Leyla’yı Ararken

Seydo Turğut’un beşinci kitabı Leyla’yı Ararken, geçtiğimiz günlerde Klaros Yayınları etiketiyle yayımlandı. “Düşünsel, felsefî, siyasî, ideolojik veya mistik; her kalbin Leyla’sı vardır; açığa çıkarabilene…” cümlesiyle başlayan kitapta yazarın “gönlündeki”, “düşündeki” Leyla’sıyla tanışma fırsatı yakalıyoruz. Leyla’ya biriktirilmiş mektupları, şiirleri, iç dökümleri bir araya getiren Turğut’la kitabı ve yazın planları hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik.

Leyla’yı Ararken adlı kitabınızı okuyanlar, kitabın oluşum sürecinin gayet uzun bir süreç olduğunu fark edecektir. Bu süreci sizden de duymak isterim. Leyla’yı Ararken, nasıl ortaya çıktı? Bize biraz bahsedebilir misiniz?

Öncelikle ilginizden dolayı teşekkür ederim. Aslında yazım süreci çok da uzun bir zaman almadı. Ama söz konusu “Leyla” ise kitapta da belirttiğim gibi “ta Bigbang’den önce arıyordum onu”.

Bu bakımdan Leyla’yı Ararken, kalbimize yaptığımız yolculuk sonucu ortaya çıkmıştır. Burada insanın ruh hâlini, zihinsel yapısını, çelişkilerini, kendine dahi itiraf edemediği kaotik iç dünyasını ele alıyoruz. Kısacası yaşama dair her şey…

Ve somut bir Leyla’ya yazılmış-yazılmamış mektuplar…

Kitapta mektuptan denemeye, anlatıdan şiire birden çok türün bir araya geldiğini görüyoruz. Bu türlerin tek bir kitapta toplanmasının sebebi nedir? Ya da Leyla’yı Ararken’i hangi tür içerisinde değerlendirmeliyiz?

Ben özgün bir tarz yakaladığımı düşünüyorum. En azından öyle bir tarz yakalamaya çalıştım. Çok da bir kalıba koymaya gerek yok. “Ben şiir yazacağım, ben deneme yazacağım, roman yazacağım vs.” gibi bir iddiam yoktu zaten. Bu yüzden bütün türler içerisinde değerlendirebiliriz ya da çok daha farklı bir tarz ile isimlendirebiliriz.

Kitabın adından anlaşılacağı üzere sayfalarda bolca Leyla ile Mecnun’a telmih var. Bunun yanında Marks’tan Spartaküs’e, Che Guevara’dan Troçki ve Lenin’e bir sürü isimle karşılaşıyoruz. “Aşk”ı arayan metinlerin içinde böyle isimler görmek şaşırtıcı bir durum. Buradan hareketle sizce nedir aşk? Seydo Turğut’un Leyla’sı aslında kimdir?

Leyla… Tarifi çok zor bir duygu hâli, ruh hâli, akıl ve aşk arasında çatışma…

Her kalbin Leyla’sı vardır, diyoruz. Aslında biraz Mevlana ile Şems’i, tabii ki Leyla ile Mecnun’u, Che Guevara’nın Latin Amerika’daki aşk ile verdiği mücadelesini, Frantz Fanon’un sömürgeciliğe, dediğiniz gibi Spartaküs’ün köleliğe başkaldırılarını… Selman-ı Farısi’nin Arap çöllerindeki hakikat arayışını, mitolojide Prometheus’un iradesini ve elbette genç bir âşığın tutkusundan ve rasyonel akıldan romantik devrimciliğe uzanan bazen çelişkili bazen netliğini aktarıyor Leyla’yı aramak. “Leyla’yı Ararken” bir yaşamın bütünselliğidir ve tabii ki kaostur. Entelektüel gevezeliğe karşı duruştur. Bir insanda peygamber bile olsa insani bütün özeliklerin bulunduğunu göstermektir. Yaşama dair her şey bu yolda gizlidir. Bu bakımdan aşk ve Leyla birbirinden kopuk veya bağımsız iki ayrı şey değildir. Leyla aşkın ta kendisidir. Bunu kimde, neyde ve nasıl yaşamsallaştıracağınız size kalmıştır. Leyla, tarif zorluğu yaşamaktır. Bu bakımdan Leyla hakikattir, Leyla aşktır ve son tahlilde Leyla bir “şey”dir.

Önceki kitaplarınızdan yola çıkarak birçok türle içli dışlı olduğunuz görülüyor. Bu da edebî bir derdinizin, amacınızın olduğunu ortaya koyuyor. Klasik sorumu yönelteyim: Günümüzde edebiyat ortamını (okur, yazar, yayın sorunu, dağıtım sorunu, ödül sistemi vb.) nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gerçekçi olmak gerekirse “sanat benim içindir” diyorum.  Bu eğilimi benimseyenleri salt ego tatmini olarak değerlendirmemek gerekir. Çünkü sonuçta sanat yaparak mutlu olmaksa mesele -ki herkes yaptığı işte başarılı da olmak ister- herkes sanat benim içindir diyebilme cesaretini gösterebilmelidir. Ayrıca mutluluğun formülünü ise kendi hakikatinin farkında olmak diye açıklıyorum.

Yayınevleri ile ilgili olarak bu işleri kâr odaklı bir sektöre, piyasaya dönüştürmeye karşın ahlaki ölçülerini koruyan yayınevlerini selamlıyorum.

Ayrıca yine “şiir’in modası geçti” algısını yıkmaya çalışan şair, yazar ve edebiyatçılara da derin bir saygı duyuyorum. Bunun yaşatılması için çabalar daha da yükseltilmelidir.

Son olarak, Seydo Turğut’un bundan sonra görebileceğimiz, okuyabileceğimiz çalışmaları var mıdır? Varsa bunlar nelerdir?

Elbette çalışmalarımız var. Taslaklar ve dosyalar var. Biraz süreç işi tabii. Ama gerek şiir gerek makale gerek denemeler üzerine birikimlerim var. Zamanı gelince kitaplaştıracağım.

Hakan Unutmaz

Facebook Yorumları