Merhaba Dostlar,

Bu yıl müzisyen olarak sahneye ilk adım atışımın üzerinden koskoca  26 yılı geride  bıraktım. Elbette bir solist olarak direkt olarak  Heavy Metal şarkıcısı olmam imkansızdı. İlk sahneye çıkışım 1994 yılına dayanıyor. İlk okuldayken bir koroda ilk sahnemi almıştım. Sesimin güzelliğini fark eden öğretmenim bir solo vermişti bana, Açıkçası müzisyenliği kafaya daha çocukken koymuştum hedeflerim arasında bir şarkıcı olmak yoktu ama, daha çocuk yaştayken (Sanırım 5 yaşlarında iken) klavye çalmaya başlamış, bu alanda ilerlemek istiyordum). Ve yine tam olarak o yıllarda Iron Maiden ve Pentagram kasetleri ile Heavy Metal ile tanışmış, müziklerinin hayranı olmuştum. Bu arada okullarda korist olarak yer alıyor solist olarak sahneye çıkıyordum bir yandan, fakat gönlüm klavyemdeydi, nihayetinde 1996 yılında bir gün uzun saçlı yaşça benden büyük bir kişinin peşine takıldım ve onunla tanıştım, çok iyi org çaldığımı ve metal sevdiğimi söyledim ona, o ise ilk önce dalga geçti vs. daha sonra yine pes etmeden aynı kişinin peşine takıldım. En sonunda pes etti ve bir gün prova yaptıkları yere beni çağırdı. Gittim ve zaten aradıklarının klavyeci olduğunu öğrendim ve çaldıklarım onlarında hoşuna gitmişti. Ve böylece küçücük yaşta bir grubun klavyecisi oldum. Grup  benim dinlediğim ve sevdiğim gruplardan çok daha farklı ve sert müzik yapıyordu,üstelik elemanlarda benden büyüktü fakat sevmiştim zamanla bu türü, ileri ki yıllarda da hastası olmuştum.

METEOR ‘2008

Evet ilk grubum Scream Of The Dead ‘in önce iki yıl klavyecisiydim sonrasındaysa solisti gruptan şutlayınca, solist ararken bir anda grubun başında buldum kendimi. 1998 ile 2000 arası Black Metal’in Tekirdağ’daki ilk ve tek Black Metal’inin sesi olmuş, bu türün  gerekliliği neyse hepsini ica etmiştik. Fakat yaşanan saçma sapan olaylar sonrası (1999 olayları vs) grup tarzını ve ismini değiştirince gruptan ayrılmış ve metal müzisyenliği anlamında yeni gruplar ile devam etmek üzere kendi yoluma gitmiştim. 2000’li yılların başında Tekirdağ gerçekten Rock ve Metal anlamında gayet iyi bir şehirdi ama ben kafama göre grup bulamıyor, yapmak istediğim tarzda bir Black Metal grubu kuramıyordum.  Zaten o dönemdeki en sert tek grupta bizdik. O da dağılmamış farklı bir yöne gitmişti tarz olarak hem de en uç noktaya diyeceğimiz saçma sapan bir tarza,  bana gelince 2001 yılında zorunlu bir şekilde Malatya’ya ailemle taşınmıştım. İşte o noktada herşey benim için bir çöküştü, hem büyük emekler verip kazandığım İstanbul Güzel Sanatlar’a gidemedim. Hem şehrimden ayrıldım hem de bir yıl kadar müzik hayatım durdu resmen,  o noktada hem okul hayatım hem müzik hayatım bitti.

ORGANİC 2007

Bu olumsuz gelişmeler sonrası tekrar Tekirdağ yerleştik 2002 yılında ve sıradan bir düz liseye gittim orada da yapamadım okulu terk ettim ve yeniden müzik yapmanın yolunu aramaya başladım. Bu arada klavyeden kopalı da çok olmuştu artık solist olarak yoluma devam edecektim. 2003 yılında yeni bir gruba girdim. Black Metal yapacak elemanlar olmadığı için Heavy Metal yapan Road Closed grubunun solisti oldum ve grupla konserler yaptık. Aynı yıl Road Closed ile devam ederken Anşar isimli bir Thrash Metal grubuna dahil oldum. O Grup elbette daha iyiydi benim için orada Slayer,Metallica, Kreator gibi devlerin şarkılarını söylüyordum en azından, bu iki grupla yeniden hem müziğe hem de metal sahnesindeki yerime farklı bir yerden de olsa dönmüştüm.

METEOR’2007

Güzel geçiyordu konserler ve insanlar beni izlemeyi seviyordu bunu hissediyordum.  Aynı yıl bu kez şehrin efsane Rock Müzisyenleri tarafından gruplarına davet aldım. Babalar bu şehrin en eski dinazorlarıydı, kendilerini Scream döneminden beri biliyor ve tanıyordum fakat bana bu teklifi ettiklerinde herhalde dalga geçiyorlar demiştim. Daha sonra neden olmasın diyerek denemeye karar verdim ve Askere gidene kadarda onlarla Türkçe Rock yapmaya başladım. Babalar beni çok beğeniyorlardı. Evet 2003 müziğe 3 farklı tarz grupla döndüğüm ard arda konserler yaptığım bir yıl olmuştu. Ertesi yıl ise Askere gidince maalesef rock sahnelerinden zorunlu olarak uzaklaştım. Fakat müziğe ara vermedim. Çünkü Askerliğimi Mardin Orduevinde solist olarak yaptım.Orada farklı bir repertuar öğrendim ve böylece Türk Sanat Müziği, Halk Müziği gibi değerli müziklerle tanıştım ve askerliğim boyunca bu tarz şarkılar söyledim, aslında okul hayatımdaki koristliğimin faydalarıydı bunlar,  Askerden geldiğimde yine ortamlar değişmişti. Geri döndüğümde eski gruplarım dağılmış,  o gruplardan kimileri başka şehirlere gitmişti üniversite için, yine zorlu bir döneme girmiştim elimde olmayan sebeplerden dolayı, Babalar yine duruyordu burada fakat önce eski solistleri ile çalışmaya başladıklarını öğrendim, daha sonrada bir kız solist ile Türküler çaldıklarını öğrenmiştim.

KAPTAN ZAMAN ‘2008

Ve yalnız kalmıştım. 2005 yılı bu anlamda yıkımdı benim için neredeyse , sokakta gördüğüm her uzun saçlı metalciyi çevirip soruyordum ilk yola çıkarken yaptığım gibi fakat bu sefer o zamanki gibi hiç te şanslı değildim. O kişiler ya dinleyici çıkıyor, ya da istanbul’dan misafir falan. Aklımda yine Metal yapmak vardı ölümüne anlayacağınız, ve bu sefer daha da sert bir metal yapmak hem de, 2005 ve 2006 yılları maalesef  grup kuracak eleman arayarak geçti. 2007 yılında ise internet kullanmaya başladım ve bir ilan verdim, İlanıma sesler geldi. Ve bir Thrash Metal grubu kurmuştum. İsmi Metalfly ‘dı ismi fakat grupla anlaşamamıştık ve birkaç prova sonrası dağılmıştı. Hemen ardından çok sağlam bir Heavy Metal grubu olan Meteor’a katıldım. Bu grup aslında setlisti geniş, Heavy Metal’den Punk’a uzanan bir gruptu. Iron Maiden söyleyerek ve üç muazzam konser yaparak ( Bir tanesi Lüleburgaz’da) bıraktığım yerden dönmüştüm. Grup çok ama çok iyi bir gruptu, fakat daha sert müzik yapmak istiyordum. Meteor dağılınca önce babalar da bahsetmiştim ya (Gitarist Mehmet İdil abim yolun ışıklar olsun) işte o grup yani Organic ile yeniden bir araya gelmiş ve konserlere başlamıştık üstelik bu sefer grupta Meteor’da birlikte çalıştığım Cüneyt Camgöz’de vardı. Grupla bir Üniversite konseri ve uzun bir süre sürecek olan bar konserleri gerçekleştirdik.  2007 yılında net sayelerinde kendilerini bulduğum fakat bir daha ulaşamadığım bir Death/Thrash Metal grubu vardı. İsmi Kaldera idi.

KALDERA ‘2008

İşte o grubun bas gitaristiydi Cüneyt aynı zamanda ve o gruba girmek çok istiyordum, 1 yıl kadar birbirimizi anlayamamış bir araya gelememiştik ve sonunda 2008 yılında grupla bir araya gelmiş ve grubun solisti olmayı başarmıştım. Kaldera bugün bile hala Tekirdağ’dan çıkmış en sert gruptur müzikal açıdan, çünkü grup Thrash Metal’in yanısıra  Death Metal çalan tek gruptu. Setlistimizde Death, Morbid Angel, Six Feet Under, Canibal Corpse, Slayer, Sepultura ve At The Gates coverları vardı ve hepsini büyük bir zevkle taviz vermeden çalıyorduk. 1 yıl boyunca her hafta prova yaptık ve sonunda üniversitede sahneye çıktık.  Fakat burada yaşadığımız saçma sapan aksaklıklar ve moral bozukluğu benim bu konserin ardından gruptan ayrılmama neden oldu. Hayatımda en zorlandığım kararlar biridir Kaldera’dan ayrılmak, hala hatırladıkça gözlerim dolar. Kaldera sonrası yeni bir metal grubu kurmak istedim fakat başaramadım.

ORGANİC’2009

O sıra müzikte ilk kez deneyeceğim soft/ folk rock tarzında bir ikili projeye dahil oldum. İsmi Kaptan Zaman’dı  Oluşumda İbrahim diye bir abimin folk ve soft eserlerinden oluşuyordu. Bazı şarkılarını ya ikimiz söylüyorduk ya da bazılarına tek söylüyordum. İşte bu oluşum için bir stüdyo sırasında, dışarıda sıramızı beklerken stüdyodan gelen gümbür gümbür sesleri duydum ve camın arkasından grubu izlemeye başladım. Grup katıksız Thrash Metal çalıyordu.  Genç bir gruptu ve müziği tutkuyla çalmaları beni cezbetmişti. Aslında oraya gitmemin sebebi stüdyodan ne zaman çıkacaklarını öğrenmem içindi, ama maalesef duyduğum şeyler çok hoşuma gitmişti ve grupta beni camın ardından fark edince, ilk diyaloğumuz gerçekleşmişti. Benimde aslında bir metal müzisyeni olduğumu ve grup aradığımı söylemiştim

KATRANKABİR’2009

Çok iyi ve yetenekli çocuklardı. Sonrasında tanışıp birbirimiz Facebook’tan eklemiştik. Bu olaydan bir hafta sonra gruptan biri (Sanırım Aytuğ yanlış hatırlamıyorsam) ‘’Abi solist arıyoruz, bizim solistimiz olur musun’’ diye yazmıştı. Ben de olur ama ya geçen tanıştığım solistiniz?  Ona haksızlık etmeyeyim? Diye yazmıştım. Gelen cevapta, abi o zaten normalde davulcu, biz solist bulana kadar bizimleydi dedi ve sonrasında  bende kabul ettim. Evet bu bahsettiğim grup, aslında şehir dışında dahil tanınmamı sağlayan ve kariyerimde ayrı bir yerde olan Katran Kabir’di. Yıl 2009’du ve ben yeni grubumla ilk girdiğim stüdyoda ilk bestemiz üzerinde çalışmaya başlamıştım. Katran Kabir beste grubuydu. Zaten bir demoları vardı ve yenisini yapıp hedefleri daha yükseğe taşımaktı niyetimiz. Fakat 4 kişiydik ve bir gitariste ihtiyacımız vardı. Hemen aklıma şehrin genç ve yetenekli gitarist Ata geldi. Onu bir sonraki stüdyomuza davet ettik ve o da grubu sevdi ve böylece klasik Katran Kabir kadrosu oluştu. İlk yaptığımız beste ‘’Karanlık’’ isminde çok sert bir Thrash/Death Metal şarkısıydı. Evet hem Türkçe hem de çoğu kez Brutal vokalli bir şarkıydı. Arkasından ise Daha bir politik sözlere sahip Anti Militarist bir Thrash Metal şarkısı olan Savaşa İsyan’ı bestelemiştik. Bu arada ilk Demo’da yer alan şarkıları da yeniden Türkçe sözlerle yazmıştık.

( Tek Gerçek Bu ve Yalan isimli şarkılar) Daha sonra ise ikinci ep üzerinde üretimlerimizi hızlandırmış, bir yandan da sahne için mecburen coverlar üzerinde çalışmaya başlamıştık. Ertesi yıl 2010 yılında Ronnie James Dio’yu kaybedince , büyük ustanın anısına Heaven And Hell’i listemize eklemiştik. devamındaki coverlar ise Slayer, Sepultura, Amon Amarth ve Kreator şarkılarıydı.  Ve 2011 yılı bizim için büyük bir heyecandı.  Zorlu şartlar altında yaptığımız ve grubun demo sonrası ilk Ep’si olan ‘’YARIN YOK’’ u yayınladık. Ep’de biri intro olmak üzere Yarın Yok ve Savaşa isyan isimli şarkılar vardı. Yarın Yok Daha çok Death Metal’e yakın brutal bir şarkıyken, Savaşa İsyan ise Heavy etkileşimli Bir Thrash Metal şarkısıydı. Çalışmamız çok sevildi ve Tekirdağ’dan çıkan ilk Heavy Metal albümü olması açısından bir ilk olup, yerel medya dahil birçok fanzinde yerini aldı. Taraflı-tarafsız herkes tarafından desteklendiğimiz o günlerde, Headbang dergisinin Unirock’ta sahne alacak üç grubu belirlediği ankete katıldık, ve O Yıl Unirock sahnesinden kıl payı döndük .

KATRANKABİR 2010

Dergide ismimizi görmekse unutulmazdı. Daha sonra bir Tekirdağ konseri verdik ve sonrasında grup zorunlu bir ara verdi. O Yaz yapmayı planladığımız albüm maalesef yarım kaldı . Sonrasında ben hariç grup üyeleri üniversite için ayrı şehirlere yerleşti. Bende Tekirdağ Belediye Konservatuarı Tiyatro bölümüne yazıldım ve 2011-2012 yılları arası Konservatuarda Aylan Algan, Sevi Algan ve Erol Babaoğlu’ndan Tiyatro dersleri, Lebriz Güner ve Taşkın Doğanışık’tan  ses eğitimi üzerine dersler aldım. O yıl Konservatuarın  TSM ve THM Korolarına katılıp, birçok kez solo eserler seslendirdim. Katran Kabir ile görüşsek te bir araya gelemiyorduk ve metal aşkı beni kemiriyordu. 2013 yılında, uzun süredir tanıdığım Murat Aşer ile konuşurken, bir Black Metal grubu kurmak istediğimi ve gitarist aradığımı söylemiştim.O da gitarist olduğunu ve benimle birşeyler yapmak istediğini söyleyince yeni bir oluşum kurmaya verdik böylece. İlk olarak Black Justice adını koyduğumuz oluşumda Black Metal yapacaktık. Fakat dönemin siyasal şartları bizi çok daha farklı bir yere yönlendirdi ve ortaya ilk yıllarınca özgürce ürettiğimiz SİS çıktı. Daha sonra Özgür Gümüş, Morphious Gordion ve Serhat Ergun’da aramıza eklenince grup olduk ve ilk olarak aynı yılın kasım ayında tamamı brutal vokallerden oluşan Pes Etme Ep’sini yayınladık. Ep Sosyo-Politik şarkılardan oluşuyordu ve daha çok Melodik Death Metal’e yakın bir çizgideydi, fakat  biz Dark Metal çizgisinde Doom, Black ve Etnik Müziği harmanlamak üzere birşeyler yapmak istiyorduk. Tam da bu minvalde üretimler başladı. Hiç bir şey bilmeden ve imkansızlıklar neticesinde yaptığımız ilk albüm Yaslı Dünya 2014 yılında net üzerinden yayınlandı. Seveni çok oldu, elbette sevmeyeni de, kayıtlar kötüydü ve mix te iç açıcı değildi fakat şarkılarda ruh bizi Devil’a kadar ulaştırdı. Bu arada bir yandan yeniden bir araya geldiğimiz Katran Kabir ile yeni bir çalışma ile start vereceğimizi düşünürken, bir anda  benden habersiz aldıkları bir karar ile  2015 yılında benimle yolları ayırıp, başka bir solist ile yollarına devam edip bir single yaptılar. Bu olayı ilk  öğrendiğimde kendimi çok kötü hissettim elbette, fakat sonrasında kurucusu olduğum grubuma kendimi adamaya karar verdim ve öylede yaptım.

 Katran Kabir Yerel Medyada

 KATRAN KABİR’2011

Sis’in 6 yıllık kariyeri birçok eleman değişikliği ile geçti. Ve hep ya ikinci gitaristi ya da davulcuyu aradık biz.  Bunca zorluğa rağmen Doom Metal tarzına yöneldik ve Yaslı Dünya (2014) sonrası sırasıyla Izdırap (2016), URF (2017) ve en son olarak ikinci albümümüz Karanlığın Fısıltıları (2018)’nı yayınladık. Son kadromuz ile az ama öz çok başarılı konserler yaptık. İki video çektik ve en son yaşadığımız çıkmazlar baş gösterince ve içinden çıkılmaz hal alınca belki de en başarılı dönemimizde  süresi belirsiz bir ara döneme girdik.  Sis genel olarak herkes tarafından tanınan sevilen ve desteklenen bir gruptu. Elbette bizi sevmeyenlerde vardır bu çok normal ama biz 6 yıl boyunca yaptığımız herşeyin fazlasıyla arkasındayız ve ne yaptıysak onur duyuyoruz.

 SİS’2014”

Sis’in dışında birde solo çalışmalarım oldu.  Çok sevdiğim Berhan Arısoy abim (Kendisi bir Protest Müzik sanatçısdır ve kendi alanında muhteşem albümleri vardı) bir eserimi çok beğendi ve demo olarak yorumladı. Kendisi umarım bu eseri bir gün albümüne alırda, sizlerde dinlersiniz. Onun dışında çok sevdiğim Progresif Rock grubu Bergüdaş ‘ın bir şarkısı olan ‘’Dökülür Dünya Üzerime’de gruba eşlik ettim.  Ve bu çalışmanın hemen ardından camiadan çok  sevdiğim dostlarımla bir araya gelip, farklı farklı Rock ve Metal tarzlarından eserlere imza attığımız Jasmor &Friends projesini oluşturduk. Proje ‘den şu ana kadar Melih Gürkan (Taş Mektep) ile Delilik, Amras Numenesse ile Birth Of Eternity , Mehmet Perdeci ( Menny’s Funeral, Altered) ile Bir Avuç Nefret,  Önder Kanal ile Korkaklığın Esareti, Sinan Alıcı ile Yağan Yağmurun Ardından ve Abdulsamet Ateş ile sözlerini sevdiğim şair arkadaşım Ümit Manay’ın yazdığı Armagedon isimli şarkıları yayınladık. ( Kubilay Kapsız , Erkan Köroğlu(ArsnovA) gibi dostlarım ile yapacağımız şarkılarla bu proje devam edecek)

Evet kısacası 26 yılımı size şöyle bir anlatmak istedim. Yaşadığım bu şehirde müzik yapmak hiçbir zaman kolay olmadı. Her zaman zorluklarla karşı karşıya kaldım. Ama ne olursa olsun, farklı bir alana yönelmedim ve hiçbir zaman vazgeçmedim. En son kendi grubum SİS ile de bu zorlukları 6 yıl boyunca fazlasıyla yaşadık ve sonunda  bir karara vardık. Ama daha evvel bir paylaşımım da belirttiğim gibi Jasmor olarak kariyerime SİS ile başlamadım ve dolayısıyla da  sağlığım yerinde olduğu sürece bitmeyecek.  Artık birşeyler konusunda daha da piştim diyebilirim, bundan sonra birçok sürpriz ve birbirinden farklı sürprizlere gebe olabilir. Ama önce biraz ara, ama merak etmeyin herşey yoluna girecek ve bu zorluklar altında yine güzel ve etkili bir o kadar farklı şeyler çıkacak.

SİS’2018”

Son olarak 26 yıl boyunca beraber çalıştığım tüm müzisyen kardeşlerime, dostlarıma ve ustalarıma, Scream Of The Dead, Road Closed, Anşar, Meteor, Organic, Kaldera, The Demon King, Katran Kabir ve Sis’e, bana mükemmel bir şarkılarında yer verdikleri için Bergüdaş’a ve elbette Jasmor &Friends projesindeki tüm dostlarıma sonsuz teşekkür ediyorum. Yakında yeni proje ve çalışmalarda görüşeceğiz.

JASMOR ‘’ Discography’

Katran Kabir – Yarın Yok (2011)

Sis- Pes Etme (2013)

Sis- Yaslı Dünya (2014)

Izdırap (2016)

Urf (2017)

Bergüdaş ft Jasmor – Dökülür Dünya Üzerime (2017)

Jasmor &Friends – Vol-1( Melih Gürkan, Amras Numenesse, Mehmet Perdeci, Önder Kanal, Sinan Alıcı, Abdulsamet Ateş) (2018)

SİS- Karanlığın Fısıltıları (2018)

Ve Devamı da gelecek…

Facebook Yorumları