Uzun bir aradan sonra herkese tekrar merhabalar. Geçen ay yaşamakta olduğum Adalar ilçesinde yaşanan bir takım siyasi sorunlardan ötürü mecburi olarak makalemi bir türlü kaleme alacak fırsat bulamadım. Bir yandan Ada Dostları Derneği’nde yönetim kurulunda Genel Sekreterlik görevini yürütmekteyim ve Adalar’da yaşanan bir takım siyasi sorunlardan ötürü düzenlediğimiz acil toplantılardan dolayı boş vaktim olmadı.

Bu ay sizlere Metal camiasının, Sürrealizm ile nasıl içiçe geçtiğinin bir başka örneğini anlatacağım.

Bilindiği gibi Oscar ödüllü İsviçreli Sürrealist sanatçı ve Alien filmlerinin baş tasarımcısı HR Giger, Metal müzik sektörünün sıkı bir takipçisiydi, hatta ömrü boyunca Celtic Frost gibi kült metal gruplarının sıkı bir destekçisiydi. Takip ederek desteklediği gruplardan biriside Korn grubuydu. Korn grubuna verdiği destek Giger ile Jonathan Davis’in gruba özel bir mikrofon tasarımı için fikir birliğine varmalarına kadar gider.

Jonathan Davis, zaten en başından beri kişisel olarak Giger’ın eserlerinin hayranıdır. Davis’in Giger’a duyduğu hayranlık onu bir dostu vasıtasiyle Giger’la temas kurmasıyla sonuçlanır, ve Davis, Giger’dan gruba özel bir mikrofon tasarlamasını ister. Giger, 1990’ların sonunda resim üretme döneminin sonuna gelmiş (çeşitli sağlık nedenleriyle), ve böyle bir teklifin ona tamda bu dönemlerde ulaşması, Giger’ın bu teklife sıcak ve olumlu yaklaşmasına sebebiyet verir. Giger’ın kendisi de aynı zamanda bir müzisyen olduğundan, anlaşmadan önce grubun bir albüm CD’sinin kendisine yollanmasını ister. Giger, bu CD’yi dinleyerek, grubun müzikal doğasını kavramaya çalışır ve albümü dinlerken bir yandan da mikrofonun tasarımı için skeçler yapmaya başlar… Bu esnalarda Jonathan bir konseri sırasında sahne arkası odasından Giger’ı menajeri aracıyla arar, ve onun sanatına duyduğu hayranlıktan bahsederek, kendisine mikrofonun tasarımı konusunda tamamen özgür olduğunu, kendisinin yaratıcığını kısıtlamadan sergilemesini istediğini anlatır. Bu telefon konusşamsı üzerine Giger, mikrofon tasarımını tamamen kendisine has Biomekanik tarzda ve Erotik unsurlarla bezeli bir üslupla tasarlamaya başlar.

Giger, Jonathan’dan sahnede kullandığı ayaklı mikrofonlardan bir nüshanın kendisine verilmesini ister, Giger bu örnek ayaklı-mikrofonu inceleyerek, ağırlığını, uzunluğunu, ve sağa, sola, öne ve arkaya nasıl hareket edebildiğini iyice kavrayarak, kendi tasarımını bu örnekle aynı özelliklerde meydana getirmeye başlar. Giger, biryandan kendisine verilen CD’yi tekrar tekrar dinlerken, grubun müzikal yapısından oldukça hoşlanmaya başlar.

2000 yılının haziran ayında, grup Avrupa turundayken tüm üyeleriyle isviçre’nin Gruyeres kasabasındaki HR Giger Museum’u ziyarete gelir. Giger müzede onları karşılar, müzeyi beraber gezerler, ve akşam Giger, onları Zurich’deki evine davet eder. Giger, evinde Jonathan’a tasarladığı mikrofonun skeçlerini gösterir, Jonathan etkilenerek inceler. Bu buluşmadan sonra Giger asistanlarıyla beraber bir toplantı yapar,(Asistanlarının arasında Celtic Frost grubunun meşhur kurucu üyesi Tom “Warrior” Gabriel Fischer’ında bulunduğunu ekleyelim) ve yaptığı tasarımını onlarla beraber masaya yatırır, asistanlarından gelen eleştirel fikirleri son derece dikkatle dinleyen Giger, tasarımında pratik kullanım özelliklerini arttırmak amacıyla bir dizi rötuş yapar. Ve mikrofonun tasarımı böylece olgunluğa ulaşır. Tasarımın son halini gören herkes etkilenir, Giger’ın kendisi bile modelin son halinden o derece etkilenir ki, Giger, modelin vakit kaybetmeden alüminyum olarak kalıba dökülmesini ister. Ve ilerleyen hafta kalıba dökülen mikrofon, Jonathan’a yollanır. Giger, tasarımın son halini fotoğraflarıyla beraber email olarak o esnalarda Amerika’da bulunan Jonathan’a gönderir. Jonathan, hiç tereddüt etmeden tasarıma onay verir.

Giger, onayı aldıktan sonra kil olarak tasarımı 1’e 1 ölçülerde modellemeye başlar. Fakat bu esnada Giger’ın menajeri olan Leslie Barany, modelde birtakım kritik değişikliklere gidilmesini ister, eleştirilerini teker teker sıralar ve Giger bunun üzerine tasarımı kilden modellerken kullanılabilirliği arttırmak adına mikrofonun gövdesini biraz daha inceltir. Tsarım tekrar Jonathan’a yollanır.

Jonathan, şaşırtıcı biçimde tasarımı Zurich’te gördüğü ilk halini (gözden geçirilmemiş halini) daha çok beğendiğini söyleyerek ilk haline daha çok benzemesini istediğini söyler. Giger buna çok sevinir ve büyük keyifle gerekli rötuşları yaparak Jonathan’a tekrar yollar. Jonathan mikrofonun son haline adeta bayılır. İşte Biomekanik mikrofonun bu son hali, günümüzde Korn grubunda gördüğünüz o biomekanik mikrofondur.

Bu tasarımın birebir ölçekteki kopyası bugün HR Giger Müzesinde giriş katında halen sergilenmektedir.

Bu ay, sizlere Metal camiasının, Sürrealizm ile nasıl içiçe geçtiğine dair çarpıcı bir örnekten bahsettik. Gelecek ay, yepyeni bir makaleyle görüşmek üzere Metal ile kalın!

Facebook Yorumları