yaz gelmiş ….okullar kapanmış..üst mahallenin çoçukları sürüler halinde sahillere inmeye başlamıştı….çünkü sahillerde insanlar başkadır…yaşadığımız mahalleler gibi değil…çoğunluğumuzun babaları yakınlardaki fabrikalarda çalışan işçilerdi….evlerimizin yapımı başladığında hepimiz çok küçüktük..babalar çalıştı… ve yıllar geçtikçe evlere yeni odalar eklendi ..plan proje yapmadan kaç çoçuk varsa ona göre …..çoçuklar ve evler beraber büyüdü..evlerin sayısı çoğaldı ve birleşti ..koca mahalle oldu..bahçelerimize ektiğimiz ağaçlar büyüdü…meyve vermeye başladı..avcılar 1983….avcılar çoçuğu olmak garip bişeydir…. istanbul a yakın bir yerde ama hala köydesin….. .sabah ve akşam aksaray a giden magırus marka otobüsün dışında pek bi ulaşım yoktu……komşumuz erdoğan abinin arabası sarı ve siyah..birde belediye otobüsü günde 2 kere taksim ve aksaray a giden..76 t..ve 141 …sade ve izole hayatlarımızı yaşıyorduk….herkes herkesi tanırdı..dindar ve özünde iyi basit insanlardı ebeveynlerimiz…..ve biz…onların çoçukları.bizim köylü aksanımız yok .arada bir yerdeydiz…köklerimizin olduğu yer için fazla şehirli ….buradakiler için de fazla köylü…..çoçukluk biterken artık bu dünya yani mahalle bizi kesmez oldu….oysa…sahil ışıklıdır…..sahil de müzik vardır…..evler güzeldir…felan filan… ve yani aslında genel olarak hepsinden öte tek şey…..kızlar….sahilin kızları daha rahattır ….plajlarda olanları dikizlemek kadar güzel bişey bilmiyorum…..suçluluk duygusu ve yasakları beynimden silip sahilin büyülü dünyasına kapılmak…bikiniler mayolar…güzel kadınlar…..ergenlik çok berbat bişeydir..hormonlar adamın ağzına sıçar….. artık sorunun vardır…. çoçukluk bitmiştir…..yıl 83 ….gorbaçov ve berlin duvarı yıkılmış…..ve maykıl ceksın beat ıt ile yıkıyor ortalığı..yeniden yapılanma glastnos ve perestroika…sscp dağılıyor ve dünya değişiyor…biz ne yapıyoruz??.. aynalar..biryantin ve jöle..berberler..saçımız..ve o yıllar moda olmaya başlayan yıkama kot pantolon ve spor ayakkabılar….hep bunlar kızlar için……onların olduğu yerlerde takılır… .havalı havalı yürür .dikkat çekmeye çalışırdık..o yıllar kızlarla iletişim kurmanın marsa gitmekten zor olduğu bir yerdi avcılar….ağır baskı, küçük yerlerin , şanssız çoçuklarıydık.. ve bu yüzden çok yalancıydık hepimiz.. birbirimize yaşamadığımız kız maceralarımızı anlatırdık..oysa zavallıydık..yaşımız nerdeyse 14 15 16 olmuş ve hala bir kızla öpüşememiş hatta elele bile tutuşamamıştık.. …sıfır..ama umutluyduk..tom cruıse saçlar..top gun yılları..filimlerde ne kadar kolaydı bu işler..amerika ne kadar güzeldi..hatta sahilden bile güzel….haziran 23 ..işte o gün..benim için bir milat….o gün her zamanki gibi iskeleye gelmiş etrafı kesiyordum..yalnızdım..kimse gelmemişti mahalleden..iş çıkışı sıcak hava beni sürükleyip buraya getirmişti..kamp gibi bir yerin iskelesine yakındım..buraya yüzerek gelmiştim..çünkü kapıdan girecek param yoktu..etrafta çok güzel ve farklı kızlar vardı..alamanya dan kesin dönüş yapan ailelerin çoçuklarıydı çoğu.babalarının arabaları kartal ve doğan ve renault değildi..üsterinde bagaj takılı ford taunus veya mersedes vs vs..alamancılar ve onların kızları.. …çok tatlıydılar..tenleri bizim gibi kavruk değildi bi kere..iyi beslendiklerinden mi bilmem ama iri yapılıydılar…..onların ve erkek arkadaşlarının denizde şakalaşmalarını seyrederdim…orda olmak isterdim.. sonuçsuz kesişmeler veya denemeler …fark edilme isteği..oradalardı ama cesaretim yoktu.. tanışmak için….özellkle de kıvırcık küt sarı saçlı olan tatlı surat……onca bakışma.. .onca vazgeçilmiş tanışma konuşması denemesi…iskeleye çıkıp atlamaya karar verdim..iskele tahtadan ve oldukça geniş ….oldukça yüksek….uç tarafı oldukça derindi..ve ben atlayış konusunda hakikaten rakip tanımazdım……uzunca bi süre kollarımı gerdim bi yandan etrafı inceledim… evet bana bakıyorlardı..o an gelmişti..iskelenin ucunda ayakta duran kızların arasından atlayacaktım..sarı küt saçlının tam önünden….o da bana sonra ne kadar güzel atladın yada adın ne senin?  diyecekti.. ve hayran olacaktı.. berbat plan …evet..o gün bile bunu biliyordum..ama en kötü fikir bile bazen mantıklı gelebiliyor eğer çaresizsen… sonra atlayışa geçtim…..hızlıca koşarak iskeleyi katedip ,ayaklarımı iskelenin tabanına vurup birden ellerimi kaldırdım…çok sert ve kararlı… sol elim yumuşak bir şeye çarptı…havalandım…uzaya fırlatılmış bir füze gibi iskeleden ayrıldım…yükseldim….en yukarı doğru kendimi çektiğimde aklıma dokunduğum şey geldi…..neydi o yumuşaklık ?yükselmenin bittiği ve düşüşe başlayıp suya daldığım an cevap kafama birden dank etti …..meme……….hayır olamaz..meme….yani göbektir..olamaz… o kadar…..of hayır…. meme…….kesindi ….suyun içindeyim .. yüzbinlerce yıl kalırdım suyun içinde nefesim yetse ..ne olacaktı şimdi..panik bir ergen geleneğidir……ama suyun içinden çıkmam ve iskeleye çıkıp terlik ve yanımda getirdiğim maskemi almam gerekiyordu… çıkmam gerekiyor o lanet iskeleye..çaresizce nefesim bitene kadar suda durdum ve beni göremeyecekleri kadar iskele ayağına yakın merdivene gittim dipten..iskele merdivenlerinden ağır ağır çıkarken kimsenin orda olmamasını diledim ..merdiven trabzanlarını tutarak çıkıyorum. … artık o an geldi….kafamı kaldırdım küt sarı saçlı kızın anlamsız bakışları karşıladı beni.ve yanında şakalaşan arkadaşları….gözleri…..alaycı mı..?kızgın mı.???.anlamadım..özür dilemek ?? ama gücüm yok buna..bi an …çok kısa bi an..o bakış….sadece iki saniye.kaçırdı sonra…oralı bile olmamıştı …çok sonradan okuyacağım özdemir asaf şiiri gibi..ölüm gibi bir şey olmuş ama kimse ölmemişti..tabi sadece benim için…maskemi kafama ve terliğimi elime aldım…az önce havalı ve korkusuz yaptığım atlayıştan sonra…usulca ve çivileme atladım…..suyun içinde giderken bir daha buraya gelmeyeceğim türünden tutamayağım sözler veriyordum kendime..ama bi yandan da bütün olanların utancının gerisinde mutluydum…o biliyordu… biliyordum..haziran 1983 akşam üstü …sahil..ve küt saçlı kız ve dokunduğum ilk yabancı meme.

 

 

 

Facebook Yorumları