“80’li yıllarda; memleketin yasal bandrollü kaset kavramıyla yeni tanıştığı sıralarda ve henüz rock müziğe para getirmiyor diye müzik piyasasının yüz vermediği günlerde, genç dimağları, kulaç attıkları pop denizi dışında çok daha derin rock okyanuslarının varlığından haberdar eden pek muhterem bir rocker.

O yılların rock manzarasını özetlemek gerekirse; müzik market diye bir şey yoktu. Gençliğin ruh gıdasını sağlamak irili ufaklı kasetçilere/plakçılara düşerdi. O dükkanlarda da, rock ya da heavy metal namına doğru dürüst bir ürün bulunmazdı, olanlar da artık klasikleşmiş albümlerdi. Öte yandan Türk rock grupları da kolay kolay albüm çıkaramazdı, zira finansal destek bulmaları çok zordu. Mesela Türkiye’de ilk kez bir Türk metal grubunun yasal albümünün piyasaya çıkışı 1989’da, Pentagramın grupla aynı adı taşıyan ilk albümünü yayınlaması ile gerçekleşmişti. Hatta o dönemin popüler metalci figürü olarak nam salmış Aptulika, Hıbır’daki sayfasından, “Aman kızanlar, öyle elinizi korkak alıştırmayın, üçer beşer alın bu albümü, alın ki, görsün müzik yapımcıları Türkiye’deki metal dinleyicisi potansiyelini” diye gaz vermişti. Kasetçiye girip utana sıkıla “ehem, şey, Pentagram geldi mi acaba” dediğinizde, görevli kisvesi altındaki müzikle alakası şüpheli insanlar “ahan da arkada bir koli kaset var yeğenim, git bak bakalım” diye karşılık verirdi. O yıllarda Türk rock dünyasının imkanları hakkında fikir verebilecek diğer bir örnek de bizzat şahit olduğum şu görüntüdür: 1991’de Objektif’in Samsun 19 Mayıs Üniversitesinde verecekleri konsere, arkası açık bir Skoda’nın arkasında, ellerinin altındaki enstrümanları ile beraber hopur hopur hoplamak suretiyle gitmeleridir.

Tünay Akdeniz ise, Türk rocker’larının o buhranlı günlerinde, Karabük’teki evinden o dönem için çok kalburüstü sayılacak bir hizmet sunardı: rock’ın envai çeşit dalında faaliyet gösteren grupların albümlerini ücreti mukabilinde kaydederdi. Ürün kataloğu olarak, bir nevi fanzin tadında, daktilosuyla A4’ten bozma el kadar broşürlere bu albümleri liste halinde dökerdi. İsteyene, elden ele dolaşan o broşürü ücretsiz gönderirdi. İşte memleketin metal müziğin ne menem bir şey olduğundan haberi olmadığı o günlerde, Tünay abinin arşivi göz kamaştırıcıydı: Kreator, Sod, Mod, Annihilator, Slayer, Overkill, Napalm Death, vb.

O broşürden, kendisinin kasete çekmesini dilediğiniz albümü/albümleri belirledikten sonra, Tünay abiye telefonla ulaşıp bu talebinizi iletirdiniz. Babacan üslubuyla, kasetin boş kalan yerine birkaç şarkı önerirdi ve genelde de önerdikleri iyi çıkardı. Daha sonra ilgili posta çeki hesabına bu talebin bedelini yatırır ve heyecanla o kasetlerin geleceği günü beklemeye başlardınız. Gelen kasetin kayıt kalitesi, yine o günün şartlarında gayet iyiydi,hatta zaman zaman o kasetler, “Karabük’te nasıl bir evdir ki bu, böylesine zengin bir arşivi, (bu kadar da iyi kayıt yaptığına göre) devasa kayıt cihazlarını barındırır?” gibi düşüncelere sevk ederdi insanı.

Dolayısıyla, döneminin genç Türk rocker’larının önünde saygıyla eğildiği ve o kitleye makul bir ücret karşılığında yıllarca önemli hizmetler vermiş, çok saygın bir rocker’dır Tünay Akdeniz.

Cem Arık

Facebook Yorumları