Gitmek gerekir bazen… Uzaklara, çok uzaklara… Neresi olduğu, neden olduğu düşünülmeden belki de ya da önemsenmeden sadece gitmek… Gitmekle gidilir mi? Yoksa insanın aklı, ruhu mu kalır ardında bıraktıklarınla beraber orası muamma… Ama yine de gitmek gerekir, belki de hiç dönmemecesine… Çünkü giden bilir ki kalsa aynı olmayacaktır, eskisi gibi olamayacaktır ruhunu kemiren o kuşkularla… İçine yavaş yavaş yayılan, onu sızım sızım sızlatan o ağularla eskisi gibi olamayacaktır her ne kadar istese de… İşte bu nedenle alıp başını gitmelidir bazen insan… Hani Orhan Veli’nin de dediği gibi şu ada senin bu ada benim yelkovan kuşlarının peşi sıra… Ya da ayrılığın sancısını, acısını en iyi çizen tren yolları gibi, o yolda ilerlemeli, hoş kal sen demeli, bir trene binip de gitmeli belki de ardında kalana bir el sallayışla veda ederek… Gözünden süzülen bir damla yaşla…

Fotoğraf © Nursen Bilgin Kadayıfçıoğlu

Facebook Yorumları