Çerezzine olarak alışıldık röportajların ötesine geçme hedefiyle geliştirdiğimiz “Tuhaf Sorular Serisi”nin yazarlara ayrılan köşesinde ikinci konuğumuz İlhami Sidar oldu! Kendisine ve kitaplarına dair ek bilgileri röportajtan hemen sonra okuyabilirsiniz. Keyifle okumanızı diliyor ve sizi röportajımızla baş başa bırakıyoruz!

Merhaba İlhami Bey,

Okurların en sevdiği ve sizin en sevdiğiniz kitabınız hangisidir? Eğer ikisi farklıysa olası bir aksilikte kayıtlarının ve kopyalarının silinmesini engelleyebileceğiniz o tek kitabınız hangisi olurdu?

Okurlarımın en sevdiği kitap ilk romanım “Bir Cudi Söylencesi”, benim en sevdiğim kitabımsa “Gitmediğim Bir Yerde”. Tabii ki böyle bir aksilik istemem. Eğer silinme olayı kaçınılmazsa “Gitmediğim Bir Yerde”yi tercih ederdim.

Sağ çıkardığınız bu tek kitabı özel kılan sebepler nelerdir? Bu sebepler okurları da tatmin edebilir miydi ve edip etmemesini ne kadar umursardınız?

Bu kitabı özel kılan onu kendim için yazmış olmam. Aynı zamanda “Proust” başta olmak üzere bende özel yeri olan bütün sanatçılardan süzülmüş birikimimi bu kitaba yansıttığım için bu kitabı tercih ederdim.

Bu kitabın baş karakteriyle aynı odada kalsanız muhabbetiniz sarar mıydı, birbirinizden ne kadar sürede sıkılırdınız, neden?

Flaubert’in “Madam Bovary benim” dediği gibi bu yapıtın karakteri “Senar Sipahi benim.” (gülümsüyor) Kendimle sohbeti de çok severim, dolayısıyla bu romanın kahramanıyla sohbet beni sarardı ama odada başkası olsa sıkılırdı muhtemelen (gülüyor), ben kendimi biraz sıkıcı bulurum da…

Bu kitabın içine ekstra bir karakter olarak dahil olsaydınız nasıl bir işleviniz olurdu ve hikayeye ne kadar katkı sağlardınız?

Kitabın içindeyim zaten, Senar Sipahi’nin gölgesiyim, ekstra katkı sağladığımı söyleyebilir miyim bilemem.

Baş karakter sizin hayatınızı yaşasaydı şimdiye kadarki hayat seçimlerinizi göz önüne alırsak hayatınızın bu noktasında sizinle aynı yerde olur muydu, olmazsa hangi pozisyonda ve durumda olurdu?

Bir alterego olarak benimle her an yaşamayı sürdürebilseydi yaşamım başka türlü olabilirdi. Ama beni bağlamak zor biraz, kendimden kaçıp kurtulduğum çok olur zira. Aklımın duraklarından çok uzak noktalara, derin uçurumlar kenarına atar ve orada sadece derinliğin dayanılmaz çekimine bırakırım kendimi.

Siz baş karakter yerine bu kitaba baş karakter atansaydınız ve tüm olaylar sizin başınıza gelseydi hikayenin hangi noktasında daha çok kazançlı çıkar hangi noktasında ağır kaybeden durumuna girerdiniz? Hikayenin sonuna kadar gidebilir miydiniz?

Dediğim gibi başkarakter bizzat ben kendimim zaten ama yazar olarak ipler tamamen benim elimde olmuş olsa o alterego ben olurdum belki, iyi ki olmamışım; iyi ki ipler tümüyle benim elimde değil.

Kimsenin yazdıklarınızı okumadığı bir alternatifte yazmaya devam eder miydiniz? Paralel olarak kitaptaki kahramanınız kimsenin onu ciddiye almadığı bir alternatifte hikayedeki amacını gerçekleştirebilir miydi?

Sıkı bir okur olduğumdan belki, kitaplarımı kendim için yazarım önce. Sonra okura ulaşmasını, ona değmesini de isterim tabii. Okuyan olmazsa yine yazarım, Sait Faik’in dedigi gibi her koşulda yazmazsam eğer, herhalde çıldırırım…

İlhami Sidar kimdir?

(*mardinlife.com alıntısıdır)

1965 Kurtalan doğumlu. İlk ve orta öğrenimini Kurtalan’da tamamladı.1987’de A.Ü. DTCF Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Ortaokul yıllarında şiirle başladı edebiyat serüveni. 1999’da yayımlanan ilk şiir kitabı “Sözlerin Yalazı”nda 90’lı yılların ateşten izlerini taşıdı. 2003’te Aram Yayınları arasından çıkan ikinci şiir kitabı “Alışkın Hüzünler” ateş ve külden ibaret olmakla birlikte ilk şiir kitabına göre daha dingin daha imgesel, estetik buluşların daha fazla öne çıktığı özgün bir yapıt olarak İlhami Sidar Kitaplığı’ndaki yerini aldı. 2002’de Aram Yayınları tarafından yayınlanan “Bedirhan / Bir Cudi Söylencesi” adlı romanı binlerce okur tarafından beğeniyle okunan, en popüler romanı olarak tanındı. Böylece romancılığa ilk adımını atan Sidar, ardından “Melekler de Ölür”, “Dağlı” ve Jan Yayınları arasından çıkan “Yol” ile çıktı okurlarının karşısına. En büyük özleminin Kürtçe yazmak olduğunu her fırsatta dile getiren yazar, halen Diyarbakır’da Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak görev yapmaktadır.

“Gitmediğim Bir Yerde” Hakkında

İlhami Sidar, Gitmediğim Bir Yerde ile okura katmanlı bir okuma vadediyor. Dokusu bozulan kadim bir şehrin, güzellikleriyle zamana meydan okuyan mimari yapıların, ölümlerin ve bitmek bilmeyen çatışmaların arasında ayakta kalmaya çabalayan, entelektüel çevrenin ama en çok da sevgiyi arzulayan fakat bu arzuya karşılık bulamayan insanların hikayesini anlatıyor. Gitmediğim Bir Yerde; kışkırtıcı anlatımı, şiirsel dili, güçlü ve şaşırtıcı kurgusuyla edebiyatseverlerin sindire sindire okuyacağı, satır aralarında başka kitaplara ve yazarlara rastlayacağı sarsıcı bir roman.

“Günümüz insanı çok hızlı dalıyor günübirlik ilişkilere, neyi tükettiğinin farkında olmadan, duygularını, onu var eden nedenleri, aslında kendini tüketip durduğunun farkında olmadan. Baudelaire’in, sonsuzun tek bir anda geçicilikte var oluşu öngörüsünden uzak. Bir anın sonsuza dönüşebilmesi için, o anın içselleştirilerek anlam ötesi bir metafora tekabül etmesi gerek oysa. Her türlü tensel gerilimi içeren küçücük bir dokunuştan tutun Sadevari bir eğilimle bedenin her türlü aşağılanmaya maruz bırakıldığı cinsel sapkınlıklara kadar her şey, sürekli tüketilip kara bir delik tarafından yutulmakta ve sonra paylaşımlardan artakalan içi boşaltılmış ilişkiler, tecavüze uğramış devasa bir bedenin ayrı uzuvları gibi koca kozmosta dağılıp gitmekte.”

Yazarın Diğer Eserleri

Bizi Tüketen Ateş (2023)
Başka Gökyüzü
Bedirhan, Bir Cudi Söylencesi
Dağlı
Masum Saat
Melekler de Ölür
Şiirli Dağ
Aynanın Uykusunda
Tehma Xweliyê
Alışkın Hüzünler
Sadakat
Xewneke Payîzê

Edit & Sorular: Yunus Emre Işık
Genel Yayın Yönetmeni: Sertan Üçer 

Facebook Yorumları