Dünya’da ve Türkiye’de hali hazırda en büyük sorunlarından sınıf ayrışmasını ve savaşı en sert dille eleştiren, günümüzde en ufak bir tweet’le bile gözaltına alınabiliyorken , bu denli “cesur” şarkılar yazan Dipnot ile samimi bir röportaj gerçekleştirdik.

Merhaba,seni daha yakından tanıyabilir miyiz biraz kendinden bahseder misin ?

Serhat Temiroğlu, 1993, İstanbul / Beyoğlu doğumluyum. Kendimi bildim bileli Hip Hop ve en çok da Rap ile iç içeyim. Fotoğrafçılık ve Kameramanlık mezunuyum. Alakasız olarak yaklaşık 6 yıldır öğretmenlik yapıyorum. Bunun dışında yönetmenlik yapıyor ve çeşitli projelerde Post Prodüksiyon işleri yapıyorum. Kendimi ifade etme hürriyetine erişebilmemle paralel bir şekilde de Rap müzik yapıyorum. Bir şeyleri değiştirebilme umuduyla üretmeye devam ediyorum.

Dünya’yı virüs belası sarmış durumda, sen bu süreçte neler yapıyorsun ?

Kötü süreci ‘iyiye’ çevirmek için elimden geleni yapıyorum. Yaklaşık 5 aydır kanser halamla ilgileniyordum. Nisan sonunda kendisini kaybettik. Karantina içinde karantina anlayacağınız. İzlemem gereken film ve belgeseller vardı, okumam gereken birkaç kitap… Onlarla haşır neşir oldum. Onur ile ortak albümümüzü yayınladık. Ve bir o kadar daha yeni şarkı yaptık. Üretkenlik açısından bol, psikolojik açıdan bir o kadar da derin geçiyor. Teraziyi dengede tutmaya gayret ediyorum.

Grup yorum ve politik sanatçılar üzerinde oluşturulan baskılar , bir sanatçının ölümü ile gelişen süreç hakkında ne düşünüyorsun?

Her dönemde varolan baskı elbette ki bizim dönemimizde de fazlasıyla vuku buluyor. Filmleri, albümleri, kitapları vs toplatan ve yakan gelenek bugün pek de farklı olmayan bir şekilde baskı uyguluyor. Baskıları bir kenara bırakacak olursak; bizlerin yaşayıp, mücadele etmesi gerekiyor. Buzu kırıp, yolu açmak gerek.

Tarzını Saian’a benzetiyorum, kendisini ilham alıyor musun. Ya da başka ilham aldığın sanatçılar var mı? 

Elbette. Birçok isim var. En güzeli de şuan bu sanatçılarla ortak projeler yaptık, yapıyoruz ve planlıyoruz. Keza sahnelerine davet ediliyoruz. Benim için pek de ötesi yok.

”Dipnot” mahlasını kullanıyorsun. Dipnot nerden geliyor? 

Eskiden çok kelime cambazlığı yapar ve kendimize uygun değişik isimler türetirdik, lugat karıştırırdık. Benim için ilk süreçte Dipnot, derinden gelen notlar, söylemler anlamı barındırırdı.

Şuan çerçeve dışına çıkınca hemen hemen her sorun ve problemi politik olarak göğüsleyen bir figür haline geldi. Böyle de kalmaya devam edecek.

Rap müzik dışında ilgilendiğin dallar ya da hobilerin var mı?

Son dönemde pek ilgilenemesem de basketbol, yönetmenlik ve işin mutfak kısmı. Birçok güzel projede yer aldım, almaya da devam edeceğim.İyi bir film izleyicisi olduğumu düşünüyorum. Kitaplarla aram epey iyidir. Kavga barındıran şiirleri severim. Güney abi bir röportajında benden bahsederken; “o da yaşamakla yaralı” gibi bir kavram kullanmıştı. Tam da oradayım.

Son Teklin ‘Kin’ ve sonrasında ‘Hayalet Albümü’ çok başarılı bir işe imza attığını düşünüyorum. Nasıl geri dönüşler aldın?

Öncelikle Kin epey uzun soluklu ve yorucu bir projeydi. Onur ile Kin’i en iyi nasıl sunarız kavgaları ettik. Sonrasında Hayalet albümü oluştu. Onur ne kadar agresif müzikler yaptı ve notalara bastıysa; ben de bir o kadar agresif yazmaya, okumaya çalıştım. Yıllardır iyi bir ikili olduğumuzu düşünüyordum ama Hayalet albümü bunu tescilledi.
Gayet güzel dönüşler aldık. Her işte olduğu gibi dinleyici çemberimiz az da olsa genişledi. Bu işi yazan-çizen birçok arkadaşın radarına takıldık. Eksik olmasınlar. Devamı gelecek…

Son olarak Çerezzine okurları ve seni sevenler için eklemek, söylemek istediğin neler?

Umarım herkesin sağlığı, keyfi ve özellikle psikolojisi yerindedir. Kapitalizmin ne kadar da işlevsiz, aciz olduğunu birkez daha pratikte gördük. Şimdi onu yıkmak için kolları sıvama vakti. Mücadele ile… Sevgiler.

Facebook Yorumları