Kahve

Kahve içmek için ocağa suyu koydu. Uzanıp raftan fincanını da hazır etti. Kahveye uzandığında baktı ki kahve yok. Üzülerek ya da söverek, buğz ederek çıktı evden. Sonuçta bir kahve içecekti keyifle, ağız tadıyla o da bitmişti. Söylene söylene gitti kahvesini aldı. Siniri hala geçmemişti ve çoktu.

Canı istememesine rağmen kahvenin yanına çikolata aldı. Sevmezdi tatlı şeyleri. Acı bir kahve idi derdi de devası da. Yolda yürürken bir çocuk gördü. Bir çikolata istese alabilecek bir çocuktu. Ama o elindekini verdi, gülümsemedi bile. Evine gitmeye devam etti. Koşarak geldi çocuk kaldırımın kenarından kopartılmış sarı bir papatyayla. O kadar insanın geçmesine rağmen ezilmemiş papatyayı çocuk koparmış. Değer miydi kendine? Düşünmedi hiçbirini attı poşete. Eve gitti. Kahveyi yaptı. Poşeti atacağı esnada çiçeği gördü. Kahvesi bitene kadar masasına indirdi. Çöpe atılacaktı. Olsun kahve paketi de atıldı. O mu kalmalı? Farkına varılmayacak belki ama unutulmayacak da.

Kalbin daima tanıyacağı o duyguyu ve huzuru bıraktı. Kaldırımda ezilmeyen bir çiçek, bir kalbe iyi gelecek.

Şehbail Dağlılar

Facebook Yorumları