Ah oğul diyor belki de… Ben boşuna ağartmadım bu saçları, boşuna gelip yerleşmedi bu çizgiler alnıma… Boşuna gitmedi gözlerimin feri… Var hepsinin sebebi… Var da nasıl diyeyim sana… Nasıl denir bilmem… Nasıl dile getirilir vuslata erilmeyen sevda, nasıl tarif edilir hüzünler.. Diller lal olmaz mı acılar karşısında… Bir damla gözyaşı uzun uzun cümlelerin yerini tutmaz mı mesela? Mühürlü dudaklar açılmaz onlarla… Ah oğul der ardından ak saçlarıyla vefasız oğlunun yerine koyduğuna, şu bastonum, şu yarim dile gelse de benim yerime anlatsa sana yanımda olanları, olmayanları mesela… Benim yerime dese düşenin dostunun olup olmadığını… Onsuz elsiz, kolsuz, bacaksız kaldığımı dile getirse ardından… Ah oğul diyecek çok söz var da diyemez insan… Diyemez… Lal kesilir o anda…

Fotoğraf © Murat Günaydın

Facebook Yorumları