Bu Toprağın Çağdaş Ozanları

Merhaba Sevgili Sibel Karagöz, öncelikle okurlarımıza biraz kendinizden bahseder misiniz?

Merhabalar, her şeyden önce bu güzel röportaj ile kitabımızı açıkça anlatabilme fırsatı verdiğiniz için teşekkürler. 30 yaşındayım. Çocukluğum, okul hayatım Akhisar’da geçti. 2012 yılında Uludağ Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünden mezun oldum. 9 yıldır aktif olarak okul öncesi öğretmenliği yapıyorum. Minik öğrencilerimle mükemmel anılar biriktiriyorum.

Yazmak ise çok küçük yaşlarımdan beri tutkum diyebilirim. Kendimi en iyi ifade edebilme biçimim. Gördüğüm, duyduğum, hissettiğim her konuda yazılan sayfalarca deneme kişisel tarihimin önemli bir kısmı. Öncesinde kişisel blog sayfamda yayınladığım yazılar beni yakın geçmişte absürdizi.com ailesinin bir parçası olmaya taşıdı. Halen absürdizi.com sitesi için çeşitli alanlarda yazılar kaleme alıyorum.

Kısa bir süre evvel “Bu Toprağın Çağdaş Ozanları” isimli kitabınızı yayınladınız, öncelikle biraz kitaptan dostlarımıza bahseder misiniz?

Elbette. Kitabın yolculuğu çok uzun zaman önce başladı aslında. Az önce dediğim gibi hissettiğim tüm duygularla ilgili yazmayı seviyorum. Müzik de hayatımızın ayrılmaz parçalarından biri.

Müziği dinlemek kadar okumak da önemli. Hatta sanırım daha önemli. Bu kitabın çıkış noktası da bu. Dinlediğimiz şarkılar bize ne anlatıyor? Hikayeleri nedir? Seslendiricilerinin hayat yolculuğunda nerededir? Biz bu nota ve sözlerin uyumundan neler hissediyoruz? Ruhumuzda neler bırakıyor? Bu soruların cevabının peşine düştük. Bu kitapta yıllar içinde yazılmış yazıların yanına yeni çalışmalar da ekleyerek oluşan bir derleme hazırladık.

Kitapta toplam 21 müzisyenin hayat hikayelerini okuyacaksınız. Müzik kariyerleri ve diskografilerinin yanı sıra bazı şarkı sözlerinin arka planına, insanların ruhunda bıraktığı dokunuşlara yer verdik. Barış Manço, Cem Karaca, Erkin Koray gibi Türk Rock müziğinin “baba” isimleri aynı zamanda sonrasında Yavuz Çetin, Kazım Koyuncu gibi çok özel isimler var. Derdi olan, toplumsal konulara, insanın kent yaşamındaki varoluş sancılarına ses veren ve genç yaşta kaybettiğimiz çok değerli müzisyenler. Ceylan Ertem, Jehan Barbur, Bülent Ortaçgil müzik tarihimizde bir duruşu ve yıllardır değişmeyen kaliteleriyle kitapta yer aldılar. Bugüne gelirken aynı çizgide yola devam eden Batu Akdeniz, Can Ozan, Emir Can İğrek gibi gençlerin devam eden müzik hayatlarına konuk oluyoruz. Müziği can kulağıyla, kalbiyle dinleyen, yaşamının ayrılmaz parçası olan herkesin severek okuyacağına ve yeni bir şeyler keşfetmiş olacağına inanıyorum.

Sibel Karagöz

Ben kitabı okurken büyük keyif aldım. Peki okuyuculardan aldığınız yorumlar nasıl ve ne yönde?

Beğenmenize çok sevindim. Tahminlerimi yanıltmayan yönde müzikle hayatını bütünleştirmiş bir çok insandan çok olumlu geri dönüşler aldım. Bu beni çok mutlu etti. Aslında benzer müziklerle benzer duyguları yaşayan büyük bir kitleden bahsediyoruz. Okuyan pek çok kişinin yakaladıkları bu ortaklık hissinden ne kadar mutlu olduğunu gördüm. Kitabın adı gibi hepimiz aynı topraklarda yaşıyoruz çünkü. Ve bu değerli isimler bu toprakların türküsünü, şarkısını söylemiş, bu kültürün ruhunu ete kemiğe bürümüş insanlar. Ağıtlarımız, sevdalarımız, hüzünlerimiz, kaygılarımız, umutlarımız ortak. Dolayısıyla bu birlik halini aynı sayfalarda okumanın insanlara iyi geldiğini gördüm. Böyle bir amaca hizmet etmiş olmak elbette onur verici.

Yavuz Çetin’in kapakta olduğu ve 21 değerli sanatçının içinde bulunduğu diğer müzik kitaplarından farklı bir çalışma var önümüzde, bu isimlerden yorum aldınız mı?

Kitabın kapağı konusuna özel bir parantez açmam gerekiyor. Çalışmayı tamamladıktan sonra kapak görseli konusu gündeme geldi elbette. Gönlüm içerikte yer alan tüm isimleri aynı sayfada görebilmek olsa da bu mümkün olamadı. Böyle olunca çok da düşünmeden aklımıza gelen ilk isim Yavuz Çetin oldu. Kapak için Yavuz Çetin’in bu çok sevdiğim resminin ustaca çizimini, Kafa dergisinin efsane kapaklarının da tasarımını yapan Hakan Arslan gerçekleştirdi. Bu vesile ile bu harika görsel için kendisine yeniden çok teşekkür ediyorum.

Yavuz Çetin Türk müzik tarihinde ve kişisel tarihimizde çok önemli bir karakter. Onun erken kaybı daha üretecek onlarca güzel ve kaliteli şarkıdan bizi mahrum bıraksa da kısacık ömrüne sığdırdıkları ile takip edilecek bir yol çizmiş oldu aslında. Kendisinden önceki değerleri yaşadığı güne taşımış ardından gelenlere de ilham olmuştur. Dolayısıyla elinde gitarı ile kapakta yer alışı içeriği de en güzel şekilde temsil etmiş oldu. Kitabı ilk ulaştırabildiğim isimlerden biri de Yavuz Çetin’in değerli eşi Didem Berkes’ti. Didem hanım bu kitap ile çok ilgilendi ve olumlu duygularını ifade etti. Yavuz Çetin’in ailesinden bu desteği görmek beni oldukça onure etti.

Batu Akdeniz, Mert Erşahin, Selim Işık, Jehan Barbur, Emir Can İğrek, Kalben kitapta yer alıp kitaba da ulaşan isimler oldu. Her biri bu çalışmada yer aldıkları için mutluluk duyduklarını iletti. Ayrıca müzik yazarı Murat Meriç kitap için olumlu değerlendirmelerde bulundu.

Bu Toprağın Çağdaş Ozanları

Türkiye Rock tarihine ışık tutacak bir çalışmaya imza atmışsınız. Peki bu kitabı hazırlarken nelere dikkat ettiniz?

Kitap daha çok kişisel müzik atlası olarak başladı aslında. Bu fikir müziği tercihimize bağlı olarak dinlemeye başladığımız günlerden bugüne takip ettiğimiz isimlere bir minnettarlık ve teşekkür etme fırsatı olarak şekillendi. Kimleri dinliyoruz ve neden? Dinlediğimiz şarkılar kimliğimizi ne derece yansıtıyor ya da bize ne katıyor? Bu soruların cevabı.

Açıkçası ülkemizde eleştiri kültürü ne kadar yaygınsa yüceltme ve takdir etme kültürü de o kadar geriliyor. Günümüzde teknolojinin sağladığı imkanlarla her birimiz fikirlerimizi sınır olmadan ortaya koyabiliyoruz. Bu olumluluk çoğu zaman üreten insanlara kolay ulaşabilmenin de verdiği cesaretle hakarete varıncaya kadar sertleşebilen eleştiri ve saldırı noktasına kadar gidebiliyor. Oysa biz ne kadar güzel şeyler üreten isimleri takdir eder, alkışlar, yüceltir ve onları örnek alırsak o kadar medeni bir dönem yaratmış oluruz. Bunu büyük bir eksiklik olarak görüyorum. Kıymet bilmek ve alkışlamak bugün sahip çıkmamız gereken yegane değerlerden olmalı. Bu yazıları kitaplaştırma sebebim de bu. Tarihe mal olmuş değerli sanatçıları unutturmamak, gelecek nesillere tanıtabilmek ve yeni nesil isimlere emekleri için bir teşekkür edebilmek.

Dolayısıyla kitapta tarihsel bir sıralama yoluna giderek bu toprakların türküsünü söylemiş güzel insanların, şehrin kalabalığına, sistemin acımasızlığına inat sevgiyi ve umudu savunan müzisyenlerin hikayesi yer alıyor.

Peki bu kitabın devamı gelecek mi? Ve ne gibi sürprizler bekliyor bizi?

“Bu Toprağın Çağdaş Ozanları” başlığında kitapta yer vermek istediğimiz isimler 21 kişiyle sınırlı değil elbette. Müzik tarihimiz sayısız kıymetli müzisyene sahip. Ve ne güzel ki her geçen gün yenileri eklenmeye devam ediyor. Kitabın ikincisini daha çok müzik grupları üzerine olmasını planlıyorum.

Grup müziği kültürü başlı başına ele alınması gereken bir başlık. Henüz net olmamakla birlikte aynı sistem ile Türk rock müzik tarihine damga vurmuş gruplar ve bugünün genç müzisyenlerinin yaptığı işlerden oluşan bir çalışma gelebilir.

Sibel Karagöz

Ülkemizde okuma oranını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu konuda istatiksel bir veri veremem elbette. Fakat okuduğum çalışmalar ve gözlemlerime dayanarak söyleyecek olursam maalesef açık şekilde okuma oranlarımız çağdaş ülke ortalamalarının altında. Ben biraz da bunun etrafımızda çok fazla uyaran olmasına bağlıyorum. Teknolojinin hayatımızın her alanına fazlaca yer alışı, sosyal medya mecraları bizleri görsel bir kalabalığa maruz bırakıyor. Görseli olmayan uzun yazılara dahi ayıracak zamanımız yok gibi. Gözümüzün önünden her gün yüzlerce, binlerce resim, reklam, kısa cümleler geçiyor. Sevgili Gülten Akın’ın dizeleri geliyor aklıma

“Ah kimselerin vakti yok,
durup ince şeyleri anlamaya”

Sanırım okumaya da, müziği hakkıyla dinlemeye de pek vaktimiz yok. Oysa okumak insanı özgürleştirir ve kendini inşa etme fırsatını verir. Okumak bahsi açılınca kitapta da yer alan Dolu Kadehi Ters Tut grubunun karanlık şarkısından da müsaadenizle bir alıntı yapalım;

”Ne zaman düşsem bu yalnızlığa,
Kitaplar koştu hep yardımıma,
Binlerce yıl önce mum ışığında
Kavuşmuşlar insanlar aydınlığa”

Dolayısıyla bugün de bizi aydınlığa taşıyacak tek şey okumak. Asla eskimeyecek ve her umutsuzluğa çare olacak olan kitaplardır.

Bu değerli kitabın bir soundtrack’i olsa ilk 5 şarki hangisi olurdu?

Bu güzel sorunuz için çok teşekkür ederim. Zor olacak ama sanırım şöyle bir ilk 5 sıralayabilirim.

1. Barış Manço – Dönence

2.Kazım Koyuncu – Ben

3.Yavuz Çetin – İstanbul’a Ait

4.Jehan Barbur – Kendine Zaman Ver

5. Batu Akdeniz – Hareket Vakti

Ayrıca bu vesile ile kitabı alan okuyucuların kitapta geçen şarkıların yer aldığı bir spotify listesine de ulaşabileceklerini belirtmek isterim.

Sibel Karagöz

Genel olarak Türkiye Rock müzik camiasını nasıl buluyorsunuz ve en çok hangi isimleri beğeniyorsunuz?

Türkiye’de rock müzik çok sağlam temellere dayanıyor. Büyük isimlerin sıkıntılı dönemlerden geçerek mücadele ve emekle kurdukları bir tarihten bahsediyoruz. Batı müziği soundunu topraklarımızın kültürüne yerleştirerek “Anadolu Rock” isminde bize özgü bir tür olarak da şekillenmiş. Bunun için çok şanslıyız. Bu temeller üzerine kendi tarz ve sesini bulmuş onlarca müzisyen bugüne uzanan gelişmeleri sağladı. Bir dönem durgunluk yaşanmış olsa da yeni projeler heyecan verici bir hareketlilik getirdi. Pentagram’ın yayınlanacağı duyurulan albümünden ilk şarkı “Bu Düzen Yıkılsın” bunun başta gelen sinyallerinden biri. Moğollar aralık ayında yeni bir albümle dinleyicisiyle buluşacak. Ayrıca göz önünde yer almasa da pek çok isim solo çalışmalarıyla yollarına devam ediyor. Müziğin dijital platformlarda yayınlanabiliyor olması herhangi bir şirkete bağlı kalmaksızın özgür müzik yapabilme yolunu açtı. Bu da yepyeni isimlerle tanışmamıza olanak sağlıyor. Şimdilik alternatif müzik tarzında daha çok eser yayınlanmış olsa da bu özgürlük alanı rock müzik camiasına da hareketlilik katacaktır.

Biz dinleyicilerin de ruhumuza değer katan, binbir emekle hazırlanmış her bir esere gereken önemi verip, destek olmamız gerektiğine inanıyorum. Üretim ancak taleple mümkün. Dinleyici olarak biz iyi müzik talep etmeliyiz. Albüm satın almak, dijital platformlardan dinlemek hangi şekilde olursa olsun iyi müzik için çabalayan tüm müzisyenlerin elimizden geldiğince yanında olmalıyız.

Son dönemde yeni çıkan albümleri ve şarkıları takip ediyorum. Batu Akdeniz’in yakında yayınlanacak çalışmasını heyecanla bekliyorum. Evrencan Gündüz’ün yurt içindeki başarıları kadar yurt dışında da ses getireceğine inanıyor kendisi ile ilgili projeleri dikkatle takip ediyorum.

Bizi kırmayıp sorularımızı yanıtladığınız için size çok teşekkür ederiz. Son olarak dostlarımıza neler söylemek istersiniz?

Bu güzel röportaj için ben teşekkür ederim. Çerezzine takipçilerine yaşadığımız şu zorlu günlerde öncelikle sağlık, sonra bol müzikli günler diliyorum. İyi müzik daima güzel anılarınıza eşlik etsin. Umutla ve sevgiyle kalın…

Facebook Yorumları