Öncelikle röportaj teklifimi kabul ettiğin için teşekkür ederim Bartu. Nasılsın, hayat nasıl gidiyor?

Ben teşekkür ederim. Gayet iyiyim, şu sıralar hayat benim için yoğun geçiyor ve bu yoğunluk bana mutluluk ve ilham veriyor. Daha yoğun günler için hevesli ve heyecanlıyım.

Seni O Ses Türkiye yarışmasından tanıdık ve yarışma boyunca gönüllerde o mükemmel sesin ve duruşunla taht kurdun. O Ses Türkiye’ye katılma fikrin nerden çıktı? Ne gibi bir amaçla bu yarışmaya katıldın?

Güzel sözlerin için çok teşekkür ederim. O Ses Türkiye’ye katılmam bir dönüm noktasıydı. Hayatımda net değişiklikler söz konusuydu o yüzden yarışmaya katılarak temsil ettiğim Glam Metal ve AOR tarzını ülkeme tanıtmak istedim. Daha fazla insana ulaşmak amacıyla yaptım bu işi. Geriye dönüp baktığımda iyi ki yapmışım diyorum sonuç beni yeterince tatmin etti.

Kendinden ve müzik geçmişinden bize detaylıca bahseder misin? Seni daha fazla tanımak istiyoruz…

Tabii ki. 1991 yılında İstanbul’da doğdum, çalışan anne ve babanın tek çocuğu olarak. Rock müzik ile ilk tanışmam MTV sayesinde oldu. Yaklaşık 9-10 yaşlarındaydım ve televizyonda Red Hot Chili Peppers’ın Californication klibi dönüyordu, çok etkilenmiştim o animasyonlu klipten. Ondan sonraki yıllarda aileme çeşitli kasetler aldırdım ve rock müzik dinleyicisi oldum. İnternetin hayatımıza tam olarak girmesiyle rock müziği ve alt dallarını, “Metal” müziği araştırmaya başladım. Kadıköy Akmar pasajından çekme CD’ler alarak müzik gruplarının diskografilerini dinledim. İlk stüdyo provama ortaokulda girdim ve solistlik yolundaki ilk adımımı attım. Lisede ilk konserimi verdim. Tabii asıl pişme aşamam üniversite yıllarımda oldu. 2009 yılında Balıkesir Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği’ni kazandım ve gerçek müzik maceram burada başladı. İlk biletli sahne performansımı Strangers adlı grubumuzla 28 Mayıs 2011 yılında verdim. Üniversite yıllarında Strangers, Snatch, Glamdring, The King, SteelDoor, Yırtık Şapka, White DogFish, Dirty Wings gibi amatör müzik gruplarında solistlik yaptım. Balıkesir’deki ve Bursa’daki  iyi müzisyenler ile çalışarak kendimi geliştirdim. SteelDoor ile çeşitli şehir dışı konserleri verdik. Bursalı Dirty Wings adlı grup ile çeşitli üniversite şenliklerinde yer aldık ve ilk bestelerimi bu grup ile yaptım. 2014 yılında kurucularından biri olduğum Glam Metal konseptli “Gloryhole” adlı amatör müzik grubu ile müzik yolculuğuma devam ettim. Aynı yıl Artist Naked adlı gruba dahil oldum. Gloryhole ile İstanbul’un çeşitli mekanlarında sahne aldık ve şehir dışı konserleri verdik. Dorock XL’da ev sahibi müzik grubu (Gloryhole) olarak aylık konserler verdik. Haziran 2018’de Gloryhole’den ayrılarak Marie Curie’z adlı “Safkan Glam Metal” olarak tanımladığım müzik grubunu kurdum. Aynı yıl içinde 90’lar grunge konseptli BadBand’i müzisyen arkadaşlarımla kurdum. Halihazırda Taylan Dedeoğlu, Berk Evren, Tevhit Özdemir ve Serdar Çağlar gibi önemli müzisyenler ile Bartu Gülhan adı altında konser çalışmalarımı sürdürmekteyim.

Seni keşfettiğimiz için çok mutluyuz. Yarışmada her performansın birbirinden şahaneydi. Finale kaldın ve bir metalci olarak finale kalmak ayrı bir başarı. Bir Glam Metal tutkunu olarak, Glam Metal ile finale kalacağını önceden tahmin edebiliyor muydun?

Tekrardan teşekkür ediyorum. Finale kalacağımı düşünüyordum açıkçası ama öyle çok bir beklentim de yoktu. Programa katılış amacım dediğim gibi daha fazla insana ulaşmak ve bu müzik tarzını sevdirmekti. O yüzden her durum için hazırlıklıydım psikolojik olarak. Tarzımdan duruşumdan taviz vermeden finale kalmak beni de en az sizin kadar mutlu etti.

O Ses Türkiye yarışmasında biz metal tutkunlarını temsil ettin. Bu bizim için büyük bir mutluluk ve onur. Üstelik Glam Metal ile… Peki sen bizleri temsil ettiğin için neler söylemek istersin?

Yarışmada bir eksik vardı o da gerçek “Rock &Metal” müzik. Bizim birlikte ve omuz omuza olmamız gerekiyor diye düşündüm. Zaten dünyada düşüşte olan bir müzik türünü temsil ediyoruz. Bu durum ülkemizde daha da alt seviyelerde, en azından elimden geleni yaparak biz de buradayız demek istedim ve evet, bunu tutkunu olduğum Glam Metal ile yaptım ve çok mutluyum, destekleriniz amacına ulaştı merak etmeyin.

Bugüne kadar ki müzik geçmişinden bize bahseder misin? Bartu Gülhan buralara nasıl geldi?

Bartu Gülhan buralara bıkmadan usanmadan çalışıp tutkunu olduğu, inandığı şeyin peşinden koşarak geldi, hem de bütün zorluklara rağmen buna inanın. Sevdiğiniz bir işin peşini asla bırakmayın o yüzden, kesinlikle başaracaksınız. Hiç ara vermeden müzik ile uğraştım ve bu yolda elimin tersiyle ittiğim, ödün verdiğim şeyler oldu.

Glam Metal senin için nedir ve ne ifade ediyor?

“Glam” bir yaşam tarzı, alt kültür. Bana göre 68 senesinden 96 senesine kadar “Glam” adı altında yapılan şeylerin bütünü: Makyaj, giyim, o dönemin jargonu, müziği vb.
Glam Metal ise AOR ile birlikte bana göre müziğin en üst noktası. Dünyanın en iyi solistleri, en iyi lead gitaristleri hep bu tarzdan çıktı. Dünyanın en güzel ballad’larını, en gaz parçalarını ve en havalı partilerini yapanlar o dönemin müzisyenleriydi.

Glam Metal’i ne zaman keşfettin ve ilk dinlediğin Glam Metal parçası neydi?

Tam olarak hatırlamamakla birlikte sanırım ortaokulun sonları ve lisenin başlarıydı ilk dinlediğim dönem. İlk dinlediğim Glam Metal parçasını da tam olarak hatırlamıyorum muhtemelen Cinderella’dan Nobody’s Fool’du.

Glam Metal haricinde, seni senden alan başka Metal türleri var mı? Varsa hangileri?

Glam Metal haricinde sırasıyla hastası olduğum müzik türleri; AOR, Hard Rock, Heavy Metal, Classic Rock, Power Metal ve Blues…

Geçmişten bugüne en başarılı bulduğun Glam Metal albümü hangisi?

O kadar çok Glam Metal grubu dinledim ki. Bir tanesini söylemek haksızlık olur. Tek albümlük “underrated” gruplardan tut, “overrated” grupların diskografilerine kadar. Hadi çıkıntılık yapıp Heaven’s Edge’in Heaven’s Edge albümü diyeyim.

Sahne alırken, söylemekten en keyif aldığın parça hangisi? Merak ediyoruz doğrusu…

Yaklaşık 300 adet sadece Glam Metal repertuvarımdan birini seç diyorsun yani… Normalde seçim yapmam olanaksız ama yine çıkıntılık yapacağım, insanlar görüp dinlemek ister belki XYZ – What Keeps Me Loving You diyelim.

Bu müziği icra ederken, bugüne kadar etkilendiğin ve örnek aldığın Glam Metal grupları oldu mu?

Olmaz olur mu hiç? O kadar çok ki… Solistlik adına örnek vereyim; Steelheart, XYZ, Slaughter gruplarından çok etkilendim. Miljenko Matijevic, Mark Slaughter, Terry Ilous en beğendiğim solistler arasında en üstteler.

Marie Curie’z grubun da var bildiğim kadarıyla. Bu grubundan bizlere bahseder misin? Marie Curie’z grubunun kuruluş dönemine gidelim biraz. Bize Marie Curie’z grubunun dünden bugüne hikayesini anlatır mısın?

Marie Curie’z i kuralı tam 1 sene oluyor. 30 Temmuz 2018’de davulcumuz Okan Şen ile kurduk. Gloryhole’un eski davulcusudur kendisi. Yaklaşık 1 sene eleman deneyerek geçti ömrümüz, aslında grubu oluşturma fikrini 2017’de ortaya attık. İsmi koyarken Tesla, Da Vinci gibi gruplardan ve tabii ki Mötley Crüe’dan etkilendik, biraz parodi yaptık açıkçası. Marie Curie’z başarılı kadınları temsil ediyor, ayrıca bir Glam Metal grubunun hem feminen olup hem de nasıl maskülen olabileceğini anlatıyor. Sadece Glam Metal ve AOR’dan oluşan bir setlist ile grupların en popüler parçalarını değil de çalınmayan ikinci, üçüncü kafa parçalarını çalmayı amaçladık. Örnek vereyim; Europe’dan The Final Countdown değil de Carrie, Journey’den Seperate Ways değil de Faithfully gibi. Şu an repertuvarımızda 50 tane üst düzey parça bulunmakta ve repertuvarımız ile gurur duyuyoruz. Konserlerimiz tüm hızıyla devam etmekte.

Marie Curiez grubun mu şu an ön planda, yoksa senin ön planda olduğun solo projen mi?

İkisi de aynı derecede mühim ve ön planda benim için. Şöyle ki kendi solo kadrom ile Blues, Klasik Rock, Hard Rock, Heavy Metal, Glam Metal ve AOR tarzlarında çalıyoruz. Daha geniş yelpazesi olan, daha popüler parçalardan oluşan bir repertuvarı mevcut. Diğerini artık zaten biliyorsunuz ‘’Pure Glam Metal’’. İkisinin de kitlesi farklı, konserler asla çakışmıyor. O yüzden hem tutkunu olduğum şeyi yapıp hem de insanları mutlu edebiliyorum.

Sahne alırken, Glam Metal parçalarıyla dinleyenleri eminim kendilerinden geçiriyorsundur. Peki konserlerine gelenler, konserde senin hissettiklerini hissedebiliyorlar mı? Bunu görebiliyor musun?

Kesinlikle hissediyorlar. Öyle bir seyirci düşünün ki sizinle birlikte KISS’ten “Forever’’ parçasını bağıra bağıra söylüyorlar. Faithfully’de cep telefonlarının flaşını açıp sallıyorlar. W.A.S.P’ın “I Wanna Be Somebody” parçasını çaldığımızda kafa sallıyorlar. Seyirci de artık aynı şeyleri duymaktan bıktı ve bizimle birlikte yürüyorlar.

Daha yeni ”She’s Gone” parçasını coverladın ve internet üzerinden yayınladın. Bir iki hafta içinde Youtube’da 500 bin izlenme ve Spotify’da 30 bin dinlenme sayısına ulaştın. Bu başarıyı neye borçlusun?

Bu başarıyı benimle aynı hislere sahip dinleyicime borçluyum tabii ki. Bu tarzı seven o kadar çok insan var ki aslında, sadece kendi kabuklarına çekilmişlerdi. Fakat şimdi hareketlenmeye başladık, onlar da artık bu tarzı duymak istiyorlar, aynı şeylerden sıkıldılar. Ayrıca She’s Gone’ın aranjesi çok güzel oldu; daha modern, daha AOR, daha synth’li bir ballad hissi verdik parçaya.

Repertuarlarını konser önceleri dinleyicilerinle paylaşıyorsun. Bu takdire şayan bir hareket. Peki dinleyicilerinden en fazla dinlemek istedikleri parçalar oluyor mu?

Repertuvarlarımı M3 festivali afişi kafasında hazırlatıyorum. Güzel ve gurur duyulası bir görsel benim için. İnsanlar ona bakıp, çaldığımız grupları ve parçaları görüyorlar. Hoşlarına gidiyor güzel tepkiler alıyorum. Sosyal medya paylaşımlarımın altına “Daha önce bunları çalan birini görmemiştik!” dediklerinde havalara uçuyorum, “herkesleşmemek” benim için çok önemli.

Başarılı bulduğun ve çok sevdiğin Türk Metal grupları var mı? Merak ediyorum doğrusu…

Eskilerden örnekler verebilirim, fazla ‘’Metal’’ sayılmazlar ama Badluck bizim için önemli bir grup tabii ki… Onun dışında Reflex’i ve Akbaba’yı her zaman çok sevmişimdir.

Türk Metal camiasında dinleyiciler çok acımasız, bilirsin. Avrupalı bir grup kadar iyi müzik yapsa bile bir Türk Metal grubu, en ufak hatalarını gördüklerinde yerden yere vuruyorlar. Türk Metal dinleyicileri neden böyle? Bu düşünce yapıları bir tabu mu?

Türk Metal camiasında böyle bir sorun var evet. Birbirlerine destek olmak yerine birbirlerinin açıklarını bulup, kuyusunu kazıp, kıskançlık yapmayı tercih ediyorlar. Biz o tür insanları çevremizde bulundurmuyoruz. Bizim müzisyen tayfamız ve dinleyici dostlarımız inanılmaz bilinçli. Saçma sapan eleştiriler yerine yapıcı eleştiriler yapıyorlar ve takdir ediyorlar. Çünkü verilen emeğin farkındalar. Bunun tek sebebinin cahillik ve ego olduğunu düşünüyorum.

Geçmişten bugüne bakacak olursak şu an için ülkemizde özellikle Rock&Metal festivalleri yeterince var mı? Yoksa eski dönemleri arıyor muyuz?

Ben eskiden beri çok iyi olduğunu düşünmüyorum festivallerin, hala da öyle, değişen pek bir şey yok. Mötley Crüe, Kiss, Def Leppard, Journey, Wasp, Ratt, Poison,Warrant,Extreme gibi grupları getirmelerini isterim açıkçası. Herhalde bu tarz organizasyonları bizim yapmamız gerekiyor sanatçı olarak. Organizatörlerin hep aynı grupları getirmeleri küçük bir döngüden ibaret. Risk yok, heyecan yok, ruh yok ve her şey para odaklı ama çok yanlış düşünüyorlar.

Mükemmel bir sesin var, dinleyene keyif veriyor ve kendinden geçiriyor. Hiç ses eğitimi aldın mı? Yoksa sesini kendin mi eğittin?

Çok teşekkür ederim. 2014 yılına kadar eğitim almadım. Hep kendi imkanlarım, deneyimlerim ve araştırmalarım doğrultusunda sesimi geliştirmeye devam ettim. Son 4 senedir eğitim almaktayım. Sırasıyla Murat İlkan, Onur Turgut ve Zerrin Mete ile çalıştım. Şu anki vokal koçum Yusuf Uğurer ile opera ve şan derslerime devam ediyorum. Single sürecindeki destekleri yadsınamaz derecededir.

Marie Curiez grubunla veya Bartu Gülhan adı altında ileride bir albüm görebilecek miyiz? Dinleyicilerinde merak ediyordur doğrusu…

Marie Curie’z ve Bartu Gülhan adı altında albümlerimiz çıkacak, bunların haberini şimdiden vereyim. Belirli bir tarih yok şu an için, sadece albüm çalışmalarımız var. Sadece cover çalmıyoruz bu bilinsin, işin üretim kısmında da çok etkiniz. Sadece yaptığımız işin gerçekten iyi olmasını istiyoruz. Bu, çocuklarımıza kalacak kötü bir albüm olmayacak.

Bu röportajda seninle olmak çok güzeldi. Sıcak ve samimi bir röportaj olduğuna inanıyorum. Glam Metal adamı Bartu Gülhan’ın son söylemek istediği şeyler varsa, son söz senin…

Seninle röportaj yapmak da aynı derecede güzeldi. Sorularının kaliteli ve bilinçli şekilde hazırlanması beni çok mutlu etti. Buradan dinleyici ve seyircilerimize “Rock’N’Roll ile kalın!” diyorum. Glam Metal kulağınızdan eksik olmasın, ufkunuz açık, kalbiniz duygu dolu, ruhunuz özgür ve cesaret dolu olsun!

Facebook Yorumları