Hüzünsüz Veda Törenleri

Şairi ölü her hüzün sarısı garda sayfalarını savurduğum
Uzun bir şiire çıkmıştım bavulsuz bir şaire mezar kazar gibi
Üç bükülmüş ağzın uzak temmuz zılgıt ve dengbêj törenleriyle
Uzun bıyıklarımı kemiriyordum saatlerdir alt dudaklarımı örten
Dağlardan, ovalardan geçip bulutlara selama duran uysal bir trenin pencere kenarında
Acelesi yok sanki, burada hiçbir şeyin dağ, nehir, gökyüzünde asılı bulut ve gülerek el sallayan yamalı çocuk
Köylüler iniyor köylüler biniyor mendilsiz
Bin yıllardır buradalarmış gibi telaşsız
İstasyon banklarına gömülmüş kırık saatler
Hiç gelmeyecek yolcusunu bekler “ben ninemi yalnızlık sanmıştım bir keresinde” diyordu şair
Ben hâlâ babamı sarı gar sanıyorum uzak, terk edilmiş

Hüzünsüz Veda Törenleri
Yazar: Kalender Durukan
Sayfa Sayısı: 80
Yayınevi: Aryen Yayınevi

Divane Bir Şin

Aslında ben, okumuş biri olsaydı mutlaka yazar olurdu dediğim kaba saba, incelikten yoksun babamın eğitim görmüş, dolayısıyla bir nebze incelmiş haliydim. Bunu hissedebiliyordum, ancak bu inceliğin hayatın sertliği karşısında beni müthiş derecede tedirgin kıldığının da farkındaydım.

Bazen onun ölmesini isterdim, öyle şaka yollu da değil ha! Ciddi ciddi ölmesini isterdim. Sonra savaşta babalarını kaybetmiş çocukların baba özlemiyle bakan bêkes gözlerini görünce kendimin bir aşağılık olduğunu düşünür, kendime kızar, gider ona doya doya sarılmak isterdim, ama yine de yapamazdım bunu. Bu baskıcı geleneklerle yoğrulmuş Ortadoğu toprakları mı babalarımıza sarılmayı engelliyordu? Yoksa bu cömert ama sömürülen yoksul topraklar yüzünden mi sarılamıyorduk babalarımıza ya da kalpsiz bir dünyayı babalarından devralan babalarımızın babalığı bilmemesinden miydi bütün bunlar?

İnsan doğup büyüdüğü topraklara benziyor en nihayetinde…

Kabuk Bağlamış Dağınık Yaraları Okşayan – Divane Bir Şin
Yazar: Kalender Durukan
Sayfa Sayısı: 232
Yayınevi: Aryen Yayınevi

Facebook Yorumları