Merhaba Çerezzine Okurları!
Türkiye’de okur-gezer olmak isimli yazı dizimin ilk bölümü, ayın en popüler yazısı oldu. Bundan dolayı; okuyan, paylaşan, destek çıkan herkese çok teşekkür ederim.
Tarkan Abi’den aldığım para ile çadır ve mat aldıktan sonra üniversitede aynı sınıfta okuduğum dostum Zafer’e, -izci- aldığım ekipmanlardan bahsettim. Bana hafta sonu müsait olduğunu ve kampa gidebileceğimizi söyledi. Bu teklifi memnuniyetle karşıladım ve hafta sonu kampa gitmeye karar verdik. Bu kararı hızlı vermiş olacağım ki aylardan aralık olduğunu, bana satılan tulumun kışlık denilip yazlık çıkması gibi bir sorunla karşı karşıya geldim. Birkaç gün sonra kampa gidecektik ve bende yalnızca Decathlon’un en ucuz çadırı, mat ve oldukça kalitesiz, bir sürü söküğü olan, bel desteği olmayan 30 litre çanta vardı. (Otostopla gezen arkadaşlar, 30 litrelik bir çantanın kamp için fazla küçük olduğunu, bel desteksiz olmasının zevkten öte eziyete dönüştüğünü anlayacaktır.) Yaşadığım sorundan Zafer’e bahsedince, yanıma yorgan almam konusunda öneride bulundu fakat çantamın oldukça küçük olması bunun mümkün olamayacağı anlamına geliyordu. Şu an kimin verdiğini hatırlamadığım bir tavsiye sonucu kendimi spor kompleksinde, müdürün yanında uyku tulumu dilenirken buldum. Uzun, ikna çabalarım sonucu uyku tulumunu ödünç almayı başarabilmiştim.

1.GÜN
Bu kampın, benim ilk kampım olması dışında; ilk kış kampımdı. Kamp günü Zafer’le konuştuğumuz gibi sabah 08:30’da uyandım. Hızlıca hazırlanıp çıktım. Zafer ile buluştuk. Zafer’in oldukça donanımlı gelmesi (ızgara teline kadar her şeyinin bulunması) beni oldukça mutlu etti. Marketlerin açılmasından sonra kamp için alışveriş yapıp otostopa çıktık. Zafer’in otostop konusunda pek deneyimli olmaması, benim biraz daha deneyimli olmam bu sefer de onu sevindirmişti. Gideceğimiz yer, Tekirdağ’ın Uçmakdere bölgesinde bulunan Ganos Dağları’ydı. Yaklaşık 2 saat süren otostop sonrası gideceğimiz yerin başlangıç bölgesine ulaşmıştık. Şimdi sıra iç kısımlara doğru yürümekti. Sigara kullandığımdan benim için oldukça zor olan yokuşları inip çıktıktan sonra nefes nefese kalmıştım. Zafer’e baktığımda sanki hiç yürümemiş gibi canlı ve dinç kalması oldukça sinirimi bozmuştu.Kamp atacağımız bölgeye gelip; çadırımızı hızlıca kurup, mat ve diğer eşyaları yerleştirdik. Yol oldukça karnımı acıktırmış olacaktı ki ton balığımdan birini yedim. Zafer’e, biraz dinleneceğimi söyledim. 1 saatlik dinlenmeden sonra çadırdan çıktım. Zafer, odun toplayıp, ateş yakacağını söyledi. Zafer’in bu konuda oldukça deneyimli olduğunu düşünürken, Zafer’in 3 saat uğraşıp ateşi yakamaması beni, oldukça güldürdü. Zafer’in savunması ise Trakya Ağaçlarının bir garip olduğuydu. Son çabalarının ardından başaramayınca, ateşi bırakıp uyumaya karar verdik. İlk kampım olduğu için uyumakta oldukça zorlandığımı da belirtmek isterim.

2.GÜN
İlk günün ardından sabah 09:00 gibi uyandım. Yıllardır kendi isteğimle bu kadar erken uyandığımı hatırlamıyordum. Havanın bu kadar güzel ve temiz olması beni erken uyanmaya zorlamıştı adeta. Uyanır uyanmaz fark ettiğim ilk şey; Zafer’in ateş yakma çabasına çoktan girişmiş olmasıydı. Ateşimiz yavaş yavaş yanmaya başlamışken; koyun sesleri duymaya başlamıştık. Koyunları otlatan yaşlı bir amcamız vardı, ıslık çalıp yanımıza çağırdık. O da sağ olsun bizi kırmayı yanımıza geldi. Ateş yakmakta sorun yaşadığımızı, biz söylemeden fark etmiş olacaktı ki bütün odunlarımızı çok az olan ateşimizin üzerine attı. Bu duruma çok şaşırdığımı, ne yaptığını soracaktım ki ateş bir anda yükseldi. İzci arkadaşımın yapamadığını 30 yıllık çoban amcamız, 5 dakikada yapmıştı hem de hiç uğraş vermeden.
Çoban Amca ile bir süre sohbet ettikten sonra artık gitmesi gerektiğini söyleyip yanımızdan ayrıldı. Yanan ateş, beni ve Zafer’i çok mutlu etmişti. Hemen ızgaraları hazırlayıp güzel bir sucuklu yumurta hazırladık. Marketten aldığımız çayı da yanına hazır edip, doğanın eşsiz fısıltısı eşliğinde kahvaltımızı yaptık. Akşama dek güzel şarkılar, sohbetler eşliğinde odun toplayarak günü tamamladık.
3.GÜN
Sabah yine erken saatlerde uyanıp, ton balığı ile kahvaltımızı yaptık. Bu kampın son günüydü. Çadırları toplayıp, yola koyulduk. Otostop çekerek Tekirdağ’a geri döndük.
2. yazımı da böylece tamamlamış oldum. Okuyan, paylaşan herkese çok teşekkür ederim. Sevgiyle, umutla, sağlıcakla kalın. 🙂

ilk bölümü okumak için tıklayınız !

Facebook Yorumları