“Her ölüm erken ölümdür” demiştir Cemal Süreya Üstü Kalsın derken. Evet, erkendir yitirilişler birimiz, birilerimiz için. Bazense çok daha fazlası için. Tıpkı bugün usta müzisyen Taci Uslu’yu, Taci ağabeyimizi kaybımız gibi… Ailesi, biz onu sevenleri, dinleyenleri hüzünle boğulduk. İçimize tarifi mümkün olmayan bir sancı gelip yerleşti, ta yüreğimizin en derinlerine… Ya şarkılara ne demeli? Onsuz kaldıklarını ona nasıl açıklamalı? Sizi var eden, sizi besteleyen, yazan, olmanızı sağlayan o koca yürekli adam yok artık diye nasıl demeli şarkılara? Piraye’ye, Leylim Ley’e, Bu Aşk Burada Biter’e nasıl söylemeli tüm olup biteni? Var mı bunun bir çaresi? Lal olan şarkılara, yersiz yurtsuz kalan şarkılara, o ezgilere, o sözlere nasıl anlatılır bu durum kimbilir…

Aslında bir yok oluş değil Taci ağabeyimizin gidişi, belki de bunu söylemeli onsuz kalan, arda kalan şarkılara… O, sadece yer değiştirdi, çok sevdiği sözleriyle, besteleriyle ve de kardeşi Ayşegül Uslu’nun da dediği gibi çok da özlediği sesiyle buluşmaya gitti. Ardından kala kalan bizleri şarkılarıyla, bize eşlik etmesi için bıraktığı sözleriyle, besteleriyle kısacası yol arkadaşlarımızla bırakarak mekan değiştirdi sadece. Bizler biliyoruz ki, o bizi izlemeye devam edecek gökyüzünden bir yerlerden ve de yukarı kaldırıp başınızı her baktığınızda onun bize gülümseyen yüzüyle karşılaşacağız. Şarkıları, sözleri, besteleri var oldukça, nesilden nesile geçtikçe de böyle olmaya devam edecek… Her zaman bizimle olmaya, yanı başımızda bize seslenmeye devam edecek…

Tekrar buluşacağımız o güne kadar, sesin bize, hüznümüze, neşemize eşlik edecek, yeri gelecek ağlatacak, yeri gelecek avutacak Taci ağabey… O güne kadar melekler seninle olsun, şimdilik hoşça kal…

Taci ağabeyimiz, Taci Uslu’ya sevgiyle…

Facebook Yorumları