Yürüdüm…
Bakmadım geriye, sadece yürüdüm. Kara gözlerin çakılı kaldı göğsümün sol çeperinde.
Oysa ne çok istedim bağırasın adımı, bakasın gözlerime ben koşarken delicesine hesaplaşmaya kendimle.
Diyesin ki sevdim… sevdim… sevdim…
Şimdi içimizin zindanlarında kendine sürgün ruhlar devleşmekte…

Bilemedim sen söyle. Olmadı mı yar?

Yakışmadı mı aşk bize.
Mevsimini tamam etmiş ortancalar misali döküldük toprağa. Yorgun bedeviler geçti üstümüzden çıplak ayaklarıyla.
Ağıtlar yaktılar doludizgin, güze inat.
Ve yağmura tutundular. Saçlarına indiler gecenin.
Taşıdılar tozlarımızı gizil bahçelerine. Döl olduk sevdalara. İflah olmaz mı gayrı. Payımıza ne düştü?

Üşüdüm, geceye inat yıldızları düşürdüm avuçlarına. Dellendi yediveren güllerim. Ay paramparça…
Denizdim oysa, bitmezdi suyum. Ki suyu suya, beni sana kavuşturan bendim. Ve rüzgarım dağları okşardı senden önce. Kekikler yağardı gümüşten bedenime. Defneler selam dururdu saçlarıma.

Titredim…yangın yeri gözlerim. Önce ellerini sevdim. Kokun sindi cümlelerime. Yaseminler ses verdi derinlerimde. Tattım sevgili. Seni, kendimi.

Yüzüm yok…

Artık bir yüzüm yok tutkuya dönük.
Avuçlarım boş. Korktum gittim. Korktun çekildin…Sevgisiz cümlelerin vurdu bizi.Uçuruma atılmış taşlar gibiydi gözlerin,sözlerin. Yaktım kendimi. Unutsam seni. Mümkün mü? Bitmiyor, bu delice sanrı.

Başlıyorum sana, senin bittiğin yerden. Yeniden soluklanmalı aşk, yeşermeli çiçekler. Fesleğenler senin için büyümeli bedenimde. Tenim fesleğen kokuyor yine. Hadi sevgili! Yeniden besle beni.

 

Ha gayret sevgili yeniden ör bütün cümlelerimi. Yeniden bul beni, bir köşede tutunurken bulduğun gibi, bulduğum gibi seni.
Hikayemiz olsun, olmasın ne fark eder… Tenimde tuz utanıyor yokluğunda. Söndürme beni. Reva mı bu? Yüreğimde resmin ayan beyanken. Ve omuzlarımda titrek bir sevda gülüşü. Sevdin beni. İstedin yüreğimi. Serdim ayaklarına, kader basıp geçti hunharca…

Sevdiğim!

Ölüm türküleri söylenecek çorak dağlarda. Yangına verilmiş yüzler göreceksin her yüzünü çevirdiğinde. Ve yosma rüyalar geçecek ağır aksak üzerinden. Toplayıp eşyalarını gideceksin şehrimden, dönemeyeceksin kendine, dönemeyeceksin bana. Savaştığın bedenine. Küs çiçekleri açacak dağlarında. Kardelenleri beklerken sen. Karı bitecek dağlarının. Aşırıp gözlerini fırtınadan ruhuma; sessiz sedasız bekleyeceksin. Bekleyeceksin, sevdim diyeceksin. Kuşlar diyecek bana. İnan…

Vazgeçtim…
Kırlangıçlar inmesin göç mevsiminde. Ve sana baktığım yerler aşina şiirlere vursun kendini.
Sıyırmayacağım kadere inat, sana inat zihnimden senli anıları…
Ben ki iflah olmaz aşkının sürgün kadını. Unuttun mu adımı. Bu, dizlerini döven yaralı bir hazan vakti ayrılığı.Bir hazan da gelmiştin bana…Unutmadım,sende unutma…

Sende aşkı tanıdım,acıya değil aşkına talibim.
Dön kalbime…

H.Nur DÜZENLİ / 08

Uzun Metraj Sinema filminin, final sahnesi için yazılmış bir mektup çalışmasıdır.

Facebook Yorumları