Selam Kublai, öncelikle ard arda yaptığın muazzam çalışmalardan dolayı tebrik etmek isterim, okurlarımıza biraz bu çalışmalardan bahseder misin?

Teşekkür ederim, kendimi ifade etmek adına bu fırsatı tanıdığınızdan ötürü teşekkürlerimi sunarım.20 yıldır müzik piyasasındayım, yapmadığım iş girmediğim ortam kalmadı, iş böyle olunca müzik ile ilgili işlerden kopmak pek mümkün olmadı.Şimdiden konuşacak olursak,Kendime ait bağımsız butik bir dijital dağıtım servisi kurdum bu bünyede prodüktörlük yapmaktayım,”Rec-Cat Records” isminde,bununla ilgili konuşacağız.Onun haricinde “Mood live” ve “Pit Pro” ile çalışmaktayım konserlerde teknik destek ve organizasyon üzerine.Dolayısıyla müziğin tam kalbindeyim diyebilirim.Müzikal olarak ise halen çalışmakta olduğum Türkiyenin tek senfonik/progresif metal grubu olan Orpharion ile yoluma devam ediyorum.Başka projelerim de var tabi onlara da değineceğiz bu röportajda.

Solo kariyerinin yanında Alfeka ve Orpharion grupları ile de muazzam çalışmalara imza attın,  bizlere bu çalışmalarından da bahseder misin ve şu sıra özellikle Orpharion ile yeni bir çalışma var mı?

Önce Alfeka dan başlayalım, Alfeka ile bir araya gelmem benim Objektif ile çalıştığım dönemlerde başladı.Soul Sacrifice grubundan tanıdığımız abimiz Maksim’in bana ulaşmasıyla başladı, Türkçe sözlü bayan vokalli melodik metal projesi üzerinde çalıştığını söyledi,bende grubunu ve kendisini sevdiğim için tabi ki kabul ettim.Ardından çalışmaya başladık parçaları yazdık, Maksim’in yazdığı bitmiş parçaları aranje edip hepsini kaydettik.Metastaz adında bir albüm yayınladık.Albümün mix,mastering işlerini ben yaptım,Maksim ile beraber kaydettik,gitar ve bass gitarları ise ben çaldım.Daha sonra bir ekip kurup bir kaç tanıtım konseri verdik.Grup yeterince ilgi göremeyince devam etmeye gerek duymadık.Ama güzel anılarla dolu bir albüm oldu.dileyenler Spotify ve Youtube’dan dinleyebilir.

Orpharion hakkında konuşacak olursak,benim asıl en büyük projem buydu.Temelleri 2006 yılında kadar uzanıyor ama ilk elle tutulur halde 2012 yılında bir dönem aktif oldu.Daha sonra 2016 da tamamen aktif hale geçirdim projeyi.2016 da “Revival” isimli bir başlangıç parçası yayınladık,tekli diyebiliriz, uzun yıllardır üzerinde çalıştığımız materyallerin albüme dönüşmesi yolunda şu an sona yaklaşmış durumdayız.Çok sık dokuyoruz albümü çok ayrıntılı ve detaylı çalışıyoruz.Bu yaz albümden bir parça yayınlayacağız single olarak.Eğer herşey yolunda giderse 2020 yılında ilk albümü piyasaya süreceğiz,ardından yurtiçi ve yurtdışı konserlerde dinleyicilerle buluşmayı planlıyoruz.

Kublai Kapsalis aslında Heavy Metal’in birçok evresinde bulunmuş bir müzisyen, Aggregate Pain ile Blackened Death Metal’in, Objektif ile Hard Rock/Heavy Metal’in,  Orpharion ile Senfonik Metal’in solo kariyerinde ise daha Progresif Metal çalışmalarına imza attın, tüm bu oluşumlarla yaptığın çalışmaları nasıl değerlendiriyorsun ?

Aggregate Pain benim için güzel bir dönemdi,2008-2011 arasında güzel hareketli dönemde insanlarla buluşma fırsatı bulmuştuk.AP ile yurtdışında bir albüm yayınladık 2010 yılında.Daha sonra grup arkadaşlarım tarafından ihanete uğrayınca grutan soğudum ve dağıttım.Şu an tekrar bazı materyaller üzerinde çalışıp yeni bir albüm yapma aşamasındayım.Hatta 10 parça şu an hazır bekliyor diyebilirim.Bu albümü de mümkün olduğu bir zamanda insanlarla buluşturacağım.

Objektif ile tanışmam hepimizin tanıdığı güzel insan Vecdi Yücalan sayesinde oldu.Küçüklükten beri dinlediğim bir grupta çalma fırsatı bulmak benim için çok güzel bir deneyimdi.

Özellikle 2000 künye albümü dönemine göre baya sert olduğu için favorimdi. Vecdi Yücalan beni projeye dahil etmek istediğini paylaştı ve ben de tabi ki yine kabul ettim.Bu sayede beraber çalışma imkanım oldu.

Beraber bir çok konserde ve stüdyo çalışmalarında birlikteydik.Ancak kendi projelerime vakit ayırmam gerektiğini düşünüp müsade istedim.Orpharion bunlardan biriydi, daha evvel bahsettiğim aşamaları hızlandırıp ve daha başka işlere de başlamama sebep oldu.

Solo albüm yapma fikrim hep vardı ve bu da gerçeğe dönüşmek üzere.Biraz endüstriyel,progresif,biraz post-metal temalı ancak yeterince sert modern metal albümüne imza atacağım.Bunlara da önümüzdeki dönemlerde ulaşabileceksiniz.Bu projeye bağlı olarak bir single yayınlamıştım “terra Insidious” isminde,oldukça kaotik,karanlık ve distopik bir temaya sahip, bu havayı bütün albüme aktarmayı planlıyorum.Bu tema hakkında albümden sonra tekrar konuşabiliriz.

Farklı müzisyenler ile de çalışıyorsun, hatta bunlardan biride benim , buradan da belirtelim yakında seninle çok farklı ve dehşet bir çalışmaya imza atacağız, peki bu isimlerle çalışmak nasıl bir duygu ve şu ana kadar kimler ile çalıştın ve önümüzdeki günlerde  yine böyle sürpriz çalışmalar var mı?

Yaptığımız çalışmayı insanlarla paylaşmak için sabırsızlanıyorum.Senin de aralarında bulunduğun güzel insanlarla çalışma fırsatım oluyor zaman zaman.Bunu bilerek ve isteyerek yapıyorum zira tek bir kişiyle bir ömür geçmez gibi bir durum var, farklı müzisyenlerle farklı çalışmalar üretip bunu paylaşmak hem güzel bir anı hem de iyi bir arkadaşlık bırakıyor gerisinde.

Solo çalışmalarımda Kanada’da ikamet eden “Senocular” adında bir djent grubundan vokal dostumla albümü tamamlayacağız.Kendisi çok iyi bir insan olmasının yanı sıra işinde de oldukça başarılıdır.Daha evvel bahsettğim “Terra ınsidious” isimli teklimde kendisini duyabilirsiniz.Bunların yanısıra cover yapmayı ve çalmayı seven birisiyim, bu bağlamda yine bu tarz işler yapıyorum bunları da mümkün olduğunca başka müzisyenlerle paylaşıyorum,Hollanda dan daha önce Epica ile çalışmış Ruurud Woltring,çok sevdiğim güzel vokal arkadaşım Viktorie Surmova, gibi isimlerle çalıştım.Bu çalışmalarım devam edecek tabi ki hem cover hem beste manasında yine baya bir materyal sunacağım dinleyicilere.Takip etmelerinde fayda var.

En sevilen Gitaristlerdensin, bu enstrümanla nasıl tanıştın ve bu enstrümanı çalmaya ne zaman ve nasıl karar verdin?

Sevildğimi duymak onur verici.Aslında müzisyenden öte olarak insanlık,karakter bazında sevilmek benim için daha kıymetli.Zira çok iyi müzisyen olup karakteri beş para etmez biri olmak bence çok değersiz birşey.

Gelelim enstrümana, benim çocukluğum ailemle pikap başında ,konserlerde,tünelde müzik dükkanlarında geçti,ailemde müzisyen ve müzikle arası iyi olan çok birey var halen neredeyse bütün ailem bir şekilde müzikle iç içe.Ben çocukken Black Sabbath plakları başında büyüdüm, evde bu plaklarım halen durmakta.Entsrümanla şöyle tanıştım,benim kuzenim almanyada sevilen bir müzisyendir,avrupadaki en büyük AC/DC tribute grubunda çaldı bir dönem hatta çocukluk arkadaşlarıydı.o gelirdi bize yanında plaklakla kasetlerle.Abim babam sürekli müzik dinlerlerdi plaktan kasetten o zamanlar PC yok tabi,sürekli Akmardan kasetler gelir onları dinlerdik, daha sonra babam abim karşılıklı gitar çalarlardı onları izlerdim bende keyifle.Daha sonra o zamanlar Beta Max kasetler vardı videolarda,babamın almanyadayken TV den çektiği konser görüntüleri olurdu,orada Ritchie Blackmore u gördüm Deep Purple ile çaldığı dönemlerden, bir konserde gitarı amfiyi yakıyordu sahneyi ateşe vermişti, çok cool olduğunu düşünüp, hmm bunu yapmalıyım diye şu gitarı bi verin bakim bana edasıyla çalmaya başladım.Bu komik tarafı tabi ki de.Tabi gerçek hayatta böyle birşeyin olmayacağını öğrendim normal olarak.Daha sonra Stratovarius ilk kez dinlemiştim 97-98 sanırım Visions albümü, o zamanakadar öyle birşey dinlememiştim gitar bazında tamamen beni içine çekti, ve çok büyük bir fanı oldum grubun ve Timo Tolkki’nin.Kendimi o hedefte geliştirmeye başladım, kopyası olmak değil ama kendi anlatım tarzımı bulup geliştirmek adına etkilendiğim birinci isimdir.Ama tabi ki amacım müzik üretip bunları insanlarla paylaşmak.Müziğe başlamamın başka nedenlerinden biri de o dönemler TV de rock müzik baya popülerdi yarışmalar konserler yayınlanırdı,Keşke bende katılabilsem onlardan biri olabilsem diye düşünüyordum.Özet olarak,müzikle iç içe yetişmemden dolayı buna uzak kalamazdım.Bir şekilde yine içinde olacaktım ama ben müzisyen olarak olmayı tercih ettim.En etkili anlatım biçimi olarak da gitarı tercih ettim.Çünkü benim düşündüklerimi en iyi bu aletle ifade edebilirdim.Umarım bir nebze başarabilmişimdir.

Peki Kublai Kapsalis kimlerden etkilenmiştir?

Timo Tolkki(Stratovarius),John Petrucci(Dream Theater),Ritche Blackmore(DP,Rainbow),Tomi Iommi(Black Sabbath)Vito Bratta(While Lion),Van Halen,Jeff Loomis(Nevermore,Arch Enemy), Jani Liimatainen(sonata Arctica,Dark Element),Alexi Laiho(COB),Tosin abasi(Animals As Leaders)ıron Maiden,Björn Gelotte(In Flames),james Murphy(Testament),Dino Cazares(Divine Heresy,Fear Factory),Emppu Vuorinen(Nightwish),Tom Englund,Henrik Denhage (Evergrey),Amaranthe,Fredrik Thordendal, Mårten Hagström (Meshuggah) Mick Box(Uriah Heep) şu an aklıma gelenler.

Ülkemizde en beğendiğin grup ve müzisyenler, özellikle gitaristler kimler ?

Saints’n Sinners’ı beğeniyorum,Objektifin müziğini seviyorum,Sülfür Ensemble’ın müziği de ilginç geliyor bana,Gitaristler için ise Emre Yalçıntaş baya dönemin ötesinde gitaristlerden.Kendisini de şahsen tanırım bir dönem çalışma fırsatım olmuştu

Müzik yaparken en çok nelerden ilham alıyorsun?

Müziği bir anlatım biçimi olarak kullanıyorum, rastgele kompozisyon yapmak yerine belli bir hikaye ve tema üzerinden gidiyorum.Tema olarak daha çok reel olayları ele alıyorum,mesela aslında insanların kendi sonlarını kendilerinin hazırlamaları,bu içinde bulunduğumuz coğrafyanın zorlukları,kimi zaman ülkedeki sıkıntılar, ama daha çok global ölçekli sorunları ele alıyorum.Bunların içinde politik sıkıntılar,din sömürüleri,dünyanın kaynaklarının yağmalanması,doğa ve canlıların katliamı gibi reel ve içinde yaşadığımız yer kürenin gerçek sorunlarını kendi anlatım tarzımla anlatmaya çalışıyorum.

Çok iyi bir müzisyen olmanın yanısıra, bir de müzik piyasasını destekleyen Rec –Cat Records isimli bir firman var, bizlere Rec Cat ile bugüne dek yaptıklarından ve kurmaya nasıl karar verdiğinden ve bundan sonra gelecek projelerden bahseder misin?

Rec-Cat Records fikri şuradan geldi,beni tanıyanlar bilir,gezegendeki her canlıyı severim ancak kedilere karşı aşırı bir sempatim ve zaafım vardır, bu da bana ailemden geçen karakteristik bir özellik.Kedileri ve müziği çok sevdiğim için ikisini aynı yerde kullanmaya karar verdim.Mixer başında kayıt işiyle uğraşan bir kediden yola çıktm,”Recording Cat” olarak fikir ürettim sonra bunu kısaltarak   içine dijital dağıtımı da dahile ederek “Rec-Cat Records” ortaya çıktı.Ayrıca buradan elde ettiğim gelirlerin bir bölümünü de zor durumdaki kediler, köpeklere bağışlamak istedim.Ayrıca hem de butik bağımsız bir label kurmuş oldum.Ayrıca bu firmanın maskotu ve logosu da kedi olsun istedim.Bu label bünyesinde,Mic,mastering,dijital dağıtım servisleri sunmaktayım.Müzisyen dostlarım da ihtiyaçlarını Rec-Cat Records a ulaşarak belirtebilirler.Çok yeni olduğu için geniş kitleye erişmek zor şu dönem ama biraz zaman sonra adımdan söz ettireceğime inanıyorum. “Rec-Cat Records” ve “Pit Pro” olarak beraber çalışıyoruz ve konserlerde teknik destek de sunuyorum.Bazı fişlerde logoyu görmek mümkün. 

“Rec-Cat Records” adı altında çıkan  “Taşmektep” grubunun mix,mastering ve dijital dağıtım işlerini de yaptım.

“Rec-Cat Records” olarak şu ana dek aralarında “SİS” ve “Taşmektep”in de olduğu 6 sanatçının yayım işlerini yaptım.Bu sayı tanındıkça daha da artacaktır.Yeni çıkacak olan Orpharion grubundan tanıdığımız vokal arkadaşımız Ebrunun Imtholiel isimli solo projesinin de işlerini yine bu etiketle yapacağım.Gelecekte de zamanla sanatçı kataloğumuz kalabalıklaşacaktır diye umut ediyorum.

Sorularımızı yanıtladığın için sana sonsuz teşekkür ediyor ve başarılarının devamını diliyoruz. Son olarak bu satırları okuyan dostlarımıza neler söylemek istersin?

Bu güzel röportaj için ben de Çerezzine ailesine teşekkürlerimi sunuyorum.Okuyanların da gözlerine sağlık, kendimi tanıtmamda biraz başarılı olduysam ne mutlu bana ,umarım ben ve benim gibi müzisyen arkadaşlarıma desteklerini esirgemezler.Okurlardan ricam, mümkün oldğunca konserlere katılım göstersinler.Zira bu iş onlarsız olmaz,çalan kadar dinleyici de şart bizler dinleyicilerle paylaşıyoruz müziklerimizi.Bu konuda daha hassas davranmalarını rica ediyorum.

 

 

Facebook Yorumları