Merhaba, öncelikle çok teşekkür ederiz. Sizi daha yakından tanımak adına Kül ne zaman, nerede kuruldu? Bahsedebilir misiniz?

AKAY: İlginiz, alakanız için biz teşekkür ederiz. Bu gibi konulara aramızda en çok Arın hakim diye düşünüp topu ona atıyorum.

ARIN: Kül’ü, Ankara’da ODTÜ’de öğrenciyken Karton Sushi adıyla bir cover grubu olarak kurduk. O dönem aklımızda kendi şarkılarımızı yapma fikri vardı zaten. 2005 yılında katıldığımız Nokia SuperSound yarışması ve bu yarışma için yapmış olduğumuz Derin şarkısı vesile oldu ve grubun adını Kül olarak değiştirdik. Böylece Kül kurulmuş oldu.

 — Peki, kimlerden oluşuyor Kül? Grup üyeleri kimlerdir?

ARIN: Kül’ü kurduğumuz dönemde hepimiz öğrenciydik. Ben grubun vokalistiydim. O dönemde gitar ve geri vokallerde Anıl Yiğit Filiz ve bas gitarda Bilen Oytun Peksel bulunuyordu. Davullar da bugünkü gibi Akay Taşkıntuna’ya emanetti.

AKAY: İlk albümümüz Artık Güçler Dengede’nin hazırlık ve kayıt süreçlerinde bu kadroyla çalıştık. Daha sonra mezuniyetler, hayat koşuşturması ve kişisel tercihler derken Yiğit ve Oytun yurtdışına yerleşme kararı alıp gruptan ayrıldı.

ARIN: İlk albümün kayıt süreçlerine denk gelen bu dönemde gruba önce bas gitarda Koray Erkan, ardından gitarda Mehmet Yaranona dahil oldu. Bu süreci takiben, ilk günden beri yanımızda olup canlı performanslarımızın ses teknisyenliğini yapan Umut İsan da gruba ikinci gitarist olarak eklendi ve Kül’ün günümüzdeki kadrosu ortaya çıktı.

— Tarkan Gözübüyük’ün prodüktörlüğünde çıkan ilk albümünüz “Artık Güçler Dengede”nin ardından sekiz sene gibi oldukça uzun bir ara verdiniz. Buna sebep neydi ve nasıl geçti bu sekiz sene?

AKAY: Artık Güçler Dengede’nin yayımlanmasını takip eden süreçte elimizden geldiğince o albümle haşır neşir olduk. Olabildiğince çok canlı performans vermeye çalıştık. O dönemde yaşadığımız ekip değişikliklerine alışmamız ve yeni kadroyla, yeni bir sound ortaya çıkarmamız biraz zaman aldı. Fakat bu uzun süreyi oldukça verimli değerlendirdiğimizi düşünüyorum. Herkesin hayati dertlerine, koşuşturmalarına rağmen grup olarak bu süreçte birbirimizden ve müzikten hiç kopmadık. Bu sebeple bahsi geçen süreyi bir ‘’ara’’ olarak görmüyoruz aslında.

KORAY: Açıkçası bu sekiz senenin ilk bir kaç senesini Artık Güçler Dengede’nin albüm sonrası süreci olarak düşünürsek, geri kalan sanırım yaklaşık bir beş seneyi gerek hayatta olup bitenler gerekse yeni şarkılar yapmanın getirdiği zorlu bir süreç olarak yaşadığımızı düşünüyorum.

MEHMET: Tekrar bir grup olma, formasyon oluşturma gibi durumlarımız olduğu için…

ARIN: Tekrar bir grup olma ve bu süreçte Türkiye’de yaşama dinamiklerine alışma…

MEHMET: Türkiye’de yaşam pek kolay bir noktaya gitmedi bu sekiz sene içerisinde. Bizim de yeni bir şeyler üretmemiz aynı şekilde sıkıntılı oldu. Fakat bunu bir bahane olarak değerlendirmemek lazım, keza yapan yaptı bu süreç içerisinde. Sonuçta bizim özelimizde böyle bir durum da söz konusu.

AKAY: Ayrıca ortaya çıkacak işin içimize de sinmesi gerekiyordu. Temeldeki amacımız albüm yapmak olduğu için de bu süreç hayal ettiğimizden uzun sürdü diyebiliriz.

— Uzun aranın sonunda “Ait ve Dair” albümünüzle yeniden dinleyicilerinizi selamladınız. Şu ana kadar aldığınız tepkiler nasıl “Ait ve Dair” için, beklediğiniz gibi mi? Peki, Ait ve Dair’den herhangi bir çalışmaya klip gelecek mi?

KORAY: İster istemez albümü yaparken herkes ‘’albüme nasıl tepkiler gelecek’’ diye kendi kafasında düşünmüştür. Ben bilhassa ilk albümü beğenip bizi takip edenlerin bu albüme tepkisi ne olacak diye çok merak ediyordum. Bunun yanında müzik zevkine güvendiğim, sert müzik seven insanların bu albümü nasıl değerlendireceklerini düşünüyordum. Albüm yayımlandıktan sonra aldığım tepkiler oldukça olumluydu.

ARIN: Biz açıkçası biraz progressive ve zor kabul edilebilir bir sound’umuz olduğunun farkındayız. O yüzden bu albümün en çok satanlar listelerine gireceğini ya da çok popüler olacağını düşünmüyorduk zaten. Yakın çevremizden, arkadaşlarımızdan alacağımız geri dönüşleri oldukça merak ediyorduk; fakat bu bizim için üretim sürecine etki eden bir kaygıya da dönüşmedi.

AKAY: Bu albümün şu anda sadece dijital olarak yayımlanmış olması; aldığımız ya da alacağımız geri dönüşlerle alakalı beklentilerimizi belirleme noktasında neredeyse yepyeni bir süreçte, deneyimde olduğumuzu düşündürttü bana.

MEHMET: Çok acayip yüksek tepkiler aldığımızı düşünmüyorum ama bu albümü ne yazık ki çok fazla duyurabildiğimize de inanmıyorum. Bu nedenle henüz değerlendirme kıstası kabul edilebilir bir geri dönüş aldığımızı düşünmüyorum. Albümü duyurmak demişken; Ait ve Dair’in ilk video klibini Studio Bigger ekibiyle Yalanlar Yılanlar şarkımız için çektik. Bu albümdeki diğer şarkıları görsel olarak anlatabilmek, aktarabilmek adına masanın üstünde birçok plan var ama bunları hayata geçirmek için belirli imkanların sağlanması gerekiyor. O imkanların sağlandığı ölçülerde hızlıca ikinci bir klip çekmeyi istiyoruz.

Şarkı sözlerinizi yazarken nelerden esinleniyorsunuz, nelerden besleniyorsunuz?

ARIN: Şarkı sözlerinde özel ilişkilerden, kendimden ya da kurgusal birinden bahsetmek yerine bir çeşit toplumsal temsil yapmaya çalışıyorum ve şarkıyı anlatan her kimse; o genellikle daha toplumsal ve daha sosyolojik yerlerden beslendiği bazı dertlerini şiirsel bir tavırla dile getiriyor. İlk albümden farklı olarak Ait ve Dair’de küçük senaryolar yazmaya çalıştım; her şarkının kendi içerisinde, pasaj pasaj başka manzaralar sunduğunu düşünüyorum. Esinlenmek, beslenmek konusunda; bu gazetede gördüğüm bir haber ve onun beni çok etkileyen görseli de olabiliyor, bir yandan gelecek kaygılarım da olabiliyor ki bunlar sadece benim gelecek kaygılarım değil. İyi kötü aynı zamanları ve mekanları paylaştığım pek çok bana benzer insanın da aynı dertleri var. Herkes adına bir şey söylemek bence en dürüstü; kendi adıma bir şey söylemektense, çünkü birimizin bu dertleri sesli bir şekilde söylemesine ihtiyacımız var ve sanat böyle bir şey diye düşünüyorum. Bunun ben olması, Ahmet olması, Mehmet olması önemli değil; Türkiye’de sanat üretiliyorsa bir şekilde bu durumlar dile getirilmeli.

— Peki, bu uzun aranın ardından dinleyicilerinizle paylaşabileceğiniz sahne çalışmaları, konserler ya da festivaller var mı belirli olan?

AKAY: Yeni albümün yayımlanmasını takiben Milyon Yapım’ın Türkiye’nin birçok şehrinde, çeşitli zorluklara rağmen organize ettiği festivallerde sahne alma şansımız oldu. Bu kapsamda geçtiğimiz yaz ayları boyunca Kuşadası, İstanbul (Kilyos) ve Zeytinli’de sahne aldık. Sahnede olmayı, birlikte çalmayı çok özlediğimizi hissettirdi bu konserler bize. 12 Ekim’de de Kadıköy Dorock XL’da Pentagram’dan önce sahne aldık.

MEHMET: Bunu takiben önümüzdeki Kasım ayı içerisinde de bir Ankara konserimiz olacak gibi gözüküyor.

Kendinizi müzik endüstrisinin henüz pek alışık olmadığı yeniliklerin sinyallerini veren bir grup olarak tanımlıyorsunuz, keza bu durum şarkı sözlerinizde, müziğinizde de belirgin bir biçimde göze çarpıyor. Peki, şu an içinde bulunduğunuz müzik piyasası hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Ne gibi zorluklar yaşadınız örneğin bugüne değin?

MEHMET: Yer edinmenin birçok parametreye bağlı olduğu çok küçük bir piyasa bu. Biz Kül elemanları olarak başka işlerle de uğraştığımız için, sadece müzik yapmadığımız için bu endüstrinin tam kalbinde değilde, çeperinde dolaşıyormuşuz gibi bir durum var. Dolayısıyla endüstrinin tam olarak nasıl çalıştığıyla ilgili çok net bir bilgimiz olduğunu düşünmüyorum. Ama genel olarak eğlence sektörünün git gide küçüldüğünü, pastanın daraldığını ve bu durumdan müzik sektörünün de nasibini aldığını düşünüyorum.

ARIN: Zaten hüznün iliklerine işlemiş olduğu bir toplumda ne kadar eğlence sektöründen söz edebiliriz bilemiyorum. Bizde arabesk sektörünün; arabesk burada sadece bir müzik janrı olarak değil, mimarimizde, insanımızda, yaşantımızda arabeskleşme sektörel bir duruma gelmek zaten zorunda çünkü bu ülke böyle yaşayan bir ülke.

AKAY: Ben bu sektörün de diğer örnekleri gibi çeşitli formüllerle ilerlediğini, ilerletildiğini düşünüyorum. Bu bağlamda Kül olarak elimizden geldiğince bu formüllerin bilincinde olup, bunlara çok kulak asmadan kendi duymak istediğimiz müziğe ulaşmanın yollarını kovaladığımıza inanıyorum.

 

 

 

Facebook Yorumları