Merhaba, röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için öncelikle çok teşekkür ederiz. Sizi daha yakından tanımak isteyen okurlarımız için kendinizden bahsedebilir misiniz?

Merhaba; ben teşekkür ederim. Bir fikir işçisi olarak tanımlıyorum kendimi. Yaratıcı alanlarda yaratıcı insanlarla ortak işler üretmek, sanat ve kültür dünyasına katkılarda bulunmak ve dünyanın çeşitli ülkelerinde farklı insanlarla iş birliktelikleri yapmak ve tüm bunları yaparken bilimin ve felsefenin rehberliğinde hareket etmek beni tanımlayabilecek unsurlar.

Genel yayın yönetmenliği, edebiyat ve çizgi roman çalışmaları, kısa ve uzun metrajlı film gibi farklı alanlarda çalışmalarınız devam etmekte. Bu alanlar arasında şunda kendimi daha rahat ifade edebiliyorum, daha yakın hissediyorum diyebileceğiniz bir alan var mı?

Şu anda tüm konsantrasyonum yazdığım kitapların film versiyonlarına odaklanmak üzerine bina edildi diyebilirim. Yazdığım ilk roman olan Pelin, doğal olarak ilk sırada ve onun prodüksiyonu en rahat olduğum değil ama en heyecan verici uğraşım şu sıralar.

Türkiye’nin ilk e-dergisi Deli Kasap’ın kurucu üyesi ve de genel yayın yönetmenisiniz. Daha önce yapılmamış olan bir şeyi yapmaya, dijital ortamda bir dergi çıkarmaya sizi iten şey neydi? Derginin oluşum sürecinden, ortaya çıkışından bahsedebilir misiniz?

DeliKasap’ı ilk kuranlar, kafa olarak ülkenin en parlak çocuklarıydı bana göre; ilk yurtdışı festivallerine biz giderdik, yabancı sevgililerimiz, anarşist tavrımız, dinlediğimiz müzikler ile punk, metal ve demokratik sosyalist eğilimli, enternasyonel bir kültürümüz oluşmuştu ve var olan “verili” hayat bize yetmiyordu. Türkiye’de sokakta gördüğümüz “ortalama” insanın davranışsal kalıpları, toplumun sıkıcılığı, insanların kariyerist tabuları bizi deli ediyordu. Fenomenal hayatın gündelikliğine, insanların vasatlığın esiri olmasına isyan ediyorduk ve her şeye karşı olan bir mecmua yaratmak ve bunun için de internetin görece demokratik yapısından faydalanmak eğlenceli ve yaratıcı görünüyordu. Zaman içinde benim gerilla tipi militan gazetecilik hevesim akademik ve politik tutkularımla da örtüştü ve zaten çok yakın olan dostlarımızla başlattığımız kolektif bir alternatif medya olarak DeliKasap bugüne kadar gelmiş oldu.

Deli Kasap’ın şu ana kadar yayımlanmış özel sayıları da var. Yine böyle bir proje olacak mı?

Her an her şey olabilir.

Edebiyat alanında da çalışmalarınız var. 2017’de yayımlanan Taksim Bahçesi ve 2013’te yayımlanmış olan Pelin adlı romanlarınızdan bahsedebilir misiniz bize? Yazarken nelerden etkilediniz? Şu ana kadar nasıl tepkiler aldınız?

Roman okumayı ve roman yazmayı çok seviyorum ve genellikle yaşadığımız dünyanın absürtlükleri kitaplarımın ana konusunu oluşturuyor. Bunu yaparken de kendime özgü bir dil tutturmaya çalışıyorum. Aldığım tepkiler olumlu ve şu anda da üçüncü romanımın çalışmalarına devam ediyorum.

Bunların dışında biyografi şeklinde belgesel kısa roman çalışmalarınızın da olduğunu biliyoruz. Bu çalışmalarınızdan da bahsedebilir misiniz?

Beşiktaş Jimnastik Kulübü adına 10 sporcunun belgesel kısa romanlarını yazdım. Kulübün başyazarı olarak görev aldım. Hayatımın ilginç bir bölümüdür, bu dönem ayrı bir kitap konusudur.

Ayrıca bilim, sanat, edebiyat dergisi TR!P’in kurucu üyesi ve de genel yayın yönetmenisiniz. Ancak bir süreliğine ara verdiniz TR!P’ e… Derginin oluşum süreci nasıldı ve de neden ara verdiniz? Hangi koşullar buna sebep oldu? Bundan sonrası için atacağınız adım nedir?

TR!P’i önemsiyorum, çok kısa zamanda nitelikli bir okur kitlesi kazandı. Ancak yakalanan entelektüel sinerjiyi yönetsel ve ticari açıdan sürdürülebilir kılacak bir yöntem keşfetmemiz gerekiyor. Birtakım fikirler var, olgunlaşması gerekiyor. Sadece yazmaktan değil; okumaktan da çok haz duyduğumuz bir oluşum TR!P.

Uzun yıllardır medya sektörü içinde yer alan birisi olarak şu anki koşulları nasıl buluyorsunuz? Özellikle de dergiciliğin geldiği nokta sizce tatmin edici mi?

Sadece dergicilik ve geleneksel medya açısından söylemiyorum, konvansiyonel basının yanı sıra sosyal medya, dijital iletişim biçimleri; tüm bu medya denemeleri, özgürlük olmadan bir halkla ilişkiler faaliyeti olur ve bu faaliyet sıkıcıdır. Ben kafasına göre takılmayı seven ve özgür ruhlu bir insan olarak idealimdeki gazetecilik ve dergicilik konseptini hep hayata geçirmeye çalıştım ve buna devam edeceğim. Su, yolunu bulacaktır.

Son olarak Çerezzine okurlarına sizin eklemek, söylemek istedikleriniz var mı?

Ben teşekkür ederim. Benimle bağlantıya geçmek isteyenler için Twitter ve Instagram’da @AtlantisliAdam rumuzuyla yer aldığımı söylemeliyim ve elbette ki muratarda.com ve DeliKasap.org adresleri üzerinden de bana ulaşabilir, fikir çarpıştırabilirsiniz.

Çerezzine ailesi olarak bir kez daha teşekkür ederiz.

 

 

Facebook Yorumları