve kalemi aldı.. .i…nihat adama çaresizce bakıp kalmıştı elinde kalem….bilmediği yerden soru gelmiş talebe gibi donmuş garibim..peki..neydi adamın adı… zekeriya.sorun şu…nihat z harfini hatılayamıyordu..sonra..cesaretini toplayıp…adama” abi afedersin z nasıl yazılıyordu” diyor..adam da o zamanlar tv de kamera şakaları yeni moda olduğundan nihat a soruyor….kamera nerde?…nihat çaresiz…kameranın olmadığı konusunda adamı yemin billah ediyor… zor bela ikna edince ,adam nihat a acıyıp yardımcı oluyor..soruyor… n harfini biliyormusun ???..”biliyorum abi adım nihat ”diyor bizimki..onu yan yatır …al sana z diyor adam…nihat tabi yaaaa diyor dizine vurup… zorro nun z si gibi mi?:)))))tabi ordakiler ve müşteri gülme krizine giriyor ..hem de dizlere vura vura ..neydi be o günler milyonlarca hikaye var böyle..:))..hangi mağazada yaşarsın ki bunları..mümkün mü?…işportacılık bir nevi tiyatroculuktur..tezgah da bir nevi sahne..şarkı söylersin bağırırsın..şovunu ne kadar iyi yaparsan o kadar satarsın.her sabah sıfırdan başlarsın..sokaktasındır…ve devletle her an karşılaşırsın..her dakika….ensendedir parasızlık …hayat..zabıtalar….o yıllarda ebu ziya da inanmazsınız bir zabıta vardı ve adı irfan dı (ben değilim valla):))iyi biriydi ..çok emir almadığında işportacılara kıllık yapmazdı..ama ..sonra.. bir gün başkan değişti ..yeni başkan çok devletçiydi..ünal erzen den önceki neydi ismi..o.. biz satıcıları parazit olarak görüyordu..ve belki de öyleydik..sermayesiz kaybedenler…üç kuruş peşinde hayalperest ve garibanlar..bu zamanında sermayeyi bulmuşların memleketinde parazittik..tıpkı onların parayı bulmadan oldukları gibi…ve birgün onlarca polis ve zabıta geldi..onları görünce bu işin bittiğini anlamıştım..mallarım poşette ve zaten açık değildi..etrafı kolluyordum..sonra saldırdılar..diğer büyük abi işportacıları polisle çatışırken gördüm…oraya gidemedim..korktum..ve büyük bi savaş oldu orda.kaybedecek çok şeyi olanın savaşı da büyük olur.ama sonuçta işportacılar herzaman olduğu gibi yine yenildi..yenilgiyi kabul ettiler ve çevre kafelere oturup cigara yaktılar çaresizce.. mallar kamyonlara yüklenirken hüzün bastı…ortalığı ….sessizleşti hiçbişey olmamış gibi daha sonra..insanlar ve hayat akmaya devam etti kaldığı yerden..ve yeni bir dönem başladı işportacılar ebuziya dan göçerken.

 

Facebook Yorumları