Merhaba, öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için çok teşekkürler. Sizi daha yakından tanımak adına, Sceptic Age’in hikayesi ve kuruluşu nedir?

Çağatay: Biz teşekkür ederiz. Tunç (Tunç Toprak ilk basçımız) ile liseden arkadaşız ve 1989 yılında okuldan (Hacettepe Üni.) Celal’le de (davulcumuz) tanışarak grubu kurduk. Dönemin stüdyolarında ama en önemlisi okulun Beytepe Kampüsündeki müzik odasında çalışarak 1990 yılı ocak ayında ilk konserimizi verdik. Ben psikoloji bölümünde okuyordum ve almış olduğum felsefe dersinin bir konusu olan sceptisizmden etkilenerek sceptic age koyduk grubun adını.

Oldukça köklü bir grupsunuz, ancak bir dönem ara verdiniz ve de albümünüz yıllar sonra geldi. Bunun sebebi neydi?

Çağatay: Okul bittikten sonra askerlik ve başka yerlere taşınan arkadaşlarla fazla sürdüremedik. 1994 yılında ara verdik; 2010 yılına kadar ve 2011 yılında konser vererek yeniden başladık. Çalışma hayatı (hepimiz müzik dışında başka işlerle uğraşıyoruz) ve hayatın ta kendisi engeller koyuyor ama elimizden geldiğince devam edeceğiz.

Murat : Bir de benim Ankara dışında yaşıyor olmam ister istemez işleri biraz daha yavaşlatıyor ve zorlaştırıyor ne yazık ki.

Ankara, metale katkısı son derece yoğun bir yer, bu açıdan İstanbul ve İzmir ile yarışıyor diyebiliriz. Ankara’dan son yıllarda Forgotten ve efsanelerden birisi Dr.Skull’ın dönüşü oldu. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çağatay: Müzikle ilgilenen insanların potansiyellerini bir kenara bırakması kolay değil. Hele de bu kadar manevi tatmin edici bir uğraştaysan, kendi müziğini, bestelerini yapıyorsan. Forgotten ve Dr.Skull’ın dönüşü harika tabii. Yeni dönüşlerin olacağı da kulağımıza geliyor. Mutluluk verici.

“the dregs” çıkalı kısa bir süre olmasına rağmen çok sevildi, genel olarak aldığınız yorumlar ne yönde? Beklediğiniz gibi mi?

Çağatay: Aslında enteresan bir durum var albümde. 1989 yılı besteleriyle yeni besteler bir arada. Elbette bunca yıl aradan sonra değişiklikler oldu müziğin formunda. Değişmeyen ise sert müzik yapmaya devam etmek istememiz. Bize gelen yorumların büyük çoğunluğu olumlu. Ama herkesin sevmesini beklemek aşırı hayalcilik olur.

Albümünüz kapak tasarımıyla da özellikle dikkat çekiyor. Kapak tasarımı konusunda kiminle çalıştınız ve de hikayesi nedir?

Çağatay: Albüm kapağını biz de çok beğeniyoruz. Basçımız Aykut heykel sanatçısı. Onun daha önce yapmış olduğu bir işten görüntüler aldık. Kapak işini grup içinde çözmüş olduk. Benim kapak resminde gördüğüm hayat ve ölüm arasındaki ilişkiler, heyecanlar.

Peki, ülkemizdeki metal, özellikle de thrash metal hakkında neler düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?

Çağatay: Her dönem dünyada da, ülkemizde de farklı popüler kaynaklar var. Müzik büyük bir endüstri. Yapımcı firmaların manipülasyonları çok etkili. Ayrıca sosyolojik gelişmelerde önemli. Metal müzik ve thrash metalde hayatına devam edecek. Bazıları daha gelenekçi, bazıları daha fazla arayış içinde. Ama hep devam edecek.

Türkiye’den ve de dünyadan takip ettiğiniz müzisyenler ve de gruplar var mı peki?

Çağatay: Kendi adıma çok farklı türdeki müziklere kulak kabartıyorum. Yeni grupları zaman bulduğumca. Eski olarak Rush (keşke hiç bitmeseydi), New Model Army, Slayer (O da bitirdi). Yeni (bana göre) System Of A Down, Killswitch Engage, Jinjer ilk aklıma gelenler.

Murat : Ben de Tool, Periphery, A Perfect Circle, Faith No More, Deftones ile katılayım bu soruya.

Celal: Ben de benzer gruplardan Megadeth, Slayer, Pantera, System Of A Down, Rush, Dream Theater dışında Death, Lamb of God, Korn, Muse, Greenday, vs. ve eskilerden en çok Judas Priest’i ekleyebilirim.

Şarkılarınızı yazarken, bestelerinizi yaparken nelerden ilham alıyor, nelerden esinleniyorsunuz?

Çağatay: Aslında günlük hayattan da, siyasi yapınızdan da etkilenirsiniz; total olarak bütün yaşantınızdan akıp gelenlerle bir şeyler yaratırsınız.

Celal: Çağatay’ın belirttiği kaynakların yanı sıra bazı şarkılarda şarkı sözü olarak uzakdoğu felsefeleri ışığında varoluşla ilgili çözümlemeler de yer alıyor.

Albümünüz CD formatında yayınlandı. Peki, plak severler açısından da sormak isterim, plak formatında da görebilecek miyiz?

Çağatay: Çok istediğimiz. Yapacağız.

Uzun bir aradan sonra dönüşünüz hepimizi çok mutlu etti, bundan sonra umarız ki bu kadar bekletmeyeceksiniz bizi. Bu uzun aranın sebebi neydi?

Çağatay: Bir an önce yeni beste kayıtları yapmak için sabırsızlanıyorum. Daha önce bahsettiğim gibi; hayat.

Bundan sonraki planlarınız nelerdir? Yurtdışı var mı mesela planlarınız arasında, kısaca bahsedebilir misiniz bizlere?

Çağatay: İmkanlar ölçüsünde birçok organizasyonda var olmak isteriz.

Peki, sizi sahnede, festivallerde görmek isteyen dinleyicileriniz için belirli olan herhangi bir programınız var mı bizlerle bahsedebileceğiniz?

Çağatay: 17 Kasımda Rock Station’da yer alacağız. Sonrası için planlama yok henüz.

Son olarak Çerezzine okurlarına ve dinleyicilerinize neler söylemek istersiniz?

Çağatay: Yobazlık hangi konuda olursa olsun kötü. Farklı müzik formlarına da saygılı olmak gerektiğini düşünüyorum. Zorla bir şey sevilmez ama kendimizi izole etmeye de gerek yok. Müzik yapmaya da, dinlemeye de devam. Müzik harika çünkü.

Çerezzine ailesi adına bir kez daha teşekkürler…

Facebook Yorumları