Salgın nedeniyle beyazperdeye yansıtılamayan 9 Kere Leyla, Ezel Akay’ın yönettiği ve senaryo ekibinde yer aldığı, başrollerini Demet Akbağ, Haluk Bilginer, Elçin Sangu, Fırat Tanış ve Alican Yücesoy’un paylaştığı film 4 aralıkta çevrimiçi dizi ve film platformu olan Netflix’te yayınlandı.

Öncelikle yazı birçok spoiler içermektedir.

Yerli Komedi kategorisinde yer alan film bir aşk üçgenini ele alıyor. Eşinden boşanıp genç sevgilisiyle evlenmek isteyen erkeğin boşanmak istemeyen eşini öldürme girişimlerini izliyoruz. Filmin ana konusuna bakıldığında filmin uzunluğu ve klişe öldürme sahneleri yüzünden birçok izleyicinin kötü eleştirisini aldı.

Lakin film baştan sona çok ayrı mesajlar içeriyor. Filmin içine toplumsal cinsiyet eşitsizliği, kadın cinayetleri ve birçok toplumsal mesaj çok güzel işlenmiş.

Ezel Akay’ın RaniniTv’ye verdiği röportaj da  “Öncelikle bir kadın hikayesi. Kadınların bu dünyada var olduğundan bu yana gelen bir eşitsizlik durumunu ele alıyoruz. Ama bunu yaparken sinemanın büyülü dilini kullanıyoruz.” ifadelerine yer verdi. Peki nedir bu büyülü dil?

Film ilk olarak birçok ölü erkek bedenlerinin arasında duran Nergis’in (Elçin Sangu) seslendirmesi ile başlıyor.
“Ah, ah… O kadar alıştım ki ölümlere üzülmem. Adımı hatırlayan bile yok, Lilith adım, Lilith. Kızıl saçlı cadı, iblisin uşağı, iğrenç, yuva yıkan, kıskanç, kadın düşmanı, erkek yiyen dişi örümcek.”

Bu cümlelerden sonra Nergis’i Lilith olarak düşünmemek elde değil. Adem (Haluk Bilginer) ve Leyla (Demet Akbağ) evlilik terapisti Nergis’e başvururlar. Nergis ev hanımı olan Leyla’ya en derin arzusunu sorduğunda Leyla “Tabi ki Adem’im” cevabını veriyor. Yani eşini hayatının merkezine koymuş bir kadın. Nergis’in yaklaşımlarından Leyla’nın çok rahatsız olduğu da aşikar. Nergis Adem’e “Mesela, genç, güzeller güzeli, bembeyaz tenli, pembe dudaklı, zeki, cilveli bir kız gelse sizin aklınızı çeliverse” ve konuşmalardan sonra Adem ve Nergis’in sevişme sahnesi geliyor. Yani Nergis Adem’in aklını çelmiş oluyor, Adem’in sadakatsizliği değil. Leyla ise her şeyin farkında olup evliliğinin bitmemesi için sessiz kalıyor.

Filmde olan şarkıların sözlerine dikkat ettiğimizde ise “İkna, ikna tek yol ikna. Ölümüne ikna, tek yol ikna. İkna, ikna tek yol ikna. Olmadı mı ikna, tek yol kaza” kadına uygulanan psikolojik şiddet ile istediği sonuca ulaşamayınca kaza süsü ile kadının öldürülmesi, “her cinayet işleyen katil olsa ohoo” ve “sen bir şeyden korkmazsın, zenginsin sen zengin” zengin kişilerin cinayet işlediği halde ceza almaması anlatıyor.

Adem Leyla’yı filmde 9 kere öldürme girişiminde bulunuyor. Merdivenlerden düşme, zehirlenme, araba kazası, elektrik çarpması ve pencereden düşme gibi öldürme girişimleri bulunmakta. Evli olduğu erkek tarafından zehirlenen Gurbet, çocuklarını korumak için eşinden şiddet görmesine rağmen “merdivenden düştüm” diyen Saime… Özellikle pencereden düşme sahnesinde tecavüze uğradıktan sonra intihar süsü verilmek için 20. kattan aşağı atılan Şule Çet geliyor aklımıza…

Son olarak da Adem, Mahdum (Fırat Tanış) ile anlaşma yaparak Leyla’yı öldürmesi karşılığında “Lilith el yazmalarını” vereceğini söylüyor. Mahdum’un Leyla’yı vurması ardından Mahdum’a saldıran ve aynı zamanda Leyla her öldüğünde yardımına koşan Hızır ise şiddete uğrayan Ayşe’yi kurtarmaya çalışan Kadir Şeker’i hatırlatıyor bizlere.

Filmin sonuna geldiğimizde aslında Lilith’in Leyla olduğunu öğreniyoruz. Filmin sonunda ve başında olan hikayenin aynı olduğunu görüyoruz. Filmin başında olan seslendirme de seste bir gariplik vardı, aslında iki ses vardı. Nergis ve Leyla’nın seslendirmesiydi fakat Nergis’in sesi çok daha baskındı ve burada olan tanımlamalarla da ister istemez Lilith’in Nergis olduğunu düşündük. Lakin filmin sonunda öğrendik ki Lilith aslında Leyla…

Filmin başında ve sonunda yer alan sahnede dünyanın var oluşundan beri kadınlara yapılan eşitsizlikleri gözler önüne seriyor. Filmde yer alan Leyla karakteri aslında tüm kadınları temsil ediyor. Leyla yani Lilith anlatıldığı gibi bir kadın düşmanı değil, kadınlara yardım eden bir kadın. Tekstil atölyesinde geçen sahnede “iş kazalarını engellemek senin elinde” yazan afişten anlayacağımız üzere işçinin yanında, ev işleri için “kadın tutsana” cümlesine tepkisi ve kadın eylemlerinde yer almasıyla gerçek kişiliğini bizlere yansıtıyor.

Filmde ayrıca birçok toplumsal mesaja da yer verilmiş. Sinema emekçileri için işsiz kaldıkları çok güzel anlatılmış. Mahdum’un bir sinema emekçisine “Sinemacısın sen değil mi? Açsındır sen.” demesi, yine aynı sahnede sinema emekçilerine “afiyet olsun” denmesi gibi. “Bugün toplanan bağışlarla umuyoruz ki sinema emekçilerine yeni bir sinema filmi çekmeleri için gerekli desteği sağlayacağız” repliği ise sinema emekçilerinim film çekmek için masraflarının çok olmasından bahsediliyor. Bu sahnede müzayede de tüketim israfını görüyoruz. Müzayedede on bin dolarlar konuşulurken sinema emekçilerinin birbirine 50 tl vermesi de cabası.

Haris’in (Alican Yücesoy) “öldürme belki avukat lazım olur” repliğinde Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ı hatırlıyoruz. Adem’in sürekli Haris’e “seni işten kovacağım” demesiyle mobbing, hayvan hakları, tarihi eser kaçakçılığı ve sahteciliğinin yanlışlığı, toplumsal baskı yüzünden bastırılmış cinsel kimlik, sınav döneminde olan öğrencilere aile baskısına güzel göndermeler yapılmış.

Filmin sonunda ise ‘’Bu son olsun’’ şarkısıyla cinayetlerin son bulmasını simgeliyor.
“Ko bu ayş ü işreti çünki fenâdır âkıbet
Yâr-i bâkî ister isen olmaya tâ’at gibi…”

Ben filmi izlerken bunları hissettim. Başından sonuna her sahnesi ayrı bir mesaj içeren muhteşem bir yapıt. Keyifle izlemeniz dileğiyle…

Setenay Cecem

Facebook Yorumları