Çiçeksiz Bahçe Sokağı için bestelerimin arasında en özeli diyebilirim. Gerçek bir hikayesi var. Bu şarkı sözünü çok uzun yıllar önce sevgili Aysel’in Teşvikiye’deki evinde saman kağıtlarına yazdığı düzinelerce eser arasından gördüm ve okuduğum an melodiler içimde tınlamaya başladı. Ayselciğim bana “O şarkı seni aşar, sana pop albüm yapmalıyız. Sen en zor algılanacak şarkıyı seçiyorsun” demişti o günün popüler şarkılarını düşünerek. Takvim sayfaları 21 Temmuz 1995’i gösteriyordu. 14 yıl önce 19 yaşında bir öğrenciydim; gitarı alıp çaldım o gün bu şarkıyı ve uzun yıllar ikimizin bildiği bir şarkı olarak durdu Çiçeksiz Bahçe Sokağı .Aysel bu şarkıda kendimi yazdım derdi. Çınar albümünü yapmaya karar verdiğimizde hastaneye henüz yatmamıştı. İlk belirlediğimiz şarkı bu şarkıydı ve aslında ben seslendirecektim.

Aysel Gürel gecesinden

Bir hafta sonra bir iş için Taksim’e gitmiştim. Dönüşte onu aradığımda evinde bulamadım ve ertesi gün hastanede olduğunu öğrendim. Ve maalesef o süreç başladı. Her gün beraberdik. Tüm sevenleri ziyarete geliyordu duydukça. İlk günden gelenler arasında Zerrin Özer vardı şüphesiz. Her gün gelenler arasındaydı. Bir akşam birden Çiçeksiz Bahçe Sokağı’nı Zerrin seslendirsin dedi Aysel, ben de hemen ertesi gün sevgili dostum Eser Taşkıran’a şarkıyı düzenlemesi için gittim. Aynı gün altyapısı yapıldı. Canlı enstrümanlar kayıt edilmeden Zerrin hanımın parçayı seslendirmesi gerekiyordu fakat aksilikler oluyordu. (Zerrin hanım şiddetli farenjit geçiriyordu.)

Bir türlü kayıt yapamıyorduk. Bu arada seçtiğimiz diğer sözler tarafımdan bestecilerine ulaştırılıyor, kısa bir süre sonra gönülden geçen şarkılara dönüşüyor; gelen demo kayıtlar onu heyecanlandırıyor, dinlediğinde çok mutlu oluyordu canım Aysel’im. Adeta şarkılara tutunuyordu… İçimde fırtınalar kopuyordu bir türlü ilk belirlenen şarkıyı dinletemiyordum. (Çiçeksiz Bahçe Sokağı) Nihayet 15 şubat akşamı Zerrin Özer stüdyoda şarkının seslendirmesini bitirdi. (Kendisi de hasta olmasına rağmen ve ağlayarak) Ertesi gece miks yapılmadan aldığımız kaydı Aysel’e götürdük.

Sürekli aldığı çok ağır ilaçlara rağmen başucundaki teypten şarkıyı dinlerken dudak ucuyla tekrarladı. Asla hiç bir sözünü unutmadan, atlamadan. Sonra yarı uykulu bir halde bir kez daha çalalım istedi. Ayağı ile tempo tuttu, dinledi, dinledi ve uyudu. Cumartesiyi pazara bağlayan geceydi. Ertesi sabah tüm İstanbul bembeyaz karla kaplanmıştı. 17.02.2008 Pazar günü SAAT 16:3′ da şarkının son dörtlüğünde yazdığı gibi “KARDA İKİ AYAK İZİ VARDI…” sokaklardaki karla kaplanmış bahçelerde hiç bir çiçek yoktu. ZAMANSIZ MEKANSIZ AYSELİME TARİFSİZ ÖZLEMLE…. Emeği geçen tüm müzisyenlere sevgilerimle.

İLKER ÖZDEMİR

Facebook Yorumları