PİR SULTAN ABDAL’DA LİRİZM

Pir Sultan Abdal’ın doğum ve ölüm tarihleri bilinmemekle birlikte 16. yy’da yaşadığı kabul edilmektedir. Asıl adı Haydar’dır. Sivas ili Yıldızeli ilçesine bağlı Banaz köyünde doğmuştur. Çocukluk dönemini bu köyde geçirdikten sonra bir müddet Bektaşî dergâhında eğitim görmüş ve dergâhtaki eğitimden sonra şeyh vekili olarak Sivas’a dönmüş ve vekil makamına oturmuştur. Bu sırada dergâhın insanlarla dolup taşmasının tehdit olarak görülmesi sonucu Sivas Valisi Hızır Paşa tarafından önce zindana attırılmış daha sonra da îdam ettirilmiştir.

Tüm bu bilgiler, Pir Sultan Abdal hakkında aydınlatıcı olsalar da Pir Sultan Abdal’ın hayatı, ya diğer Pir Sultanların hayatıyla karışması sonucu ya da sözlü aktarım sebebiyle birbiriyle zıt bilgiler içermektedir. Örneğin Pir Sultan Abdal, çoğu yazarda Sivas’ın Banaz köyüne bağlı sayılmakta iken şiirlerinden elde edilen bazı bilgilerde Horasan ve Yemen ile bağlantısı olduğu görülmektedir.

Pir Sultan Abdal kendisini günümüzde nefesleri ve hicivleriyle sık sık hatırlatmaktadır. Ben ise bu yazımda, Pir Sultan Abdal’ın nefesleri ve hicivlerinden ziyade unutulmamasını arzu ettiğim lirik şiirlerine ve bu şiirlerin zenginliğini anlamak için simgelere ve birkaç söz sanatına değineceğim.

Nasıl Yar Diyeyim

Nasıl yar diyeyim ben böyle yare
Mecnun edip çöle saldıktan sonra
Alemin bağında bülbüller öter
Nidem benim gülüm solduktan sonra

Coşkun sular gibi çağlamayan yar
Gönlünü gönlüme bağlamayan yar
Benim şu halime ağlamayan yar
Daha ağlamasın öldükten sonra

PIR SULTAN ABDAL\’ım sürem bu yolu
İnsanın kamili olmuşam kulu
İster yağmur yağsın isterse dolu
Nidem ben ummana daldıktan sonra

Bülbül ve gül simgesi: Doğu edebiyatlarında önemli bir yeri olan bülbül güllerin açtığı günlerde daha canlı öttüğünden gül ile arasında muhayyel bir aşk ilişkisinin var olduğu kabul edilmiş, bülbül âşığa, gül de mâşuk veya mâşukaya benzetilmiştir. Şairler yüzyıllar boyunca bülbülle gül arasında tahayyül ettikleri bu aşkı şiirleri için tükenmez bir kaynak olarak görmüşlerdir.

“Coşkun sular gibi çağlamayan yar” dizesinde şair, sevgiliyi coşkun suya benzeterek teşbih sanatını uygulamıştır.

Beni Görüp Yönün Öte Döndürme

Beni görüp yönün öte döndürme
Yine gitmez meylim sendedir sende
Yıkıp hilâl kaşlarını yere indirme
Günah sende değil bendedir bende

Şeker vardır dudağında dilinde
Arzumanım kaldı gonca gülünde
Sen bir padişâhsın hükmün elinde
Senin ile dâvam sendedir sende

Sensiz çıkıp yaylaları yaylamam
Engeller içinde sırrın söylemem
Çok günah işledim inkâr eylemem
İk’ellerim kızıl kandadır kanda

Nice beyler ile gezdim yoruldum
Kan bulanık aktım duruldum
Sencileyin çok güzele sarıldım
Dahi sevgin candadır canda

Pîr Sultan Abdal’ım böyle deyiptir
Âşıklar güzeli sevegeliptir
Bir güzel sevmeyle kanlı m’oluptur
Kellem terkidedir yandadır yanda

Hilal kaş: Şair burada hilal kaşı teşbih olarak kullanmıştır.

 Ağlama Gözlerim Mevla Kerim’dir

Gurbet elde bir hal geldi başıma,
Ağlama gözlerim Mevla Kerim’dir
Derman arar iken derde düş oldum
Ağlama gözlerim Mevla Kerim’dir.

Hüma kuşu yere düştü ölmedi,
Dünya Sultan Süleyman’a kalmadı
Dedim yare gidem nasip olmadı
Ağlama gözlerim Mevla Kerim’dir.

Kağıda yazarlar ufak yazılar,
Anasız olur mu körpe kuzular
Derdi yüreğinde olan sızılar
Ağlama gözlerim Mevla Kerim’dir.

Abdal Pir Sultan’ım böyle buyurdu,
Ayrılık donların biçti geydirdi
Ben yarılmaz idim felek ayırdı
Ağlama gözlerim Mevla Kerim’dir.

Hüma kuşu simgesi: İslâmiyet öncesi Türk inançları içinde de yer alan hayat ağacı ile hayat suyu yanında üçüncü önemli motiftir.

“Ayrılık” kelimesine insani özellikler yüklendiği için  teşhis (kişileştirme) sanatı hakimdir.

KAYNAKÇA

  1. *Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe Ve Din Bilimleri Anabilim Dalı, Pir Sultan Abdal Ve Âşık Veysel’de Varoluşçu Temalar Yüksek Lisans Tezi ,Orhan Yavuz,2000.
  2. https://islamansiklopedisi.org.tr/
Facebook Yorumları