Yüz elli yıllık bir evin tuğlası gibi hissediyorum kendimi. Etrafımdaki her şey gelişip yenilenirken ve şehrimi zehirlerken ben olduğum yerdeyim yüz elli yıldır. Her gün her gece doldurulan denizi izliyorum. Denizin sesi hiç değişmiyor. Her dalgasında getirdiği tuzlar yıpratıyor beni ama yine de olduğum yerdeyim. Şehrin en kadim yerinde inançların insanları yıprattığı gibi beni yıpratan denizi tutkuyla izliyorum. Yüz elli yıldır ayakta durmasını sağladığım ev geleni geçeni hayran bırakıyor kendine, benim farkıma hiç bir zaman varmıyorlar. Bir buçuk asırdır onları izliyorum o kadar hızlı değişiyorlar ki hem de direnmelerine rağmen. Giyimleri kuşamları yedikleri içtikleri en önemlisi inançları. Bir gün evimin gölgesinde dinlenen iki gençten duymuştum inanç dogmadır değişmez demişlerdi. Bir bilselerdi dogmaların bile zamana yenik düştüğünü. Gülmüştüm onlara atalarının birbirini öldürdüğü inançlarını reddettikleri için. Üzülmüştüm atalarına torunları onları reddettiği için. Bir gün bir kızla bir oğlan üstüme adlarını kazıdı bir bıçakla Casinometropol aşklarını tarihe bırakmak istiyorlardı. O gün anladım insanların neden inanmayı sevdiklerini hepsi benim gibi olmak istiyordu kalıcı olmak. Kalıcı olmak istiyorlarsa benim gibi olmalılar ama soğuk bir taş öldüklerinde isimlerinin yazılı olduğu taşlar gibi. 

ERAY ANCER

Facebook Yorumları