Yaşru’nun kurucusu Berk Öner ile Yaşru’ya ve müziğe dair çok samimi bir röportaj gerçekleştirdik…

Merhaba, öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için çok teşekkürler. Yaşru olarak ne zaman, nerede kuruldunuz? Okurlarımız için bahsedebilir misiniz?

Merhaba, rica ederim.  Yaşru tek kişilik proje olarak tarafımca 2009’da (bu adla) İstanbul’da kuruldu, daha sonra izleyen 1 – 2 yıl içinde konser taleplerinin de artmasıyla grup formatına döndü.

Şu ana kadar çıkarmış olduğunuz albümler arasında bizi en çok yansıtan diyebileceğiniz bir albümünüz ya da bir parçanız var mı?

Kendimiz “bu şarkı bizi daha çok yansıtıyor” demekten ziyade, dinleyiciler Yaşru’yu ilk olarak Öz albümüyle tanıdıklarından daha çok o albümdeki parçaların tarzında olan yapıtların bizi daha çok yansıttığını düşündüklerini söyleyebilirim.

Özellikle de “Öz” albümünüzde yer alan şarkılarınızda şaman davulu, dilsiz kaval, kabak kemane gibi etnik enstrümanları metal müzikle ustaca harmanlayışınız dikkat çekiyor. Bununla ilgili olarak aldığınız tepkiler nasıldı?

Evet,  dinleyici tarafından, Türkiye metal müzik piyasasında bu tarzda ve saymış olduğunuz etnik enstrümanlarınla ilk defa bu derece yoğun olarak kullanılan bir müzik yaptı şeklinde düşünülüyor, tabii bu dinleyicilere çok ilginç geldi,  sanırım bu harmanlamayı başarılı olarak yaptık diye düşünüyorum,  zira gelen bütün tepkiler “olmuş” şeklindeydi

Şarkı sözlerinizde de genellikle Antik Türk tarihinden bahsettiğinizi görüyoruz. Aldığınız tepkiler ne yöndeydi peki şu ana kadar?

Türümüzden dolayı şarkı sözlerimiz (özellikle ilk albümlerde) epik yoğunlukluydu, konular kişilerin ilgi ve algısına göre beğeni değişikliği gösterebilir ama daha önemlisi kendi dilimizi, sözlerimizi, extreme türler içinde sayabileceğimiz müziğimizde şarkılara kulağı rahatsız etmeyecek şekilde yedirmek.

Peki, müziğinizi yaparken Türkiye’den, dünyadan etkilendiğiniz müzisyenler, gruplar var mı?

Türkiye’den ister istemez 70’ler Anadolu rock etkisi görebiliyor insanlar, ben kişisel olarak da 70’lerin Türk rock müziğini folklorik ve etnik yoğunluğu seven biriyim,  o türlere nazaran müziğimiz çok sert olsa da etki veren ögeler olabiliyor tabii, bunun yanında özellikle kulağıma hoş gelen avrupa  folk – pagan  – black – death metal gibi extreme türler de kişisel olarak etkilendiğim müzikler.

Türkiye’deki müzik piyasası hakkında neler düşünüyorsunuz? Karşılaştığınız zorluklar neler ve de sizce gerçekten hak ettiğiniz yerde misiniz?

Eğer Avrupa ve Amerika metal piyasasıyla karşılaştırırsak uçurum sayılabilecek bir haksız rekabet söz konusu. Oysaki ülkemizde de onlarla rekabet edebilecek hatta daha başarılı birçok grubumuz var, ama ülkemizde bu müziği icra etmek gerçekten çok zor ve neredeyse hiçbir şey beklemeden yapılması durumu var.

Peki, yine Türkiye’de özellikle doom yapan gruplar hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Nasıl buluyorsunuz?

90’ların ilk yarsından itibaren 2000’lerin başlarına kadar özellikle death – black – doom grupları çok iyi sayıda, faal ve hareketliydi, günümüzde çok fazla sayıda olmasa da aynı şevkle bu müziği yapan gruplar var tabii.

Daha önce Barış Manço’nun Nazar Eyle şarkısına yaptığınız coverla da dikkat çekmiştiniz. Yine böylesi bir sürpriz sizi sevenleri bekliyor mu?

Şu an öyle bir plan ve düşünce söz konusu değil.

2018 senesi Yaşru adına nasıl geçti ve de 2019’da yeni bir albüm, yeni bir klip çalışması sizi sevenleri bekliyor mu?

Çok aşırı hareketli ve yoğun bir programımız olmuyor, fırsat buldukça konserlerde sevenlere canlı şekilde müziğimizi aktardık 2018’de. Aynı şekilde 2019’da da bu program devam eder sanırım. Yeni albüm için henüz bir şey diyemem ama yeni single ve klip eli kulağında.

2 Şubat’ta İstanbul’da, sonrasında da 10 Şubat’ta Bursa’da sahne aldınız. Özellikle şu ana kadar ilk defa sahne aldığınız yerlerde nasıl tepkiler alıyorsunuz Yaşru olarak?
Evet ikisi de (özellikle Bursa konseri) çok iyiydi. Dediğiniz gibi Bursa’da ilk defa sahne almıştık, organizasyon, seyirciler, mekan gerçekten güzel bir konser geçti.

Peki, konserlerinizin, sahne çalışmalarınızın devamı gelecek mi?
Tabii ki, konser ve sahne bu müziğin vazgeçilmezlerindendir.

Son olarak hayranlarınıza, Çerezzine okurlarına neler söylemek istersiniz? 

Yeni şarkılar ve yeni konserlerde görüşmek üzere…

Çerezzine olarak tekrar çok teşekkür ederiz.
Ben de bu güzel röportaj için Çerezzine ailesine çok teşekkür ederim.

 

 

Facebook Yorumları