Koray Sarıdoğan

Sevgili Koray merhaba. Öncelikle okurlarımıza biraz kendinden bahseder misin?

Merhaba Gökhan. Öğretmenlik yerine editörlüğü ve yazarlığı seçmiş mektepli bir edebiyatçıyım. Genel anlamıyla gizem kurmacaları yazıyorum, anavatanım roman. Ama arşiv ve araştırma adalarına da gidip geliyorum. Yazmadığım zamanlarda başkalarının yazdıklarını geliştirmeye, düzeltmeye çalışıyor ve bununla geçiniyorum. Alanya ve İstanbul arasında yaşıyorum, evliyim ve iki kedi babasıyım.

İlk iki kitabın Kadran Kadraj ve benim de büyük bir zevkle okuduğum Kaosun Kalbi hakkında konuşmadan olmaz, bizlere bu iki değerli çalışmamdan da bahseder misin?

Kadran Kadraj, gerçeklik ve zaman saplantısı üzerine kurulu ve ilk baştan hiç de öyle hedeflemediğim halde gerçeküstü öğelerle süslenip finale doğru iyice çığırından çıkan bir aşk hikâyesi. Postmodern bir Leylâ ile Mecnun hikâyesi desek yanlış olmaz diye düşünüyorum. İlk göz ağrım ve bir daha asla öylesini yazamayacağım lirizme sahip bir eser.

Kaosun Kalbi ise bir seri olması planlanan Mavi Ejder serisinin ilk kitabı, yerli bir süper kahraman hikâyesi. Yerelden çıkıp evrensele ulaşmayı amaçlayan ama bunu yaparken de başkaları gibi davranmamaya ve yersiz hamasete yer vermemeye çalışan bir hikâye. İlk kitapta zamanlar arası seyahat eden Nazi komplolarından, İstanbul’un yeraltı dehlizlerinden, gerçek bir karakter olan ve Hitler’i tarih sahnesine çıkaran Osmanlı vatandaşı Baron Sebottendorf’tan ilhamını aldı.

Bu iki değerli kitaptan sonra ciddi bir arşiv niteliği taşıyan Yeraltı Kütüphanesi yayımlandı ve müzikten fanzine şiirden edebiyata geniş kapsamlı bir eser ortaya koydun. Bu tarihî kitabı yazma fikri nasıl ortaya çıktı ve bu sorumluluğu taşımak güçtür, neler hissediyorsun?

Teşekkürler yorumların için Gökhan. Birkaç yazım hatasının sonraki baskılarda düzeltilmesi haricinde, yayımlanmadan öncesi kadar sorumluluk taşımıyorum çünkü kitap zaten bu sorumluluğun bir sonucuydu. Beni büyüten kültüre ve eserlere dair bir arşiv işi yapmak istiyordum. Bu bir Rock müzik kitabı olamazdı çünkü ben bir müzik yazarı değil, yazarlık ve editörlük yapan bir edebiyatçıydım. Herkes bildiğini yazmalı. Dolayısıyla iki bacağı birleştiren bir şey yapmak, 90’ların altkültürünü hemen öncesine ve bugüne bağlayan bir giriş çalışması yapmak istedim.

Giriş diyorum çünkü arşiv işi yapıyorsan eksiksiz yaptığını iddia edemezsin. Bu çalışmanın yapılması, özellikle de gerçekçi verilerle, mevzuyu politik altyapısından koparmadan yapılması gerekiyordu. 90’lar deyince hemen yaldızlı, janjanlı, renkli eğlencelik şeyler anlatan kitaplardan olmasını istemedim.

Bu bir giriş çalışması ve artık okurun, kitap raflarının. Tüm muhtemel eksiklere rağmen bu alanda bir çalışma yapacak herkesin karşısına çıkacak artık. Bundan mutluyum.

Koray Sarıdoğan

Yeraltı Kütüphanesi alanında usta beş isimle yapılan röportajları da içermekte, bu isimlere ulaşmak nasıl bir duyguydu ve neler hissettin bu isimlerle bir araya gelince?

Altay Öktem ve Şenol Erdoğan zaten tanışıklığım olan, uzun aralıklarla da olsa bir araya geldiğimiz isimlerdi. Tabii ki diğer isimlerle bir araya gelişimdeki heyecanın bu ikisinde olmadığını söyleyemem; onlarla fikir teatisinde bulunmak her zaman heyecanlı olmuştur.

Kitabın ilk halinde on beş civarı isim olacaktı ama sonradan bunun bir röportajlar derlemesi haline gelmemesi ve arşive yer kalması için bu beş isme indirdim. İndirirken de kitabın kapsamına giren dergi, fanzin, müzik, müzik yayıncılığı ve yayıncılık konularında en çok konuşabilecek isimleri seçtim. Onlar da hiç ikiletmediler, sağ olsunlar.

Ben akademik tavıra itibar eden biriyim, bu isimler olmasaydı da kitabın kalanı aynı olacaktı ama akademik etik, atıflarda bulunmayı, konuyu bir de kaynağından dinlemeyi gerektirir. En büyük sevincim, ne bu isimlerin söylediklerini eğip bükecek ne de kendi yazdıklarımı değiştirmemi gerektirecek bir süreç yaşamamış olmam. Hem bu işte onların adının olması hem de o dönemi yaşamama rağmen tespitlerimi onlarla doğrulamak beni iyi hissettirdi.

Okurlardan aldığın yorum ve eleştiriler ne yönde ?

Kimsenin yapmayı düşünmediği veya düşünse de harekete geçmediği bir alanda böyle bir işin üretilmesini taktir etmek yerine tek tük yazım hatalarına takılan veya “Aaabii daha çok metal olabilirdi, bence şu gruptan da bahsetmeliydin, anlıyor musun!” diyerek bunun bir müzik kitabı olmadığını anlamayan birkaç yorum haricinde gayet destekleyici, güç veren yorumlar aldım.

Bu muazzam kitap bir belgesel bir geriye dönüş niteliğinde, bunu izleyen bir kitap daha olacak mı?

Planlarım dahilinde yok açıkçası ama yaptığım şeylerin kaçı plan dahilindeydi ki…

Yeraltı Kütüphanesi’nin soundtracki olsaydı hangi şarkılar olurdu?

Var zaten. 🙂 Spotify’da kitabın adıyla arattığınızda hem benim hazırladığım uzun, hem de benim yorumlarımla Allianz Motto Müzik’in hazırladığı kısa listelere ulaşabilirsiniz.

Yeraltı Kütüphanesi zor bir dönemde çıktı fakat herkesi bu çağdan biraz uzaklaştırdı, senin hayatında yeri nerede durmakta?

Yapmış olmanın gururunu hep taşıyacağım. Dediğim gibi, bu benim için öncelikle içsel, manevi bir borcu ödeme yöntemiydi. Çağdan uzaklaşma özelinde konuşursam, o tür bir hissiyatım yok açıkçası. Ben zaten yapay güzelliklerin hatırlandığı nostaljiden kopmak, geçmişi özleyeceksek kötü yanlarını da hatırlamak güdüsüyle çıktım yola. Bir de, bazılarına çok yazar nazlanması gibi gelebilir ama, artık sadece yazma aşamasında heyecanlanıyorum. Bittiğinde dönüp kurcalamayı pek sevmiyorum.

Koray Sarıdoğan

Pandemi dönemi her sektörü etkiledi, imza günleri ve kitap fuarlarını da etkiledi.. Bu konuda düşüncelerin neler?

Üç kitap sığdırdığı yılı 2020’ye denk getirmiş bir yazar olarak bunu cevaplarsam burada oturur hep birlikte ağlarız Gökhan. 🙂

Koray Sarıdoğan benim için sürpriz demek… Biz daha Yeraltı Kütüphanesi’nin içindeyken bir anda Edgar Allan Poe üzerine bir kitap daha yazdın ve yayımlandı. Henüz okuyamadım ama heyecanla okuyacağımdan eminim. Poe sevgini herkes biliyor fakat bu tam anlamıyla sürpriz oldu. Bizlere yeni kitabın Gecenin Kıyısından Gelen Suratsız ve Yaşlı Kuzgun kitabından bahseder misin?

Kitap, Destek Yayınları’nın Biyografi serisinden çıktı. Yeraltı Kütüphanesi’nden sonra serinin editörü sevgili Özlem Esmergül, Bob Marley veya Kurt Cobain yazmak isteyip istemeyeceğimi sordu. İkisi için de Türkçede yazılmış hatta Türkçe yazılmış işler zaten olduğu için olmayan bir şey yapmak istedim. Tabii, müzik yazarlığına soyunmuş gibi görünmek de istemiyordum çünkü bambaşka bir alan. Poe’yla ilgili kitap çok ama hem hakkında öğrenilen güncel bilgilerin olduğu bir kaynak yoktu hem de Türkçede Poe gibi bir isme dair bir kitap yazılmamış olması bir ayıptı. Öyleyse neden o olmasın dedim.

Kitabı kurgularken Poe’yu sadece hayatıyla, sadece sanatıyla, sadece gizemleriyle değil hepsini bir araya getirecek, onu bir kurmaca karakteri gibi işleyecek bir iş ortaya koymak istedim.

Şimdiye dek gelen yorumlar da bunu başardığımı gösteriyor.

Koray Sarıdoğan

Seni ilk tanıdığım ve çok sevdiğim KalemKahveKlavye var bir de… Bu muhteşem sitenin hikâyesini bizlerle paylaşır mısın ve nasıl gidiyor her şey sitede?

KalemKahveKlavye yeni mezun işsiz bir gençken açtığım kişisel bir blogdan bugünkü haline evrildi. İnsanlara telif veya ücret ödemeden iş yaptırmayı sevmediğim için hiçbir zaman aklımdaki yere getiremedim. Süreç içerisinde buna rağmen bizim için üreten onlarca isme her zaman minnettarım.

Öte yandan 3K, 10 yıllık yolculuğunda hatırı sayılır bir yorum, eleştiri ve başvuru sitesi oldu. Bununla birlikte aslında benim en sağlam yatırımım da oldu. Bu sektörden ekmek yiyen bir editör, doğru kitabı doğru adreste yayımlama konusunda sorun yaşamayan bir yazar olduysam tüm bu kapıları bana 3K açmıştır.

Sevgili Koray bizlere bundan sonra ne gibi sürprizler hazırlıyorsun?

Valla sizlere ne hazırlıyorsam kendime de onları hazırlıyorum. 🙂 Bir tür geçiş dönemi yaşıyorum; ciddi bir yorgunluk var üzerimde ve bunu atmak için farklı bir şeyler yapmam gerekiyor.

Ama kesinleşen iki iş var; biri tamamen Türkçedeki yazarlık ve editörlük külliyatını zenginleştirecek, biri de edebiyat ile ezoterizmi buluşturacak bir iş. Detaylar şimdilik bu kadar olsun.

Seninle bu röportajı yapmak onur vericiydi gerçekten, son olarak Çerezzine okurlarına neler söylemek istersin?

Herkesi aynı soruyu sormaya çağırıyorum: Deprem vergileri nerede?

Facebook Yorumları