Sert, Hızlı, Öfkeli ve Agresif, evet benim müzik anlayışım bir döneme kadar sadece bu dört şıktan ibaretti. Sadece Death Metal, Black Metal ve Thrash Metal grupları hayatımda büyük rol oynuyor. Rock müzik türlerine’de maalesef burun kıvırıyor çoğunlukta dinlemiyordum. En fazla Memleketin Hard Rock gruplarını dinliyordum ki oda her zaman değildi. Bir gün bir mesaj aldım, mesajı atan ise artık bedenen aramızda olmasa da özellikle progresif rock konusunda uzman olan bu vesile ile de bir kez daha saygıyla anacağım Apache Ayhan abimdi. Dinle bakalım bu grubu sevecek misin? diye yazmış ve Nemrud isimli bir grubun linkini atmıştı. Bende çok merak etmiş ve babanın önerdiği bu gruba kayıtsız kalamamış ve hemen dinlemiştim. İlk duyduğumda o eşsiz melodilerin ruhunda adeta kaybolmuş, dinlediğim müziğin etkisinden gün boyunca çıkamamıştım. O ana kadar dinlediğim hiç birşeye benzemiyordu ve çok farklı ve sadece yüzde yüz ruh dolu bir müzik vardı, karanlık ve hüzünlü bir o kadar sarsıcı sakinliği vardı ve uzun süreliydiler. İşte o günden sonra hem müzisyen olarak hem dinleyici olarak fikirlerim çok değişti , elbette hala çok sıkı extreme metal kafayım, ama müziğin birde böyle bir yanı olduğunu ve böyle bir ruhu olduğunu da biliyorum artık. Nemrud’la başlayan bu süreçten sonra elbette Pink Floyd, Eloy, Camel, Amon Duül, Yes, King Crimson gibi birçok grubu keşfettim ve progresif rock’un o geniş hazinesinin içinde kayboldum resmen, bu zamanla grubum SİS’ede yansıdı. Eğer O gün Ayhan abi bana Nemrud’u önermeseydi ben bugün başta kendileri olmak üzere Tatu Fly, Nekropsi, Asia Minör, Hardal, İhtiyaç Molası, Replikas ve daha birçok grubu keşfedemeyecek, bir çok ufku ve vizyonu geniş bu müziğin efsanelerinden eksik ve yarım bir müzisyen ya da müzik sever olarak devam edecektim.

Sevgili Mert Göçay (Nemrud’un Kurucusu) ile de ilk albümün yeni çıktığı zamanlar dialoğumuz başladı ve kendisi ile çok özel bir dostluğumuz vardır yıllara dayanan ve sanırım dünyadaki ilk Nemrud fanlarından biriyim ve bununla da gurur duyuyorum. Şimdilerde uzun bir süredir heyecanla beklediğimiz yeni albümlerini tamamlamak ile uğraşan efsane grubu bir kez daha selamlarken, sizlere de grubun bugüne kadar yayınladığı her biri birbirinden efsane ve baş yapıt olan üç Nemrud albümünden bahsedeceğim .Efsane Nemrud albümlerine geçmeden önce sevgili Apache Ayhan Sayıner abimizi de bir kez daha saygı sevgi ve de derin bir özlemle anıyorum ve bugün bu yazıyı yazmama ve bana kattığı birçok değer için kendisine bir kez daha sonsuz teşekkür ediyorum.

JOURNEY OF THE  SHAMAN (2010)

Evet İlk dinlediğim an neye uğradığımı şaşırdığım ve dinledikçe derinleşen okyanusun en derinlerde kendimi hissettiğim ilk baş yapıt, Albümde Part 1, Part 2 ve Part 3 şeklinde üç bölüm var ve bir konseptin anlatıldığı çalışmada, dinlerken gözleriniz doluyor ve progresif rock’un sonsuz rüzgarlarına teslim oluyorsunuz adeta ve şarkılar uzun yapılarına rağmen hiç bitmesin istiyorsunuz ben o yıl art arda kim bilir kaç defa dinlemişimdir bu baş yapıtı, 2010 yılında en çok dinlediğim ve etkilendiğin albüm hangi gruba aitti diye sorsalar hiç şüphesiz o albüme Journey Of The Shaman adını veririm. Bir şamanın şamanizm inancına göre üç dünyada (yer,gök,yer altı )gerçekleştirdiği fiziki ve ruhani yolculuğunu anlatan albüm sizi de bu yolculuğun bir parçası yapıyor. Progresif Rock’un Saykodelik bir ruhla buluştuğu bu efsane albümü bugün hala dinlemeyen varsa açık söyleyeyim çok şey kaybediyordur. Az evvel de bahsettiğim üzere bu albüm aynı zamanda bir müzisyen olarak bana çok şey katan ve ufkumu genişletip , progresif rock’ın sonsuz kapılarını da açan zamanında çok ötesinde zamansız ilk Nemrud başyapıtıdır.

RITUAL (2013)

İlk albümleri Journey Of The Shaman ile hepimizi kendilerine hayran bırakan grubun ikinci albümlerinde ne yapacaklarını ve bu sefer nasıl bizi sarsacaklarını çok merak ediyorduk ve düşündükçe heyecanlanıyorduk derken 2013 yılında grup ikinci baş yapıtı Ritual’i yayınladı. In My Mind internet cafe’de bu albümden ilk dinlediğim şarkıydı ve oha dedim resmen babalar ilk albümünde üzerinde bir baş yapıta imza atmışlardı. Albümle aynı ismiş taşıyan Ritual’in ise bende çok özel bir anısı vardır ve ne zaman dinlesem o yaşadıklarım aklıma gelir, öylesine özeldir yani benim için, Light ve Sorrow by Oneself ‘te öyledir.

İlk albümlerindeki ruhu yüzde yüz koruyan grup bu albümünde yer yer Opeth, Orphaned Land hissi veren Heavy Metal öğelerine de yer vermiştir. Eşsiz Progresif Rock soundlarında ve herşeyden öte müzik tam bir batı-doğu sentezidir ve de aynı zamanda dehşet bir temayı konu alır,Şizofrenik bir karakterin rüya aleminde kendisiyle yüzleşmesi ve yeniden doğmasıdır bu baş yapıttaki ana tema, bu albümle ilgili yıllardır tek üzüldüğüm ve yakındığım şey ise, maalesef hala arşivimde olmamasıdır. Eğer bu yazıyı okuyan dostlarda fazladan varsa lütfen benimle iletişime geçin, çünkü bu albümü öyle ya da böyle arşivime eklemek zorundayım ve net olarak herkeste eklemeli.

NEMRUD-NEMRUD (2016)

Evet Nemrud beni Progresif Rock’la tanıştıran ve bu türün vazgeçilmezlerinden olmasını sağlayan ilk gruptur. Art Arda yayınladığı iki albümle (Journey Of The Shaman (2010) ve Ritual (2013) ile kendilerine hayran ve hayatımın albümlerinden ikisine imza atmış olan grup, bu sefer üçüncü albümüne kendi adını verdi ve 2016 yılında yayınladı bu albümü, her Nemrud albümünün bende özel bir yeri vardır çünkü grup, hep yaşantımın kritik dönemeçlerden geçtiği dönemlerde çıkarttı albümlerini ve hayatımın fon müziği oldu, bu albümde benim can dostum Gencer Özcan’ı yitirdiğim dönemde çıktı ve zaten Gencer’in hayatımdaki yerini ve önemini bilenler işte bu albümünde en az Gencer kadar yeri olduğunu bilir. Ben bu Gencer’i Forsaken Throne ile uğurladım bu dünyadan, onu kaybettiğim gün devamlı bu şarkıyı dinledim.

Neyse albüme dönelim tekrardan, ilk albümle aklımızı başından alan grup bu albüm ile yine özünü fazlasıyla koruyarak ve Heavy Metal dozunu bir tık daha arttırarak her biri birbirinden değerli 4 şarkıya imza attı. Gods Of The Mountain, Lions Of Commagene, The Euphnates ve Forsaken Throne (Ayrıca iki şarkının Radio Versiyonları’da albümde mevcut), Albümdeki o ruh var ya açıkçası benim hiçbir şeye değişmeyeceğim ve kelimeler ile anlatabileceğim bir şey değil asla, az evvelde belirttiğim üzere her Nemrud albümü benim için çok özeldir fakat bu albüm diğerlerinden çok daha farklı benim için, o bestelerin enfesliği, enstrümanların etkili icraları, Mert Göçay’ın sarsıcı vokalleri ve çok daha fazlası, Evet Nemrud’un son baş yapıtı yine progresif rock’un bu topraklardaki zirvelerinden ve geleceğe müzik adına en büyük ışıktır.

Evet Arkadaşlar Hayatımın gruplarından Nemrud’tan , bugüne dek yayınladığı üç baş yapıtından ve hayatımdaki tartışılmaz yerinden sizlere bahsetmeye çalıştım. Ülkemizde konser yapmalarını dört gözle beklediğimiz bu efsane grup yurt dışında başka bir ülkede çıkmış olsa el üstünde tutulur ve çok daha hak ettikleri yerlerde olurlardı. Biz ise onları hiçbir festival ortamında yada herhangi bir mekanda izleyemedik bile, Şu sıra albüm kayıtlarında olan grubun yeni albümünü heyecanla bekliyoruz ve düşünün ilk üç albümüyle bizleri mest eden ve her biri birer baş yapıt olan bu müthiş albümler sonrası yepyeni Nemrud albümünde bizleri neler bekliyor olacak değil mi? Ülkemizde Rock Müziğin Nemrud’a ve Nemrud gibi gruplara her zamankinden daha fazla ihtiyacı var, o yüzden efsaneyi büyük bir heyecanla beklemeye devam edeceğiz. Onlar gelene kadar da Journey Of The Shaman (2010) ,Ritual (2013) ve Nemrud (2016) albümlerini dinlemeye ve ruhlarımızı doyurmaya devam edeceğiz.

Facebook Yorumları