1993 yılında kurulmuş olan yerli Death Metal’in öncülerinden olan Asafated grubunun vokal/bas gitaristi olan Tanju Can ile samimi bir röportaj gerçekleştirdik.

+Merhabalar, öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için size teşekkür ederiz. Bize biraz Asafated’in kuruluş hikayesini anlatır mısınız?

-Selamlar selamlar selamlar. Harika bir sohbet olacağından eminim. “Grubun geçmişi” sorusundan hep nefret etmişimdir aslında çünkü bunun cevabı her grup elemanının hissiyatına göre değişiklik gösterebilen bir soru. Teknoloji çağında yaşadığımız bu dönemde bu röportajı okuyan herkese Google yapıp Asafated ekşi sözlük, metal archives var ise wikipedia yapmasını tavsiye ediyorum bu durumda. Eminim benim anlatacaklarımdan çok daha fazla ve doğru hikayeye ulaşacaklardır.Sonuçta ben de bir çok şeyi unutan 45 yaşında bir metal savaşçısıyım.

+Geçtiğimiz günlerde Tout Va Bien isimli albümünüzün 20. yılını 5 konser ile kutladınız. Öncelikle bu konserler nasıl geçti?

– Öncelikle Tout Va Bien’in bir albüm değil 3 şarkılık EP olduğunu hatırlatarak başlamalıyım. Turne fikri Asafated, Furtherial ve Vortex of Clutter davulcusunun ortak olmasından doğdu. Berkay Yıldırım. Pislik bir Fenerli olmasına rağmen metal müzik aleminin Türkiye’deki en iyisi benim için. Şaka tabii ki hahaha. Yani pislik olayı. Bizden genç grupların bizim yaptığımız EP’nin 20. yılını onurlandırıp turne fikrini ve konseptini bunun üzerine kurmaları şahsi olarak beni mutlu etti ve gururlandırdı. Konserlerin tamamı 5. viteste geçti. Nefeslenmek, mola almak için asla durmadık ve her şey bittiğinde çok keyifli ve mutluydu. Keşke 5 konser daha çalsaydık dedik hepimiz. Daha doğrusu keşke memlekette 5 konser daha çalmamızı sağlayacak yeraltı ortamı ve zemini olsaydı. Maalesef yok. İyi haber daha önce de yoktu zaten.

+Tout Va Bien’i Death Metal piyasasında bu kadar özel kılan nedir?

-Bu parça gerçekten değişik bir hit diyebilirim. Sıra dışı müzikal yapısı, hikayesi ve duygusallığı var. Pink Floyd’un yaptığı bazı bestelerin biraz metalize hali. Asla kendimizi onlarla kıyaslamıyorum ama bu kadar kalıpların dışına çıkılmış bir grup olarak ne demek istediğimi anlaşılması için en kolay örnek. Turne bittiğinde Vortex’ten Zafer, zil zurna yanıma gelip şunu dedi “Oğlum aq şu Tout va bien şarkısını ben yapmış olmayı çok isterdim” .Bu benim için çok hoş anı. Furtherial’dan Başer şarkıda bize 4 konser eşlik etti ve bugün TVB Dorock Bar’da Razor olarak çalınıyor. Bu da çok iyi bir hikaye, çünkü Asaf Türkiye’de Pentagram ve ya Dr.Skull’un gördüğü ilgiyi hiç bir zaman görmedi. Yeraltının dibinde olan bir grubun şarkısının bu kadar damardan saplanmış olması benim için de Tout va bien’i eşsiz yapıyor. Müzik ve duygular zamanla eskimiyor.

+1999 yılında hazırladığınız Tout Va Bien albümünün bu kadar ilgi göreceğini, yıllara meydan okuyacağını ve günümüzde de sevileceğini düşünmüş müydünüz?

-Açıkçası bestelerken hep aykırı olduğunun farkındaydık şarkının ama kendimize bu konuda asla bir limit koymadık. Çıkacak sonuçtan öncelikle kendimiz mutlu olalım dedik ve çalmaya devam ettik. Eğer standart bazı kalıplara uysaydı şarkı 5 dakika, daha çok distortionlu, daha fazla sözlü ve İngilizce olmalıydı. Biz bunu yapmadık ve bir Death Metal gurubu için devrimci davranmayı seçtik. 20 sene sonra hala insanlar bu şarkıdan bu kadar bahsedip, konserlerde duygulanıyorsa doğru olanı yapmışız demektir.

+Asafated 93 yılından beri Death Metal tarzının zirvesinde olan bir grup, ara ara toplanıp etkili konserler veriyorsunuz ve her kuşaktan dinleyici kitleniz var. Bu durum hakkında ne düşünüyorsunuz?

-Bir kere Death Metalin zirvesi diye bir yer olduğunu düşünmüyorum, varsa bile biz oranın yakınından bile geçemedik. Yaptıklarımızı büyük inanç ve nefretle ortaya koyduk, iyi besteler yapmaya çalıştık, hayvani canlı performanslarımız oldu ama “local hero” olmanın ötesinde hiç bir zaman gidemedik. Gitmeye hedeflediysek de olmadı. Grupta eleman değişimleri, askerlik sorunları, zaman zaman birbirimize girmemiz. Bunlar hep oldu inkar edecek bir şey yok. Müzik ve Asafated Türkiye’deki birçok grup gibi anca “pul koleksiyonumuz” olabildi. İnsanların sakladığı demolar, kasetler, posterler, röportajlar, videolar. Bunların hepsi de çok değerli şeyler. Birçok yaş kitlesine çalmış olmamız da zaman kaynaklı. Seni 20 sene önce dinlemiş olan adamın başında koleje giden çocuğu, başında dırdır eden karısı var. O adam artık 20 sene önceki devrimci çocuk değil, çoktan sistemin kölesi oldu. Asafated konserine gidip anca gençlik hatıralarını tazeleyebilir. Üzgünüm ama gerçekler böyle.

+Asafated Türkiye’de underground ve extreme metal gibi alt kültürlerinde başlangıcıdır. Dolayısıyla sormak isteriz, bugünkü underground ve extreme metal piyasasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Öncelikle başlangıcı olduğumuzu söyleyemem fakat başlangıç döneminin içinde yer aldığımız kesin. Hatta o dönemden bugüne en aktif eski grup sayılırız. Bu nasıl oldu bilmiyorum ama yaptıklarımız, yaşadıklarımız kendi içinde çok güçlüymüş ki bugün hala sahneye çıkıp toz attırabiliyoruz. Düzene, yanlışlara, dünyaya kızgınlığımız geçmemiş ki aynı nefretle söylemlerimiz, duruşumuz değişmiyor. Zaten 25 sene öncesine göre daha iyi olan ne var ki sonuçta?

+Asafated mükemmel iki albüm yayınladı. Peki bu iki albümü bugünkü bakış açısıyla dinlediğiniz zaman neler hissediyorsunuz?

-Totalde 2 demo, 1 albüm ve 1 EP yayınlandı. Çok da tekrar tekrar dinlemiyorum. Daha çok canlı çalıp, bunların bestelendiği dönemlere gitmek hoşuma gidiyor. Birkaç bira içtiğin zaman bazen sahnede 17 yaşındaki genci izleyen 45 yaşındaki amca hissi yaşıyorum. Bu çok hoş. Eşsiz.

+Her iki albümün plak ve CD olarak basılması gündeminizde mi? Çünkü bunlar arşivimizde eksik gördüğümüz çalışmalar.

-Bizim gündemimizde değil. Gerçi Tour va Bien’de fanlar alabilsin diye 1999’da tasarlanıp hiç çıkmayan kapağı ile EP’yi limited bastık kendimiz CD olarak. Sadece 166 kopya. Plak işi tekrar hortladı. İnsanlar yok retro, yok ilk baskı, yok aşırı değerli şeklinde sömürülüyor. Bu biraz tuhaf bir davranış bence.  Ama satıp da alan var ise buna kafa yormaya da değmez. Sonuçta para dediğimiz şey de uydurma bir değer. Konuya dönecek olursak plak ve cd’miz basılırsa memnun olurum. Güzel formatlar. Hiç tanımadığım insanlar t-shirtlerimizi de basıp giyerse, satarsa, dağıtırsa bu da beni mutlu eder. Değer gördüğümüzün göstergesi olur.

+Şarkılarınızı yazarken nelerden bahsettiniz, nelerden etkileniyorsunuz?

-Dünyadan, kötülükten, eşitsizlikten, nefretten, yalnızlıktan, vahşetten, dehşetten, dinden, yorgunluktan.

+80’li ve 90’lı yılların yerli rock ve heavy metal grupları yeniden gündemdeler. Bu grupların yeniden gündeme gelmesinin nedeni nedir?

-İnsanlar retro tavırlardan hoşlanırlar. Kimileri için bu grupları sahnede görmek geçmişe yolculuk demek, gençler için ise onlara anlatılan hikayeleri, kahramanları canlı izlemek anlamına geliyor. Gruplar ve seyirciler için kısa süreli bir rüya. 3 konser sonra “Yine mı bu amcalar ben onları zaten 6 ay önce izlemiştim.” oluyor. Çok da katırmamak lazım.

+Özellikle sormak isteriz, siz Tanju Can olarak geçtiğimiz aylarda yeniden bir araya gelen Metafor ile aynı sahnede buluştunuz ve onların bir şarkısına eşlik ettiniz. (Metafor götecore sloganları eşliğinde). Bu nasıl gerçekleşti ve bu anları düşündüğünüzde neler hissediyorsunuz, bizimle paylaşır mısınız?

-2004 yılında Metafor’un kurucusu ve beyni olan Kemal Kut ile beraber çalışmıştık zaten. Hatta 2 parçalık bir kayıt da yaptık ama belli bir noktadan sonra durmuştuk. Daha sonra Kemal bizimle UÇK Grind’ta da çaldı. Severiz çok birbirimizi. Eşsiz müzisyendir kendisi. Çağlan Tekil’in başlatmış olduğu retro konserlerin bir tanesine Metafor da vardı ve bana bizim başlangıç döneminden Hole In The Wall’un 2 parçasını söylemeyi teklif ettiler. Kemal,Örgün, Babür gibi eski tüfeklerle aynı sahnede olmak benim için mükemmel fırsattı. O sahnede olmak beni çok mutlu etti. Ama her iyi şeyden sonra bir de kötü bir şey oluyor. Sonraki sabah annem beyin kanaması geçirip 3 gün sonra vefat etti .O yüzden bu konseri hem seviyor, hem nefret ediyorum.

+Geçtiğimiz aylarda açıkladığınız yeni albüm haberi vardı. Açıkçası çok heyecanlanıyoruz. Bizlere biraz albüm ile ilgili tüyolar verebilir misiniz ve albümü ne zaman dinleyeceğiz?

-Albüm değil aslında 1999 yılında yarım kalan bir kaç parça vardı. Onları tamamlayıp, kaydedip merak eden insanlarla paylaşmayı çok isteriz. Turne öncesi ve konserler boyunca bunu çok konuştuk ama bittiğinden beri ne telefonda ne de Whatsapp grubunda bunu konuşmadığımıza göre bir tarih vermek hayalcilik olur.

+Ve basketbol. 🙂 Anadolu Efes fanısınız. Anadolu Efes’e olan sevginiz nereden geliyor?

-Basketbolu küçüklüğümden beri çok severim. Bulgaristan’da futbol topu ile az basket oynamadık. Yokluktan. Orada da futbol 1. spordu ve 1. ile 2. spor arasında uçurumlar vardı. Türkiye’de Efes maçlarına 92/93 yılında gitmeye başladım. O dönem Efes, Türk sporunda bir devrim gerçekleştiriyordu ve benim de basket maçlarına gidecek kadar iyi kankalarım yeni olmuştu. O yıllarda daha da çok aşık oldum basketbola ve Efes’e ve bu günümüzde de değişmedi. Benim için ülkede underground sayılacak bir spor ve camiayı takip etmek, fanı olmak bir Death Metal, Grind, Hatcore grubu sevmekle eşdeğer. İğrenç futbol seyircisi ve takımları umurumda değil. Efes underground piyasa gibi küçük ve samimi bir ortama sahip. Metal Headlerin ülkemizde o boktan mainstream takımları takip etmeleri yerine illa futbol ise lokal takımları desteklemelerini tercih ederdim. Bizim Bakırköy tayfasının vakti zamanında Bakırköy Spor’un destekçisi olmaması, güzel bir tribün yaratmaması hep aklımda soru işaretiydi eskiden mesela.

+Bu sene Anadolu Efes, Ergin Ataman ile güzel bir bağ oluşturdu. Euroleague ve Türkiye ligi playofflarında finale kaldı. Bu başarının devam edeceğini düşünüyor musunuz?

-Gerçekten çok iyi bir kimya var takımda. Eğer kadronun tüm ana parçaları kalırsa ve 1-2 takviye yapılırsa başarı uzun ömürlü olur. Hem de Cska, Real, Barca, Fenerbahçe gibi dev bütçelere sahip olmadan. Bu benim için daha değerli orta sınıf bütçe ile 3-4 sene Final Four yapabiliyorsanız bu şahane bir olay. Eski Tau Ceramica, Siena gibi takımların başardığı olay. Hiç kupaları yok ama hala en saygınlar arasında gösterilirler. Ergin Ataman’a gelince yakaladığı başarı bu seneye mahsus bir olay değil. Ataman, Türkiye’nin ilk Avrupa Kupası’nda yardımcı koçtu ve onun üstüne o kadar çok koydu ki Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en başarılı koçu demek hiç ama hiç yanlış olmaz. Biliyorum doğru konuşanı dokuz köyden kovarlar, o yüzden sevmeyeni de çok fakat bu özelliği koçun ne denli extreme, death metal bir kişilik olduğunu gösteriyor. Beğenmeyen de 180 derece dönüp yoluna devam etsin bir zahmet.

+Çerezzine olarak sorularımızı yanıtladığınız için teşekkür ederiz. Son olarak sevenleriniz ve Çerezzine okurlarına neler söylemek istersiniz?

-Ben çok ama çok teşekkür ederim. Bir mesaj vermem gerekirse bu genç arkadaşlar için gelsin, yaşlılar her şeyi biliyor zaten. Mecbur kalmadıkça üremeyin, satın almayın sahiplenin, sokak hayvanlarını besleyin, iyi davranın, pesketeryan ve ya vejetaryen olma konularını araştırın, kendinizi ezdirmeyin, hak etmeyen kimseye eziyet etmeyin ve Extreme Ruh ve Death metal için EfesFanz’a katılın!!!

Facebook Yorumları