Kamyonlar dolusu insan bayramı fırsat bilip canhıraş eğlenmenin yoluna bakardı bu çöl sıcağından emekli kasaba plajlarında..herşey alelacele yapılırdı… getto kadınları halılarını serer kumlara, tüplerini ve mangallarını ve alet edevatlarını… alelacele… on dakikada oturma odası ve mutfağı olan ilkel ev ortamını kurarlardı… oracıkta… plajda erkekler top oynarlarken roman havaları eşliğinde… bütün hafta boktan işlerde canı çıkmış işçilerdir çoğu… atletleri ve hiçbir yerde göremeyeceğiniz türden şortları ile plaja uyumsuzdurlar herşeyleriyle… çünkü alelacele alınmışlardır… makosen ayakkabılarının topukları ezilmiştir kimisinde umursamazdırlar… sigaralar ağızlarda yarım ekmekle geçiştirilmiş öğle yemeklerinden, nasıl olmuşsa yapılmış göbekleriyle plastik toplara burunla hayvanca abanırlar koşamayacaklarını bile bile arkasından… ne de olsa denizde sonlanır bu hantal tayfasının koşusu… onların deyişiyle ”top denize kaçar”… toplar denize can havliyle neden kaçar ??… denize kaçan topların bir kısmı özgürdür artık… bir kısmı yakalanır denizde… bir kısmı patlar… en fenası bir kısmı haftaya getirilmek üzere geri götürülür mahallelere… insanların birbirinin üstüne çıkmalarının su aygırı gibi boğuşmalarının sebepleri birden fazladır denizde… bolca içilmiş sıcak bira ve yanında yenmiş mangalda dışı yanık içi kanlı tavuk… ve ya rakının yanında yenilmiş kırmızı erikler… ya da bütün hafta toplumun emir komuta zincirinin en altında olmaktan mütevellit biriken sessiz öfke… ve ya suya koydukları karpuzları almaya giderken gördükleri kadın kalçalarıyla uyanan cinsel iştah… hepsi de olabilir… akşam ve alkol binlerce kavga ihtimalini hazırlar her zamanki gibi… çıkan döğüşler durulup, ayıranların yediği haybeye dayaklar unutulup, bağrışan çocuklara atılan terlikler toplanıp, gece olunca… binlerce ”eğlenmiş” insan dolusu kamyon boynu bükük geri dönüş yoluna başlar…

Facebook Yorumları