Madhouse Terror

Merhaba dostlar, öncelikle Madhouse Terror’un hikayesinden bahseder misiniz?

Ozan: Merhaba adamım. Madhouse Terror İzmirli bir grup ve iki kişiden oluşmaktadır. Bas gitar ve bateri bana, vokal ve gitar Çağatay’a aittir. Çağatay ile “Rigor Mortis” grubunda birlikte çalışıyorduk. Eski yıllara dayanan arkadaşlığımız var. Farklı bir proje daha yapmak istedik ortaya Madhouse Terror projesi çıktı. Etkileyici güzel bir proje olduğunu düşünüyorum. Umarım dinleyicinin beğenisini kazanmışızdır.

Çağatay: Selamlar. Ozan’ın da bahsettiği üzere 20 yıla yakın, uzun süreli bir dostluğumuzun yanı sıra, tanışmamıza da vesile olan metal müzik serüvenimiz var. Pek çok proje altında beraber çalma fırsatımız olmuş olsa da, ilk defa sadece ikimizin imzasının yer aldığı Madhouse Terror projesine giriştik. Tüm dünyayı etkisi altına alan covid-19 pandemi süreci elbette bu projeyi de biraz yavaşlattı. Ancak Ozan’ın bilhassa son yıllarda kendisini inanılmaz geliştirdiği, ev ortamında muazzam kayıt alma, mastering ve miksaj dahil tüm düzenlemeleri yapabilme kabiliyeti sayesinde projeye başlamamız ve bitirmemiz oldukça kısa sürdü. Çok farklı bir atmosferi olan, mevcut tarzın çizgileri dahilinde ilerlese de, dinlenildiğinde rahatlıkça anlaşılacak kendine has dokunuşları da olan güzel bir albüm olduğunu düşünüyoruz. Öncelikle bir projenin imzasını atanlar, yaptıkları işi gerçekten beğenecek ki kitlelere sunmaya değer bir eserden bahsedebilelim.

İlk çalışmanız “The Genesis Of Madness” kısa bir süre evvel Toxin Music’ten yayınlandı. Bizlere bu çalışmadan bahseder misiniz?

Ozan: The Genesis Of Madness, albüm öncesi tanıtım amacıyla piyasaya sürüldü. Bu konuda Toxin Music Meriç’in çabası çok büyük. E.P. 6 besteden oluşuyor ve tımarhane temalı bir konsept işliyoruz. Tanıtım ve albüm konseptinin daha iyi anlaşılması için 5 dakikalık bir başlangıç animasyonu yaptık. Animasyon ve Kapak tasarımı; her zaman desteğini esirgemeyen, hiç bir ricamızı geri çevirmeyen, sadece bize değil tüm müzik camiasına yardımcı olmaya çalışan, hiç bir maddi kazanç beklemeden yeter ki iyi işler çıksın diye uğraşan, işten güçten zaman ayırıp yardımcı olmaya çalışan Mukadder KARAOĞLANA ait. Kendisine çok minnettarız ve iyi ki var. Daha önceden herhangi bir grup bu tarz bir animasyon çalışması yaptı mı bilmiyorum ama baya iddalı bir çalışma oldu. Fark yaratmak istedik. Bu animasyonu instagram sayfamızda ve youtube’ta merak edenler bulabilirler. İşlediğimiz konseptin daha iyi anlaşılması için karakterlerimize hayat verdik. E.P pandemi dönemi yasaklarına denk geldiği için ve planladığımızdan biraz daha geç bitti ama zamanımız olduğu için ve kayıtları her zaman olduğu gibi ben aldığım için geriye dönüp tekrar tekrar her noktasını kontrol etmemize, detaylara inebilmemize olanak sağlamış oldu. Sonuç olarak ortaya ateşli bir E.P. çıktı.

Çağatay: Mukadder Karaoğlan, çizim, tasarım ve görsel ögelerde Ozan’ın da bahsettiği gibi inanılmaz katkılarda bulundu. Bu katkısı, beste kompozisyonları, kayıtlar ve projenin her aşamasında da devam etti. Toxin Music’ten Meriç’e de, tüm destek ve ilgisinden ötürü de teşekkür etmek elzemdir. Üzerinde çok kafa patlattıktan sonra oluşturduğumuz ve subliminal sosyal mesajlarla dolu tımarhane konsepti, toplum içerisinde yaşadığımız dünya modelinin potansiyel facialarını örnekleme açısından hem tipik konseptler açısından ezber bozarken, hem de dinleyicilere farklı bir haz bırakacağını düşünüyorum.

Albüm konsept üzerine işlenmiş gibi, kapak tasarımından içeriğine kadar. Bizlere bu konseptten bahseder misiniz?

Ozan: Çağatay ile konsept üzerine baya kafa yorduk. İlk başta ana karakterimize hayat verdik. Karakterimiz sıradan normal bir hayat yaşayan bir kadın. Yıllarca; ailesi, eşi, dostu yani tanıdığı tanımadığı herkes tarafından yapılan psikolojik ve fiziksel şiddet sonucunda ortaya çıkan cinnet hali ve kendisini savunmak için işlediği bir cinayet. Cinayet sonucunda haklı olmasına rağmen haksız bulunması. Bunun sonucunda akli dengesini kaybetmesi ve tımarhaneye kapatılarak türlü deneylere, tacize, işkenceye maruz kalmasını anlatıyor. Karakterimiz bu durumla birlikte her defasında maruz kaldığı işkencelerden dolayı daha da güçlenip hastaneden kaçıyor ve ona hayatı zindan eden herkesten intikamını alıyor. E.P. burada son buluyor. Hikayenin devamı albümde. Devamıyla ilgili şunu söyleyebilirim. Kapatıldığı tımarhaneye geri dönerek oradaki akıl hastalarını serbest bırakıyor ve kendine bir ordu yaratarak kendisi gibi türlü işkencelere maruz kalan insanlara yardımcı olmaya çalışıyor. Kadınlar maalesef ki hemen hemen her gün toplumsal şiddete, tacize, hakarete maruz kalarak ötekileştiriliyor. Madhouse Terror olarak bu durumdan çok rahatsız oluyoruz, üzülüyoruz. Kadın şiddetinin sesi olmak istedik. Umarım ki sesimiz bir yerlere ulaşır.

Çağatay: Bir müzik türü, vahşeti ve agresifliği yansıtıyor gibi yaftalanmış da olsa da, içerdiği konsept itibariyle atmosferi ve hedefi tamamıyla değişebilir. Biz bu proje ve konsept ile bunu başardığımızı düşünüyoruz. Hayal gücüne fazlasıyla ihtiyacı olan Slam Brutal Death Metal ve benzeri müzik türleri açısından bu konunun çok önemli olduğunu düşünen, bu müzik türünü 20 yıla yakındır icra etmeye çalışan bir kişi olmanın yanında, çok sıkı bir dinleyici de olarak söylüyorum. Fiziksel şiddetten çok daha tehlikeli ve fiziksel şiddet ile de girintili ilişkisi bulunan psikolojik şiddettin, yarattığımız karakter üzerinden topluma nasıl bir zarar verebildiğini abartılı ve hayalperest bir yol ile ele almak istedik. Metal müzik, desibelinin ve kulakta bıraktığı etkinin tam aksine, toplumsal değerlere ve hasarlara fazlasıyla hassas bir müzik türüdür.

Madhouse Terror

Slamming Brutal Death Metal ateşi albüm boyunca gümletiyor. Taş gibi bir albüm. Gelen yorumlar nasıl ve ne yönde?

Ozan: Şu ana kadar olumsuz bir yorum almadık. Herkese hitap etmeyi beklemek tabi ki de. Beğenmeyenler elbet olacaktır. Herkese saygımız sonsuz. Extreme metal müzik çok geniş bir yelpazeye sahip. Her ruh haline hitap eden alt tarzları mevcut. Sonu olmayan bir yol. Bu yolda gerek sound, gerek besteler ile iyi bir proje ortaya koyduğumuzu düşünüyorum. Gelen yorumlarda bu doğrultuda. Biz sadece olumlu değil olumsuz eleştirilerinde gelmesinden yanayız. Bu sayede kendimizi daha da geliştirip daha iyi ürünler ortaya koyabiliriz. Müzikalitemizi yükseltme imkanımız olacaktır. Ulaşılamaz değiliz. İsteyen herkes bize çok rahat ulaşabilir ve iyi ya da kötü yorumlarını paylaşabilirler. Bu bizi memnun edecektir.

Çağatay: Beste ve kayıt döneminde, kayıtlara ait bazı kısımları çevremde bu müzik türünü dinleyen ve dinlemeyen bazı insanlarla paylaştım. Brutal vokal türevlerini sevmeyen insanlardan “Enstrümental olarak kalsa kulağa harika geliyor, vokal ne söylüyor anlaşılmıyor” yorumları aldığım gibi, bu tür müzikleri seven kesimden de “Yurtdışından bir grup gibi çok sağlam” yorumları da çok aldım. Aslında, ortada iyi bir iş varsa, kesin yurtdışından bir gruptur düşüncesinin de sebebi yine bizleriz. Yerli gruplara yeteri kadar destek çıkamadık, birlikte de hareket edemedik. İstisnalar kaideyi bozmamakla birlikte genel durum bu şekildedir. Bu ülkede, her türlü metal müzik dalında pek çok başarılı işler çıktı. Kimileri küsüp kayboldu, kimileri de uzun vadede direnemedi. Ben bu şekilde düşünüyorum.

Dünyadan ilgi çekecek bir tarzda çalışma olmuş. Yurtdışı görüşmeleriniz oldu mu bu süreçte ve bu yönde bir gelişme var mı?

Ozan: E.P. için yurtdışı görüşmelerimiz olmadı ama albüm için olacak. Pandemi durumundan dolayı beklemekteyiz. Cenotaph Batu konuyla alakalı sağ olsun bize yardımcı oluyor yol gösteriyor. Gelişmeleri sayfalarımızdan dinleyicilerimiz ile paylaşacağız. Takipte kalın.

Çağatay: Cenotaph Batu, bu süreçte bize hem yol göstermiş, hem de yurtdışı firma konusunda destekçi olmuştur. Dileriz ki güzel gelişmeler paylaşacağız.

Toplumsal olaylardan beslenen bir grupsunuz ve zaten bu toplumda sorunlar hiç bitmiyor ve yeni çalışmalar üzerinde çalıştığınızı tahmin ediyorum. Nasıl gidiyor çalışmalar?

Ozan: Albüm besteleri tamamıyla hazır. Kayıtlar, mix ve mastering bitti. Konsept E.P. ile aynı. Devam filmi gibi düşünebiliriz. Ana karakterimiz artık dışarıda ve eylemlerine ordusuyla birlikte dışarıda devam ediyor. Bunun dışında 2. Albüm çalışmalarına başladık biraz daha teknik ve brutal bir albüm oluyor. Örnek vermek gerekirse 2. Albümde yerli Deeds of Flesh olmak istiyoruz. Erik Lindmark çok sevdiğimiz bir müzisyendi ve maalesef ki kaybettik kendisini. Onun anısına bu tarz bir albüm yapmak istedik. Konsepti değiştireceğiz. Biraz daha fantastik olacak. Çağatay’la uzun süreli konuşmalardan sonra uzaylı teması işlemeye karar verdik. Şu an ki fikrimiz bu doğrultuda tabi ortaya çıkan besteler ve içinde bulunduğumuz pandemi durumu belki konsepti değiştirmemize sebep olabilir ama şu an ki düşüncemiz bu yönde.

Çağatay: Madhouse Terror projemizin ilk albüm hazırlıkları sırasında aldığımız kötü haber olan Erik Lindmark’ın ölümü, 2. Albüm konusunda bizi etkiledi diyebiliriz. Ağırlıkta Deeds of Flesh etkisi olmak üzere daha teknik, yine sert, vurucu ve fazlasıyla vahşi bir albüm hazırlıklarına 2021 yılı ilk çeyreğinde yoğun olarak başlayacağımız bilgisini verebilirim.

Madhouse Terror

Dünyadan ve memleketten hangi grupları takip ediyorsunuz?

Ozan: Benim her zaman Black, Death ve Doom metal önceliğim olmuştur. Yurt dışından black metalde Emperor & Mayhem, death metalde Disgorge & Deeds Of Flesh & Devourment, doom metalde ise Swallow the Sun, Colosseum & Shape Of Despair olmuştur. Tabi ki de daha fazlası da var ama önceliklerim bu gruplardır. Yerli olarak ise grup adı vermeyeceğim ama Batu ÇETİN iyi işler başarıyor. Kendisini çok taktir ediyorum. Bunun dışında her geçen gün yeni projelere denk geliyorum. Meriç sağ olsun bizi yerli gruplara doyuruyor. Umarım bu gruplar kalıcı olurlar. Benden tam destek.

Çağatay: Benim için bu müzikte dönüm noktası diyebileceğim ve konu bu olduğunda benim için yeri apayrı olan grup, Cannibal Corpse’tur. Bilhassa Chris Barnes’lı ilk 4 albümü, benim şuan müzik lezzetim ve müzik hayatımda çok büyük etkide bulunmuştur. Her ne kadar büyük bir Chris Barnes hayranı da olsam, genel Cannibal Corpse konseptine George Corpsegrinder Fisher’ın daha çok uyduğunu da belirtmek gerekir. Cannibal Corpse’un bana bu muazzam katkısı sonrasında kendimi tam olarak bulduğum yabancı gruplar, Suffocation, Disgorge (US), Devourment ve Brodequin olmuştur. Son zamanlarda ise Analepsy, Abominable Putridity ve Organectomy çok beğenerek takip ettiğim gruplardandır. Bu tür müziği icra etmenin ve sınırlı kitleye ulaşabilmenin çok zor olduğu, zamanında siyah giyinip sırtına gitar takanlar satanist yaftası yediği ve yeri geldiğinde de avlandığı bir ülkede, elbette muazzam işler yapan gruplar oldu. Bunların başında, ağırlıkta death metal ve üzeri türleri dinleyen kişilerin de tahmin edeceği üzere Cenotaph gelir. Yurtiçi ve dışında muazzam işler yapmış ve yapmaya devam eden, tabir-i caizse bu tür müziklerde kısır olan ve bizleri yurtdışı projelere gebe bırakan bir ülkede bu ihtiyacımızı gideren, beğenerek dinlediğim bir gruptur. Haricinde benim için değeri büyük olan In Spite’dan da bahsetmeden geçemeyeceğim. İzmir’de metal müzikle uğraşıp da, Stüdyo Negatif’e gitmemiş yoktur herhalde.

Madhouse Terror olarak bundan sonra planlarınız neler?

Ozan: Tabi ki de iyi albümlerin altına imza atmak. Biraz daha ileriye taşıyıp Türkiye’yi yurtdışında tanıtmak ve büyük organizasyonlarda yer almak. Hedeflerimiz büyük. Yaptığımız tarz tüm dünyada geçerliliği olan bir tarz. Hedeflerimiz doğrultusunda aceleci olmadan hareket ediyoruz.

Çağatay: Hem kendimizin, hem de dinleyicilerin keyif alarak dinleyecekleri proje ve albümlere imza atmak, sınır ötesinde de dinleyicilere ulaşabilmek.

Müziğinizi ilk defa dinleyecek olanlar için onlara neler söylemek istersiniz?

Ozan: Deşarj olmak istiyorsanız sağı solu yumruklamayın bizi dinleyin biz sizin için yaparız 🙂

Çağatay: Her nerede ve nasıl dinleniyorsa, insanı koşturacak ve dışa vurum ile içini boşaltacak bir albüm arayışınız varsa, albümümüzü dinlemenizi öneririm.

Çerezzine olarak bizi kırmayıp sorularımızı yanıtladığınız için teşekkür ederiz. Son olarak dostlarımıza neler söylemek istersiniz?

Ozan: Toxin Music Meriç ile irtibat halindeyim. Kendi projelerim dışında da diğer gruplara yardımcı olmaya çalışıyorum. Meriç iyi bir adam ve kalbi çok temiz. Kimsenin bu dönemde yeltenmediği “Türk gruplarına destek” başlığında iyi işler ortaya koyuyor. Tam destek veriyor ve hiçbir maddi kazanç düşünmeden elini taşın altına koyuyor. Bu adama destek vermelerini rica ediyorum. Çok daha iyi işler ortaya çıkacak bunu görüyorum. Bunun dışında Çerezzine ekibi sizlerde öylesiniz. Elinizden geldiğince herkese yetişmeye çalışıyor ve destek veriyorsunuz. İyi ki varsınız. Teşekkürler.

Çağatay: Başta da bahsettiğim gibi, bu tür müziği ezelden beri yapmakta maddi ve manevi çok zorlandık. Toxin Music ve Çerezzine’nin gösterdiği desteği, çok fazla kişi göstermedi. Geç de kalınsa, bu müzik türü mezara girecekken yeniden dirildi. Bu müzik türünü dinlemek ve aynı zamanda icra etmek isteyen kim varsa, gözünü kırpmadan yüreğini koysun. Ben, dinleyebileceğim yerli gruplar da olsun istiyorum. Desteği olan herkese çok teşekkürler!

Facebook Yorumları