Beklenti

Bilinir ki gemilere hep sabreden biri, sabrı taşdığında limanları yakar. Ama böylesi bir patlama, emek verilen şeyleri de silip süpürür. İnsanı yine benliğinden götürür. Liman yakanın ateşi sönmez zira. O ateş ki yine kendine zararın ötesine geçmez. Yolculuğun en zor tarafı da, beraber yürüdüklerini yol bitene kadar tanıyamayacak olmaktır. Bir çeşit kabulle başlamak gerek yolun her türlüsüne.

Evet, senin buluşturduğun dünyalar senden habersiz evrenlerini kuracak. Senin sakındığın birçok şeyi sende sakınmayacaklar. Sen belki biletlerini hep çok kişilik alacaksın ne var ki günün sonunda sana tek kişilik bilet aldırmayı öğretecekler. Yanacak senin dışında kalan tüm biletler, ne pahası ne anlamı söz konusu olacak. Tam da o an öfkeni can damarından yakala; onunla bakış, alman gereken dersleri aldığını söyle ve sal gitsin.

Beklenti, çok büyük yaralar açabilecek bir diken gibi; büyüsün de gül olsun diye çabalarken, her yerin kan içinde kalabilir. Sırf beklendiği için bile bir şeyler nankör olabilir. Cehenneme giden yol nasıl iyi niyet taşlarıyla örülüyse, fazla sevginin fazla saygının sonu da maraz çıkarır. Sonra sorarsın sürekli: Nerde kurban, kim bu katil? Öyleyse bekleme, tohumları ek ve uzaklaş; gül olur, diken kalır orası tohumun özüne kalmış.

En nihayetinde kendi özüne bakmalı, kendi özüne akmalı. Nehirlerden beslenecek durumdayken nehirleri besleyecek duruma gelme sürecinde, yolundaki silüetler sadece sana ayna olsun diye var. Biz ki önce aynalara kızmayı bırakıp kendi yansımamızı görmeliyiz. Biz ki yansımaları görmekle kalmayıp aynanın öteki tarafını idrak etmeliyiz. Yine biz ki idrakın evren ötesine geçmeliyiz.

İnsanı dipsiz bir uçurum gören erenler, kainatı sonsuz gören bilenlerle aynı yolun yolcusu; bir sonmuş, bir başmış. Çemberin içinde olmak ve dışında kalmak arasında pek bir fark yok, tüm çemberleri içine alan bir çember var. Varlığa sevinmek ya da yokluğa yerinmek manasız. Ne de olsa en başından hepimize söylenen bu; bir yokmuş, bir varmış…

 

Yunus Emre Işık

Facebook Yorumları